Kalktı traducir francés
5,013 traducción paralela
- Sonra tekrardan uyumaya çalıştım, kapı çarpma sesi duydum, kalktım ve aynı arabayı aceleyle giderken gördüm.
Ensuite j'ai essayé de retourner dormir, j'ai entendu une porte claquer, je me suis levé et j'ai vu cette même voiture se tirer.
Perde sadece dışavurum üçgeni içerisinde kalktı.
En fait, pas entièrement. Il est seulement baissé dans le triangle d'expression.
Daha sonra perde tamamen kalktığında tedaviyi alabilirim.
Ensuite quand le voile est complètement levé, je peux prendre le remède.
Perde kalktı.
Le voile est tombé.
Perde bu geceye kadar kalktı.
Le voile ne sera remis que ce soir.
Marshall'ın uçağı biraz önce kalktı.
L'avion de Marshall vient de décoller.
"Munich" i izlediğinde Bar Mitzvah yaptırmaya kalktın.
Quand tu as vu "Munich" tu as essayé d'avoir ta Bar Mitzvah.
Adamı Smit, güpegündüz Monica Davis'i öldürmeye kalktı.
Son homme Smit a tenté de tuer Monica Davis en plein jour.
Her şeyin Smit'in fikri olduğunu,.. ... sonra seni öldürmeye ve kazıklamaya kalktığını,.. ... şimdi de korktuğunu söyleyeceksin.
Dis-lui que c'était l'idée de Smit, et qu'il a essayé de te tuer, il a essayé de te doubler, et que maintenant, t'as peur.
Uyudum kalktım.
J'ai déjà dormi.
Orospu çocuğu aileme bulaşmaya kalktı ben de onunkine bulaştım.
Ce fils de pute veut s'en prendre à ma famille, je vais m'en pendre à la sienne.
Bütün bunlarda peşinden gelmemin tek sebebi buydu sense bunun için beni öldürmeye kalktın.
C'est la seule raison pour laquelle je t'ai suivi dans tout ça, et tu as essayé de me tuer pour ça.
Kalktım, kalktım. Nerede? Ver bakalım.
D'accord, donne-moi ça.
Kalktım ve yürüyerek eve gittim.
Alors je me suis relevée et j'ai marché jusque chez moi.
Julian'ı vurmaya kalktın!
Tu voulais tirer sur Julian!
İki herif bana kafa tutmaya kalktı.
Deux mecs ont voulu me baiser.
Sırtımdan bir yük kalktı.
Oh, ben, ça c'est un poids en moins.
Korkarım ki o gemi çoktan kalktı.
Je crois que c'est foutu pour moi.
Sevgilin başımı yakmaya kalktı.
Ta petite amie a essayé de me faire écrouer.
Seninle ilgili gördüğüm rüyanın ortasında kalktım ve dürüst olacağım, biraz ahlaksızcaydı ve aklıma birden yine o güzel fotoğraflarına bakmak geldi ama ama girince, hesabın gizlenmişti.
Je me suis réveillé en plein milieu d'un rêve de toi, et je vais pas mentir, c'était un peu cochon, et puis de toutes façons je pensais à des choses, et je suis allé sur internet pour regarder encore tes jolies photos mais quand j'y suis allé, ton compte était privé.
Daha yeni kalktım.
Je viens juste de me réveiller.
Üretimden kalktı.
On n'en fait plus des comme ça.
Önce onu vurdum ama tekrar ayağa kalktı.
Je lui ai tiré dessus, mais il s'est relevé.
Çişini yapmaya kalktın mı?
Vous vous leviez pour aller aux toilettes?
Biri doğruyu söylemeye kalktığında ona deli damgası yapıştırarak karşılık veriyorsunuz.
Quelqu'un essaye de dire la vérité, vous le traitez de fou.
O gemi çoktan kalktı.
On a dépassé ce stade.
Üzgünüm ama uçak biraz önce kalktı.
Je suis désolé, mais votre avion vient juste de partir.
- Kalktı mı?
- Il est partit?
Derek'in senin suçun olmadığını biliyorsun. Her karşı koymaya kalktığımda daha da kötü oluyor.
Chaque fois, j'essaye de résister, ça ne fait qu'empirer les choses.
Tekrar ayağa kalktım.
J'ai repris le dessus.
Sonra sabah kalktığınızda taze gözlerinizle konuşmanızı tekrar yazarsınız.
Pour pouvoir vous réveiller et réécrire un sermon avec un nouveau regard.
Bir kalktım ve böyle olmuş!
Je me suis réveillée et ça arrive!
- Evet. Sabah kalktığımda paspasımda ne buldum bil bakalım?
Je me suis réveillé ce matin et devine ce qu'il y avait sur mon paillasson?
Mikado dün gece nihayet yatağımda uyudu ve sabah kalktığımda sanki bütün dünya bana sarılıyormuş gibi hissettim.
Mikado a enfin dormi dans mon lit hier soir, et quand je me suis réveillé ce matin, c'était comme si le monde entier m'étreignait.
Bir başkası pazarda bana suikast düzenlemeye kalktı, yalnızca bir kaç gün önce.
Un autre a essayé de m'assassiner sur le marché il y a quelques jours
Sabah çok erken kalktım. Al.
Je me suis levée super tôt.
Belki de perdeleri açmaya kalktı gölgesi dikkatini dağıttı kazara ip boynuna dolandı ve az kala kendini astı.
Peut-être que quand elle est venue ouvrir les stores, elle a été distraite par sa propre ombre, a accidentellement enroulé la corde autour de son cou, et s'est presque pendue.
O kalktığında ona ne söyleyeceğim?
Je suis censé lui dire quoi quand il se réveillera?
Herif Miami'nin yarısını patlatmaya kalktı!
Le type a essayé de faire sauter la moitié de Miami!
Üzgünüm, kalktığım zaman seni uyandırmak istemedim.
Hé, désolé, je ne voulais pas te réveiller en me levant.
Sorun değil, kalktım ben zaten.
C'est bon, je suis réveillée.
Yine erken kalktı.
Elle se lève tôt.
Yolu nasıl bulacağını öğrenmeye çalışan masum ve zavallı bir kızı öldürmeye kalktılar.
Ils s'en sont pris à une innocente qui cherchait son chemin.
Her zaman her şeyin iyisini yapalım diyen ağabeyim ise o kadına yardım etmem için kafamı kurcalamaya kalktı.
Mon frère, le gentil, a essayé de me manipuler pour l'aider.
Challenger kalktıktan 73 saniye sonra kendini bir bombaya çeviriyor ve patlıyor.
Donc 73 secondes après le lancement de Challenger, la navette s'est transformée en bombe et a explosée.
Sue, çocuk felci 1950lerde ortadan kalktı.
Sue, la polio a été complètement éradiquée dans les années cinquante.
İş kıyafetimi değiştirmem için eve gitmem gerek, o yüzden erken kalktım.
Je devais me lever tôt pour rentrer me changer.
Bir zamanlar David Clarke geçiminize balta vurmaya kalktı.
Il était une fois... David Clarke a essayé de détruire votre gagne-pain. Et maintenant vous l'avez perdu
Perde kalktı.
Le voile est levé.
- Kalktım, kalktım.
- C'est bon. - Ça va?
Tehdit ortadan kalktı.
La menace a été neutralisée.