Işin var mı traducir francés
930 traducción paralela
Yapmamı istediğin yarım kalmış bir işin var mı?
D'autres affaires que je peux... t'aider à régler?
Çok işin var mı bu gece?
Beaucoup de travail, ce soir?
Bu akşam işin var mı?
Qu'est-ce que tu fais ce soir?
Şu anda önemli bir işin var mı?
Tu fais quelque chose d'important en ce moment?
Baksana baba, işin var mı?
Papa, tu es très occupé?
- Sivilde işin var mıydı?
Euh... est-ce que vous seriez employé? Employé?
- Yapacak daha iyi işin var mı?
- Tu as mieux à faire?
Başka bir işin var mı?
Avez-vous d'autres revenus?
Bu akşam işin var mı?
Tu... Tu fais quelque chose ce soir?
Başka işin var mı Smith?
As-tu un autre métier?
Akşam işin var mı?
- Vous êtes prise, ce soir?
- Bu akşam işin var mı?
- Etes-vous occupée ce soir?
Söyle bakalım ne işin var burada?
- Que fais-tu ici?
Merhaba. Merakımı hoş gör, ama evimde ne işin var?
Puis-je savoir ce que tu fais dans mon appartement?
- Bahse varım eğer ceset orda yoksa Destry işin içindedir.
S'il n'y est plus, je parie que Destry y est pour quelque chose.
İşin var mı?
Vous travaillez?
Burada ne işin var? Geç kalmadın mı?
T'es en retard, non?
Neyin var senin? Asıl senin bu işin üstüne atlaman lazım.
Tu m'as dit que tu es fortiche.
Çok işin var. Ben kaçayım.
Tu es pris, alors J'y vais.
İşin var mı?
Tu es occupée?
- Burada ne işin var? - Bütün gün seni aradım.
J'ai tenté de te joindre toute la journée.
Bayram mı var? Sen söyle, işin ne senin?
Est-ce jour chômé?
Bu işin cinayetle bir ilgisi var mı? - Hayır.
Cela regarde-t-il un assassin?
İşin var mı?
Tu travailles?
Kasabada ne işin var, Ellen?
George m'a dit que les rumeurs sur les éleveurs étaient vraies.
Adamın teki beni fark etti ve burada ne işin var diye sordu.
Commej'attendais dans la rue, il y a un type qui m'a remarqué.
Bu işin sonunda alacağımız parayı ne kadar sürede kazanabiliriz bu konuda herhangi bir fikrin var mı, Dobie?
Tu sais le temps qu'il nous faudrait pour gagner cette somme, Dobie?
Burada ne işin var tatlım?
Qu'est-ce que tu fais ici mon chou?
İşin var mı? Ne iş, ne bir şey.
Je n'ai pas de travail...
Bugün işin var mı?
Comment te sens-tu?
Sizi havaya sokayım. Sahne Soho'da pis bir çatı katında geçer Londra'nın ahlaksızlık yuvasının tam ortasında, işin daha kötüsü sahnede karanlık bir figür var - yani sen Bill.
Laissez-moi vous mettre dans l'ambiance la scène se situe dans un grenier sale de Soho au coeur même du vice de London square puis une ombre se déplace sur la scène - c'est vous Bill.
Burada ne işin var? Hani Ascot'a hiçgelmeyecektin. Eve gitsene.
Tu m'avais juré de ne jamais te montrer a Ascot.
Tatlım, yol kenarında ne işin var?
Hé, qu'est-ce que tu fais sur cette route?
Evet bayım, yapman gereken bir işin var, kımılda.
Vous avez du pain sur la planche. Alors, au boulot!
Ne işin var kapımın önünde?
Que faites-vous dans mon entrée?
- Pazar gecesi olur mu? İşin var mı?
- Samedi soir, tu es libre?
Doğancılık mı? Senin doğancılıkla ne işin var?
Que veux-tu savoir sur la fauconnerie?
İşin aslı, başka bir şey buldum, ama başlayabilmek için biraz paraya ihtiyacım var.
J'ai trouvé autre chose mais il me faut de l'argent pour démarrer.
Piz Gloria civarında işin neydi? Şimdi yeni bir merakım var.
Maintenant, je prends un nouvel intérêt à la vie.
Ben de seni bir haydut sandım ve neredeyse boğazını kesiyordum! Ne işin var burada?
Et moi je vous avais pris pour un voleur, j'allais vous égorger.
Sanırım işin sonu her zaman buna varıyor.
Ça finit toujours comme ça.
Madge Brenner fıstığı mı var bu işin arkasında?
C'est cette nana, Madge Brenner?
- Kasabada ne işin var, tatlım?
- Qu'est-ce que tu fais ici ma chérie?
Nasılsın bakalım? - Ne işin var burada?
Qu'est-ce que tu fais là?
İşin var mı?
Tu as un travail?
Ben bu işe emeğimi koydum. İşin içinde itibarımın iki paralık olması var.
J'y ai consacré ma vie, ma réputation en dépend!
- Ne mi oluyor? Eğer senin en iyi işin buysa, ben sana başka bir iş bulayım. Ne var?
Il se passe que tu ferais bien de chercher un autre boulot.
O kadar cesursanız, işin ne olduğunun önemi var mı?
Qu'importe pour des braves?
Bay Mitchell'in asistanlarından herhangi birinin bu işin bir parçası olduğu yönünde bir delil var mı?
Existe-t-il une preuve que les adjoints de Mitchell... aient participé à tout ça?
Benim işin bir işin var mı?
Pardon monsieur le Directeur, vous auriez peut-être du travail...
- Burada ne işin var?
- On m'a invitée.