English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Mark

Mark traducir francés

11,570 traducción paralela
Margo ve Mark Shepherd oldukça rahatsız bir bireylermiş.
Margo et Mark Shepherd étaient des personnes très perturbées.
Mark, hayatın boyunca hiç ilan panosu gördün mü?
Mark, as-tu déjà vu un panneau?
İki kardeşin fotoğrafı olan logo, Mark ve Vincent
Le logo avec la photo des deux frères, Mark et Vincent...
Bu kardeşler, Mark and Vincent, sadece çiftçi değiller.
Ces frères, Mark et Vincent, ce ne sont pas que des fermiers.
Mark Plowman, millet.
Mark Plowman, tout le monde.
Peki hangisi Mahşer Atlısı, Vincent mı Mark mı?
Alors qui est le Cavalier, Vincent ou Mark?
Raul ve ben Mark'tan neler bulabileceğimize bakalım.
Raul et moi allons voir ce qu'on peut obtenir de Mark.
Mark Gill, 80'le 82 arasında McClaren'daymış.
"Mark Gill... Maclaren, de 80 à 82."
- Mark Smeaton'a vurdum.
J'ai frappé Mark Smeaton.
Sen de edeceksin. Mark'ı yakalar yakalamaz.
Tu devrais aussi, dès qu'on attrapera Mark.
Adamımız Mark, geçen yıl ailesini öldürdüğümüz için cezalandırıyor bizi.
Notre gars Mark nous punit pour avoir tué sa famille l'année dernière.
Mark'ın artık kendi takipçileri var.
Mark a ses propres suiveurs maintenant.
Bu çok hoş, Mark. Teşekkürler.
C'est vraiment adorable Mark.
- Mark'ı gördüğümüz son yer.
C'est le dernier endroit où on est vu Mark.
- Andrew'i Mark kaçtıktan hemen sonra aramışlar.
Andrew a reçu l'appel juste après que Mark se soit échappé.
- Mark'ı o almış olmalı.
Il a dû aller le chercher.
Ama Mark senin gerçek ailen, değil mi?
Mais Mark est ta vrai famille, n'est-ce pas?
Bu yüzden mi Mark, seni arayacak kadar güvendi sana?
C'est pour ça que Mark avait assez confiance en toi pour t'appeler?
O kamyoneti bulursak, Mark'ı da buluruz.
On trouve ce pickup, on trouve Mark.
Bu Mark olabilir.
Je pense que ça pourrait être Mark.
Mark arıyor.
C'est Mark.
Mark Gray'den gelen bir Skype çağrımız var.
Nous avons un appel entrant sur Skype. C'est Mark Gray.
Mark'ın Skype resmini yolla bana, belki bir şeyler buluruz.
Envoie-moi cette image de Mark, pour voir si je trouve quelque chose.
Mark Gray bizi yargılayacak pozisyonda değil.
Mark Gray n'est pas en position de nous juger.
Ne yaparsak yapalım, Mark'ın onu öldürmemesine imkan yok.
Peut importe ce que nous faisons il n'y a aucune chance que Mark le laisse en vie.
Mark ile bir bağlantı bulmak için Andrew Sharp'ın geçmişini araştırıyordum ve Joe Carroll ile bir bağlantı buldum.
J'ai quelque chose! J'ai creusé plus profondément dans le passé d'Andrew Sharp cherchant un lien avec Mark, et ce que j'ai trouvé était une connexion avec Joe Carroll.
Ama Andrew, Joe'nun takipçilerinden biriyse, neden Mark ile çalışsın?
Mais si Andrew est un des suiveurs de Joe, pourquoi voudrait-il travailler avec Mark?
Ailesine olanlar için, bizi suçladığı kadar Joe'yu da suçluyor.
Mark déteste Joe, le tenant responsable pour ce qui est arrivé à sa famille presque autant qu'il nous accuse.
- Olmaz. Eğer bizi Mark'ın birlikte çalıştığı kişiyle ilgili ipucu verirse...
Si il peut nous donner un indice sur celui avec qui travaille Mark- -
Eğer Mark'a istediğini verirsek, bu bize biraz zaman kazandırabilir.
Si on donne à Mark ce qu'il veut, ça pourrait nous coûter plus de temps.
- Hayır, hayır, Mark.
Non, non, Mark.
Bu Mark Dört erime reaktörü.
C'est un réacteur à fusion Mark 4
Tamam, ilişki hikâyesini ben uydurdum, Mark.
Ouai, j'en ai fais une histoire, Mark
- Ve Mark ne olur ne olmaz diye Belediye Binası'nın dışında bir düzine adam bekliyor.
Le Rezident a une douzaine d'hommes à la mairie comme police d'assurance.
- Beni neredeyse terk ediyordun Mark.
- Tu m'as presque quittée.
Mark'ın da yeni bir kızı oldu.
Mark et sa femme viennent d'avoir une petite fille.
İki tane kurbanımız var. Birincisi Mark Post.
On a deux victimes, la première est Mark Post.
Tuhaf olan bir şey var, o da Mark'ın mermi yaraları onu öldürmemiş.
Une chose intéressante est qu'aucune blessure par balle de Mark ne l'a tué.
Mark ve Cindy ölmeden önce oraya gitmediler.
Ils ne sont arrivés là qu'après la mort de Mark et Cindy.
Mark ve Cindy ile olan ilişkisi peki.
Et sa relation avec Mark et Cindy?
Birkaç ay önce Mark ve Cindy'yi akşam yemeğinde görmüştüm.
Il y a quelques mois, j'ai vu Mark et Cindy au restaurant.
Söylemek gereksiz belki ama... Mark ve Cindy'yi birlikte gördüğüme şaşırdım.
Pas besoin de dire, j'étais surprise de voir Mark avec Cindy.
Valla, Anna ile Mark'ı beraber sanıyordum.
Je pensais qu'Anna et Mark étaient ensemble.
Loretta, Mark'ın dalgıç kıyafetinden çıkardı.
Loretta les a trouvés sur la combinaison de Mark.
Mark, suya atmakla tehit etti.
Mark a menacé de le jeter par-dessus bord. Le...
Mark hamle yaptı ve ateş açtı.
Mark s'est précipité pour l'avoir, et... le coup est parti.
Sen Mark mısın?
C'est toi, Mark?
Mark bu!
C'est Mark!
Eğer sen müdahale etmesen Mark'ın işini bitirmiş olduğum gerçeğini görmezden geliyorum, bana hak ver biraz.
Je vois aussi le fait que j'aurais pu arrêter Mark si tu ne t'étais pas interposé, alors lâche-moi un peu.
Ama merak etme.
Mais ne t'inquiète pas. Ton meilleur ami Mark est là.
En iyi arkadaşın Mark, burada.
Salut!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]