Rahatsız edilmek istemiyor traducir francés
76 traducción paralela
Bay Pimenov. Madam Grusinskaya rahatsız edilmek istemiyor.
Elle ne veut pas être dérangée.
Profesör çalışıyor ve rahatsız edilmek istemiyor.
- Il m'a interdit de le déranger.
Bay Kirby rahatsız edilmek istemiyor.
Un coup gigantesque...
Bayan Dukesbury rahatsız edilmek istemiyor.
Madame ne peut être dérangée.
Dayım sorularla rahatsız edilmek istemiyor.
Mettez cinq car mon oncle ne veut pas être embêté.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Il ne veut pas être dérangé.
Affedersiniz hanımefendi, Don Francisco rahatsız edilmek istemiyor.
Monsieur désire qu'on ne la dérange pas.
Smith rahatsız edilmek istemiyor.
Il veut pas être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Elle ne veut pas être dérangée.
Kimse rahatsız edilmek istemiyor.
personne veut être dérangé!
O bir yazar ve rahatsız edilmek istemiyor.
C'est un écrivain! Compris?
General Gabler ve Kahlenberge konferansta, rahatsız edilmek istemiyor.
Les généraux Gabler et Kahlenberge ne peuvent me recevoir.
Kesin emir verdi. Rahatsız edilmek istemiyor.
Désolée, mais il ne veut être dérangé sous aucun prétexte.
Rahatsız edilmek istemiyor.
II ne veut pas etre derange.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Il ne veut pas être dérangé, vous saisissez?
Hanımefendi hiçbir şekilde rahatsız edilmek istemiyor.
Qu'on ne doit déranger Madame la présidente sous aucun prétexte.
Adam rahatsız edilmek istemiyor. " İnanabiliyor musun?
Il ne veut pas qu'on le dérange. Tu te rends compte?
Üzgünüm. Bay Lord rahatsız edilmek istemiyor.
Navrée, mais M. Lord ne veut pas être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Il faut la laisser tranquille!
Bakın, o rahatsız edilmek istemiyor.
Ecoutez! Laissez-la tranquille!
Meditasyonu sırasında rahatsız edilmek istemiyor
Elle est en méditation. Elle ne sortira que pour...
İkisi de rahatsız edilmek istemiyor.
Les deux ont le panneau "Ne pas déranger".
Size söyledim Lady Beatrice rahatsız ve rahatsız edilmek istemiyor.
Je vous l'ai dit, Lady Beatrice est malade, elle ne souhaite recevoir personne.
Bak, patron rahatsız edilmek istemediği zamanlarda... rahatsız edilmek istemiyor demektir.
Quand le patron dit qu'il ne veut pas être dérangé, ça veut dire qu'on ne le dérange pas.
Bayan rahatsız edilmek istemiyor.
Elle ne veut pas être dérangée.
Ve bu sabah, rahatsız edilmek istemiyor!
Et il ne veut pas être dérangé de toute la matinée!
Çok önemli bir toplantıda ve rahatsız edilmek istemiyor.
Il a un entretien très important, on ne peut pas le déranger.
Mr Berman deney sırasında kesinlikle rahatsız edilmek istemiyor.
M. Berman ne souhaite pas être dérangé.
Bay Naranjo şu anda rahatsız edilmek istemiyor.
Installe-toi. M. Naranjo a envie d'être tranquille.
Mr.Brunson şu an rahatsız edilmek istemiyor.
- M. Brunson ne veut pas converser. - Je vois.
Bayan Goebbels, Führer rahatsız edilmek istemiyor.
Le Führer ne veut plus être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyor, bundan kendisini odasına kitliyor.
Il ne veut pas être dérangé, donc il s'enferme dans sa chambre.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Elle ne doit pas être dérangée.
" Şerif Carter rahatsız edilmek istemiyor.
Le Shérif Carter ne veut pas être dérangé.
Kapı tokmağındaki kravatın anlamı birileri rahatsız edilmek istemiyor çünkü, bilirsin, aganigi naganigi yapıyorlar.
Une cravate sur une poignée de porte signifie qu'on ne veut pas être dérangé parce qu'on est... tu sais, occupé.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Elle ne veut pas qu'on la dérange.
İnzivaya çekildi ve rahatsız edilmek istemiyor.
Il s'est retiré pour ne pas être dérangé.
Kardinal rahatsız edilmek istemiyor.
Mon père... est indisposé.
Leydi Anne rahatsız edilmek istemiyor.
Lady Anne ne doit pas être dérangée.
Bay Wenger konuşması sırasında rahatsız edilmek istemiyor. Anlaşıldı mı?
M Wenger ne veut pas être dérangé pendant son discours, compris?
Doktor Franklin... rahatsız edilmek istemiyor.
Le Dr Franklin ne doit pas être dérangé.
"Bayan Peabody yurtdışında acil bir durum olmadıkça rahatsız edilmek istemiyor." diyen.
Peabody est à l'étranger et veut seulement être dérangée en cas d'urgence. Lui as-tu dit que sa fille est en prison?
Bay Horvath, önemli bir yarışmaya hazırlanıyor ve rahatsız edilmek istemiyor.
M. Horvath prépare une grande exposition. Il ne veut pas être dérangé.
- Rahatsız edilmek istemiyor.
- Il a demandé qu'on ne le dérange pas. Il est en bas.
Bay Hastings telefonda ve rahatsız edilmek istemiyor.
M. Hastings est déjà en ligne, et il n'aime vraiment pas être dérangé.
Bu evde her kim yaşıyorsa, rahatsız edilmek istemiyor.
Celui qui habite ici est là, et ne veut pas être dérangé. Recensement.
Rahatsız edilmek istemiyor gibiydi.
C'était comme si il voulait pas que je le dérange.
Yaratıcı ol. Rahatsız edilmek istemiyor gibi.
Non, ça va la déranger.
Bay Hallward rahatsız edilmek istemiyor.
Monsieur ne veut pas qu'on le dérange.
Sanırım rahatsız edilmek istemiyor.
Je crois qu'il ne veut pas être dérangé.
Bayan rahatsız edilmek istemiyor.
Madame ne veut pas être dérangée.
rahatsız edilmek istemiyorum 37
istemiyorum 1125
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
rahat 453
istemiyorum 1125
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız etmek istemedim 25
rahatsız etmeyin 24
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız etmek istemedim 25
rahatsız etmeyin 24
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156