Sattım traducir francés
3,947 traducción paralela
- Sattım gitti.
- Ça me va. - Voilà pour toi.
- Ona sattım.
Je lui ai vendu l'endroit.
Oto'daki % 49'luk hissemi sattım. Ne?
J'ai vendu mes 49 % de parts dans l'Oto.
Ve sattım. 104 numaraya satıldı.
Adjugé au numéro 104.
Sattım!
Adgujé!
Taşları sattım.
J'ai vendu les pierres.
Sahip olduklarımı da Lucille Austero'ya sattım zaten. Unutma, ben de o gemideydim.
J'ai déjà tout vendu à Lucille Austero.
- Mağaranı Craigslist'de sattım.
J'ai vendu tes affaires sur le Bon Coin.
Vücudumun bana kalan parçalarını sattım.
J'ai vendu les parties du corps qui me restaient.
Uyuşturucu sattım.
Je dealais de la drogue, ok?
Kendimi şeytana sattım.
Je viens de vendre mon âme au diable.
- Elması sattım.
J'ai revendu le diamant.
Takas ettim ve gerçek olanı sattım.
J'ai acheté une réplique et j'ai revendu le vrai.
Ona mal sattım.
Je lui avais vendu de la came.
Evet o araziyi sattım.
Oui, je l'ai acheté!
Patron da, "Beğenmiyorsan hisseni geri sat." Deyince sattım.
Il m'a dit : "Si ça ne vous va pas, revendez vos actions." Je l'ai fait. - Non.
O yazabilsin diye gayrimenkul sattım. Hiç de isteyerek yaptığımı söyleyemem.
Eh bien, j'étais courtière en immobilier pour qu'il puisse écrire et je détestais ça.
- Si, compre seis. ( Evet, altı tane sattım. )
- Si, compre sels.
Ayrıca terli fotoğrafınıda magazincilere sattım.
En plus, j'ai vendu sa photo en sueur au Paparazzi.
En sevdiğin parçayı sattım az önce.
Je viens de vendre votre morceau préféré de l'art.
- Beyaz bir çocuğa sattım.
- Je l'ai vendu à un blanc. - Sérieux?
Kürkleri ve elmasları sattım Sam amcadan saklanmalıyım.
J'ai vendu les bijoux et fourrures que l'État n'a pas trouvés.
İşi kabul etmek zorunda kaldım, ayakkabıları Madison Avenue'ye sattım.
J'ai dû vendre des chaussures sur Madison Avenue.
Bu sabah uyandım ve bütün mücevherlerimi sattım.
Ce matin, je me suis levée, et j'ai vendu tous mes bijoux.
Sattım. Lütfen tebriklerimizi iletin.
Adjugé, vendu.
Gücümü sattım.
J'ai vendu mon pouvoir.
Nefret ediyordum, ihtiyacım da yoktu. Sattım.
Je le détestais, je n'en ai pas besoin, j'ai tout vendu.
Malı sattım, para da arabanın içinde.
J'ai vendu la came, et l'argent et dans la voiture.
Sattım. Odada hem de.
Vendu, en direct!
* Bir dakika ver dedim bana, yanındayım anında * * 50 milyon kopya sattım, ama alamazsın dediler bana *
♪ I told you, give me a minute and l'll be right back ♪ ♪ 50 million'round the world, and they said ♪ ♪ That I couldn t get it
- Beni sattın.
Tu m'as doublé!
Arkamda bıraktığım birkaç eşyayı sattı.
Elle a vendu pour moi certaines choses que j'avais abandonnées.
Bay Kershaw Tatlı Reuben'i sana sattı demek?
Hé! M. Kershaw vous a vendu Tasty Reuben?
Sen beni bir kere sattın. Şimdi ettiğini bulma sırası sende.
Tu m'as lâché une fois, et c'est ton tour de "ressentir le froid."
Önce yaşlı adam geldi ya da bilet sattığım bir ihtiyar vardı.
Mais... Il y avait ce vieil homme qui a acheté un billet de car.
Araziyi sattığımız zaman da aradaki farkı çıkarırız.
On offre de le bâtir à 150 millions et on compense avec la vente des terres.
Sadece uyuşturucu sattığımı kitap okuyamadığımı mı ima ediyorsun?
Tu penses que parce-que je vends des narcotiques, je ne sais pas lire un putain de livre?
Kralın Şehrinde Usta Mott'a ettim ama o beni Nöbet'e sattı.
J'ai servi Maitre Mott à port réal. et il m'a vendu à la Garde.
Bana daha iyi hissetmem için birkaç hap sattı ama daha iyi hissetmiyorum.
Il m'a filé des cachetons pour me sentir mieux. Je me sens pas mieux.
Bu sabah, bütün hafta sattığımızdan daha çok bilet sattık.
On a vendu plus de tickets ce matin que toute la semaine entière.
Kaç plak sattın sen? Göz farı mı sürüyorsun Charlie?
Tu portes de l'ombre à paupières, Charlie?
Hank bu adamın emrinde çalışmam için beni ona sattı. İşi bırakmaya çalıştığımda Fring ailemi tehdit etti.
Hank m'a vendu dans servitude à cet homme, et quand je ai essayé d'arrêter de fumer, Fring menacé ma famille.
Bu anasını sattığım şeyleri her yerde var.
Ces trucs-là sont partout.
- Evimi sattın mı?
Tu vends ma maison? Pas encore.
Bahse varım lanet olası esrar sattın.
Je parie que t'as vendu de la beuh.
Anomali tespit ekipmanını açık arttırmayla sattığına inanmamı mı bekliyorsun?
Vous vous attendez à ce que je crois que vous avez mit aux enchères votre équipement de détection d'anomalies.
Siz bana ev bilgisayarı sattınız.
Vous m'avez vendu un ordinateur.
Sattım.
Non, j'ai vendu.
Yaklaşık bir senedir şirketin Pakistanlılara sattığı T1 isminde bir güvenlik yazılımı üzerinde çalışıyordu.
Elle... elle... elle travaillait sur un projet depuis environ un an... une sorte de programme de sécurité apellé T1 que la société a vendu aux Pakistanais.
Bu... davanın ortasında kız arkadaşına kahramanlık yapasın diye beni sattığın içindi.
Ca... c'est pour m'avoir plantée au milieu de l'affaire pour aller jouer le héros avec ta petite amie.
Sattım. Sizi tebrik ederim, bayım.
Vendu à ce monsieur.