Peşindeyim traducir francés
868 traducción paralela
Peşindeyim, Rochelle.
Je t'ai à l'œil, Rochelle!
- Karıştıracağım. Onun peşindeyim!
Et comment que je vais y toucher!
Seni özlüyorum Her nereye gidersen peşindeyim
Que cette langueur pour vous Me suit partout où je vais?
Dünyanın en büyük tenoru. Ben onun peşindeyim.
Le plus grand ténor du monde!
Peşindeyim ama, yanında bir rahip ve çocuklar var...
Il est avec un prêtre.
Ben Merlyn'den daha büyük bir pisliğin peşindeyim.
Mais il y a quelqu'un de plus important que ce Merlyn.
48 saattir bu adamların peşindeyim.
Je les cherchais depuis 48 heures.
Güzel, çünkü onun peşindeyim.
Bon. Je suis sur sa piste.
Uzun süredir bu adamların peşindeyim ve çok yaklaştım.
Depuis longtemps, je les ai à l'œil.
Ben mukayeseli değil kati sonuçlar peşindeyim.
Je ne cherche aucun résultat comparatif.
Vincent adındaki bir gencin peşindeyim.
Je cherche un type nommé Vincent.
Sen, Murdock. altı sokaktır peşindeyim.
Je vous cherche partout!
Ben durmadan aradığım cevapları bulmanın peşindeyim.
Je sais que la réponse que j'ai cherchée existe.
Ben de aynı şekilde sizin Binbaşı Callaghan'in peşindeyim ben de.
Je joue ce rôle, vis-à-vis de votre Callaghan!
- Peşindeyim. - O zaman yüzleş.
- C'est aussi le cas.
Evet ama ; hiçbir yere, hiçbir zaman yürüyerek gitmeyen bir kadının peşindeyim!
Pas facile de suivre une femme qui ne va jamais à pied.
U3'ten M2GW'ya. Çalıntı polis aracının peşindeyim. Portobello Yolun'dan batıya devam ediyorlar.Tamam.
U 3 à M2GW : poursuivons la voiture volée, vers Portobello Road.
Ben altının peşinde değilim, siz, iki pisliğin peşindeyim.
Je ne suis pas là pour l'or, idiots! Allez!
Çok kurnaz, çok kaypak bir suçlunun peşindeyim.
Je poursuis un criminel adroit comme une anguille.
8 yıldır peşindeyim.
Je m'intéresse à vous depuis huit ans.
Benko'nun peşindeyim, senin değil.
Non, pas toi. Mais Nick Benko.
Peşindeyim efendim, merak etmeyin.
Je ne le lâcherai pas, ne vous inquiétez pas.
Sizinle aynı şeyi Bay Trevor. Haber peşindeyim.
La même chose que vous, je fais un reportage.
Yine de onunla ve seninle mücadele ederim. Peşindeyim.
Je me battrai toujours contre lui, et contre toi aussi.
Eşim için sıcak çikolata peşindeyim.
Sur celle d'un choco-shake pour ma femme.
- En azından bir şeylerin peşindeyim!
- Mais je poursuis quelque chose!
Benim derdim Billy ya da tepelediğim başka kişiler değil. Ben tek bir kişinin peşindeyim.
Je me fiche de Billy et de ceux que j'ai capturés pour atteindre le seul homme que je recherche.
- Peşindeyim.
- Je te suis.
Ben sadece o çalı kuyruğun peşindeyim ama yine bulamadım.
Je traque ce renard depuis des années.
Ben de para peşindeyim.
Moi aussi, je creuse pour trouver de l'argent.
Birinin peşindeyim ve onu bulmadan da geri dönmeyeceğim.
Je ne reviendrai pas sans le coupable!
Ben onun peşindeyim, ama sen de onunla batarsan umurumda bile olmaz.
J'en ai après Williams, mais si vous tombez aussi, ça m'ira.
Anne ve babamı öldüren üç adamın peşindeyim.
Je cherche trois hommes qui ont tué mes parents.
Peşindeyim.
Regarde-la bien.
Sizi temin ederim ki ben iktidar peşinde değilim. Ben sadece ülkemizde köleliği sona erdirmenin peşindeyim.
Je ne cherche pas à obtenir le pouvoir, mais à mettre fin à l'esclavage dans notre pays.
Neredeyse dört aydır peşindeyim.
Ça fait quatre mois que je suis sur sa piste.
onun peşindeyim.
- Je le poursuis.
Onların peşindeyim.
C'est eux que je recherche.
- Birinci Fransızın peşindeyim.
- C'est Doyle. Je file le premier Français.
Tonla para kazanıyorsun ama hâlâ paramız yok. Büyük bir iş peşindeyim.
Tu gagnes plein d'argent et on n'en a jamais.
- Ben daha fazlasının peşindeyim.
Je cherche autre chose.
Bir çantanın peşindeyim. Laughlin Otel'de.
Je vais chercher un sac à l'hôtel Laughlin.
Onun peşindeyim diye sizi unuttum sanıyorsunuz.
Vous, vous êtes stupides. Vous croyez qu'à cause d'Ivan, je vous oublie.
- Büyük bir şeyin peşindeyim. - Yine diyet hapları mı almaya başladın?
Tu as recommencé ton régime?
Daha büyük işler peşindeyim. Derin bir nefes al.
Je poursuis un plus gros gibier.
Güney 186 yolunda mavi bir Plymouth'un peşindeyim.
Je poursuis une Plymouth bleue, 2 portes. Vers Crenshaw, près de la 186e.
Peşindeyim.
Je l'ai.
Bakin Bay Spade, yanlislikla el degistirmis... bir süs esyasini geri almak pesindeyim.
J'essaie de recouvrer un objet d'art, disons "égaré".
- İki kere iki ne ederin peşindeyim.
Discrètement.
Peşindeyim, adamım!
Y'a pas de fric!
Ben hala duslerimin pesindeyim.
Je veux toujours faire ces choses.