Kızma traducir francés
1,282 traducción paralela
Hey, ona kızma. Bu bizim suçumuz.
C'est pas lui, c'est nous.
- Kızma. - Kızmadım.
- Ne te fâche pas. [br]
Maggie, bana kızma.
Maggie, ne te fâche pas.
Baba, bana kızma.
Papa, sois pas énervé contre moi.
Bana kızma, tamam mı?
Mais ne sois pas fâchée, d'accord?
Not : Bize kızma.
Sois pas fâchée.
Tamam, kızma hemen.
Ça va, t'énerve pas.
- Hemen kızma, dostum.
Ne nous casse pas les pinceaux!
Kızma ama o zımbırtının içinde senden iyi gözüküyorum.
Te mets pas en colère parce qu'il me va mieux qu'à toi.
Bunu yapacağım. Sakın bana kızma.
Je vais y aller, et me fais pas une crise.
Hemen kızma, canım.
Pourquoi te fâches-tu?
Lütfen çok kızma.
Jetez-le Je suis ici pour vous
Lütfen kızma...
Ne sois pas fâchée.
Bana kızma ama dayanamadım işte.
Ne m'en veux pas, mais ça a été plus fort que moi.
- Nine özür dilerim lütfen bana kızma.
- Désolée, grand-mère. Ne m'en veux pas.
Tamam, kızma!
Ça va, te fâche pas!
Kızma.
Te fâche pas.
Yalvarırım kızma.
Ne me gronde pas, Douniasha.
- Tatlım, kızma.
- Chérie, ne pleure pas.
Hayır, kızma.
Non, ne soyez pas contrarié.
Kızma, Boab, kızma.
Excuse, Boab!
Bill, lütfen bana kızma ama,... bunu sormamdan nefret ettiğini de biliyorum...
Bill, ne te fâche pas... je sais que tu n'aimes pas que je te pose la question
Kızma.
Ne soyez pas fâché.
Sakın üzerinize alınmayın o hep öyledir. - Bu bir tedavi yöntemi. - Kızma, olan olmuş bir kere.
Je vais vous montrer le traitement SIlerd.
Kızma artık.
Ce n'est pas le moment de vous fâcher.
Kızma, onunla konuşmaya çalış.
Ne sois pas en colère, essaie de lui parler.
Ona kızma lütfen.
Ce n'est pas de sa faute.
- Kızma. - Gelmemi istedi.
- Il m'a demandé de venir.
Woody, sakın Jessie'ye kızma.
Il ne faut pas en vouloir à Jessie.
- -kızma ama, tamam mı..
Surtout ne te fâche pas.
kızma.
Ne sois pas fâché.
Güzel Hermia, bana bu kadar kızma!
Bonne Hermia, ne sois pas si amère.
Doktor... Skip'e kızma ne olur.
- Ne sois pas fâché avec Skip.
Şey, sakın kızma, baba ama bir çocuk var -
Qui t'a ramenée? C'est ce garçon...
Hayır, tatlım, kızma.
Non, ma chérie. Ne... ne t'énerve pas.
Lütfen, lütfen kızma.
S'il te plaît, ne t'énerve pas.
Dinle, hemen kızma.
Ce n'est pas grave.
Öyle demek istemedi, bebeğim kızma.
Il blague, ma petite chérie.
Allah aşkına, Gözünü seveyim kızma ona.
Pour l'amour de Dieu, je te supplie de ne pas le gronder.
Kızma. Etrafında bana yardımcı olabilecek bir şeyler görebiliyor musun?
Tu vois quelque chose qui pourrait m'aider?
Kızma bana.
OK. Ne te fâche pas.
Kızma hemen.
Oh, t'énerve pas.
Ve lütfen kızma,
Ne te fâche pas,
Monica, pekâlâ. Ama bana kızma.
D'accord, mais surtout te fâche pas...
- Tamam, ben gidiyorum. - Kızma lütfen.
Je m'en vais.
Kızma.
Sans offense.
Anne kızma.
Ne t'affole pas!
Tamam kızma!
Te fâche pas!
Kızma.
Ne te fâche pas.
Kızma!
Te fâche pas!
Kızma.
Ne m'en veuillez pas.