English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ R ] / Rap

Rap traducir francés

2,054 traducción paralela
Bu saçmalık. - Düşün bir. Rap yapamıyor.
- Écoute, il ne sait pas rapper.
Bu "Genç Cadı" filminden rap şarkısı "Bunu Geç"'ti.
C'était le rap intitulé Top That du film Teen Witch.
Izdırap Armudu, ortaçağa özgü bir işkence aleti.
La poire d'angoisse, un outil de torture médiéval.
Bu özel Izdırap Armudu ya vajinaya ya da anüse yerleştirilir.
Cette poire d'angoisse doit être insérée dans le vagin ou l'anus.
Korkunç olsa bile, siyah giyinmiş, ateşli bir kadın Izdırap Armudunu üstümde kullanabilir.
Même si une femme en cuir, effrayante et attirante, utilise une poire d'angoisse sur moi.
Evet, veya bir rap yıldızının kankalarını.
Ouais, ou l'entourage d'une star du rap.
Onca ameliyat, onca ızdırap.
Toutes ces opérations, ces douleurs.
Büyük ızdırap ve acılar.
Tant... de souffrances, de douleurs.
Evet, henüz yeteri kadar ızdırap çekmedi çünkü.
C'est sûr, il souffre pas assez.
Her dikişte ızdırap çekeriz.
On agonise... à chaque suture.
Hür irade olmaksızın hayat anlamsız olur. Hür iradeyle daima ıstırap olur. Öyleyse Tanrı ıstırap çekmemizi istiyor.
Elle n'en a pas sans libre arbitre, qui implique la souffrance.
Lakin Dr. Shaw'un ihmalkarlığı yüzünden ömrünün son 21 gününü ızdırap içinde geçirdi.
Mais à cause de la négligence du Dr Shaw, elle a vécu 21 jours d'enfer.
Ben rap söyleyemem dostum ama senin için söylüyorum!
Je ne peux pas rapper, mec, mais je le fais pour toi!
- Bret yaptığı rap şarkıda bir çok insana laf attı.
Bret a gaussé pas mal de monde dans son rap.
- ¶ gerçek tecrübelerdir ¶ - ¶ otobiyografidir ¶
- Un vrai vécu - Du rap autobiographique
Gördün mü, Bret? Rap yaparsan böyle şeyler gelir başına.
Tu vois ce qui se passe quand tu commences à rapper.
Peki siz rap dinler misiniz?
- Vous écoutez du rap?
Gerçek rap, gerçek sözler.
- C'est du rap, avec un message.
Özellikle de rap yaptığın gibi kavga ediyorsan!
Tu te bats comme tu rapes?
Izdırap verici olabilirler.
Ça peut faire mal.
İşte bu ızdırap korkusu seni durduruyor.
Et c'est la peur de cette douleur qui vous retient.
İki gündür ızdırap çekiyoruz!
On se ronge les sangs depuis deux jours!
Güzel ızdırap diye adlandırdım.
Je l'appelle... "Magnifique Agonie".
Mahalleye sadık olmakla ilgili rap yapan bir adam için Caden burayı maddi anlamda tam olarak desteklemiyor, ha?
Pour un gars qui fait du rap sur rester fidèle au ghetto... Caden ne prêche pas exactement pour sa paroisse, hein?
Öldürdüğü yarım düzine insan hakkında rap yapıyor.
Il fait du rap sur comment il a tué une demi-douzaine d'hommes.
Biliyorsun, ızdırap genellikle intihar kurbanlarında gördüğümüz bir şey.
Tu sais, l'agonie est ce que nous voyons normalement... chez les victimes de suicide.
Istırap.
Quelle angoisse.
Bence geçtiğin onca imtihandan, çektiğin tüm ıstırap ve acılardan sonra Tanrı bir ödül almanı istiyor.
Je pense qu'après tous tes déboires, tes chagrins et douleurs, Dieu veut que tu sois récompensé.
İş deniliyor, hani ben haftada 70-80 saat yapıyorum, sen ise yiyorsun, içiyorsun, kestiriyorsun, alışveriş yapıyorsun, çocukları boş veriyorsun ve saç fırçasıyla ayna önünde rap söylüyorsun.
C'est mon boulot, c'est le petit truc qui m'occupe 70 à 80 heures par semaine, quand tu bois, manges, fais la sieste, dépenses, t'épiles, ignores les enfants et chantes du rap dans une brosse à cheveux.
Gözlerinizdeki bu ıstırap dolu bakışları silin.
Et enlevez la paleur de l'agonie de vos regards!
Tabii, bu şakayı anlamayan tek kişi, rap şarkıcısı Kanye West. Kendisine bu şakayı yapanlara saldırıyor.
En fait, la seule personne qui ne comprend pas la blague est le rappeur Kanye West, qui s'énerve quand on la lui raconte.
Görünebildiği gibi ıstırap doluydu, ama bir anlamda artık özgürdüm.
Aussi douloureux que cela puisse paraître, j'étais libre.
Istırap içindeyim.
Je souffre le martyr.
Bir adam öldürdüysen, "Izdırap", "Zindan", "Irk Savaşı" isimli eyalet hapishanesine gitmelisin.
tu tues un mec, tu finis à la prison Agonie, Oubliette, Guerre Ethnique.
Izdırap içerisinde. Acı çekiyor. Bir şeyler yapmalıyım.
Il a mal, il souffre.
Onun, İncil'den ayet okumasını mı, yoksa Rap söylemesini mi istiyorsun?
Veux-tu qu'il lise la Bible? Qu'il rappe?
Farsça Rap! Farsçası ne?
Du rap persan.
İlk olarak, Rapçi değil, rap şarkıcısı!
Pas "rappeur", "rap kon". "Rap kon"! Tu gères!
Rap lakabım olabilir. "MC Baştan Savma."
Ça pourrait être mon nom de rappeur. M.C. Désinvolte.
Tüm o acı, ıstırap ve üzüntüden sonra.
Toute cette amertume et cette angoisse et ces tourments.
Bunun nasıl bir ızdırap olduğundan hiç haberin var mı?
Vous imaginez l'agonie que j'ai vécue?
Bu durumda herkes ızdırap çekerdi.
L'agonie est une réaction normale.
Zil sesimi, rap müziğe çevirmek, düşmanca aramalar yapmak, pizza sipariş etmek yok.
Pas de rap en sonnerie. Ni canular, ni commande de pizzas.
Biraz saç spreyi ve French manikür tırnaklı kızlara konuşarak ızdırap çektiriyordur.. Ugh.
Oui, il doit tourmenter une pauvre fille et ses ongles de pieds manucurés en ce moment même.
Ben şarkı söylemem. Rap yaparım.
Je chante pas, je rappe.
Alvie, rap şarkını yazmanda bir gelişme var mı?
Alvie, ça avance, l'écriture de ton rap?
Umarım o ızdırap bıçağını kimsenin üzerinde kullanmayı düşünmüyorsundur.
Vous n'allez pas utiliser ce couteau sur quelqu'un.
Jenny MCS'den dolayı ızdırap içindeydi.
- Jenny souffrait de MSC.
Her gün karşılaştım o ızdırap ve acı çığlık atmak istememe sebep oluyor, ama tutuyorum.
Toute la misère et toute la souffrance que je vois tous les jours, ça me donne envie de hurler, mais je refoule tout.
Bunun da modası diğerleri gibi geçecek rep müziği, Madonna ve L.A. Law gibi.
Arrête de rêver. C'est un engouement passager comme le rap, Madonna, et La Loi de Los Angeles.
Izdırap makinesini parçala.
Détruis cette machine de malheur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]