English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Savaşın

Savaşın traducir francés

14,988 traducción paralela
Savaşını kazanma yolu.
Comment gagner la guerre.
Kocam azaltmaya çalışıyor. Savaşın herkesin daha çok sigara içmesine yol açtığını söylüyor.
Mon mari essaie d'arrêter, il dit que la guerre pousse les gens à fumer.
Sen bir savaşın ortasında, bir hava baskınında birbirine âşık iki insanın çocuğu olarak doğdun.
"Tu es née pendant un bombardement en pleine guerre," "et tes parents s'aimaient."
Ama savaşın işi seninle bitmedi seni öldürebilirlerdi ama belli ki onlara canlı lazımsın.
- Elle n'en a pas fini avec toi. Ils auraient pu te tuer, mais il fallait qu'ils te capturent.
Yüzyıllardır süren Vampir-Laykın savaşından sonra, bu barış için bir şans anlamına gelebilirdi.
Après des siècles de guerre entre vampires et Lycans, c'est peut-être enfin la paix.
Altı yaşımdan beri bu savaşın içindeyim ben.
Je me bats depuis que j'ai 6 ans.
İsveçliler kapandı 44'teki denizcilere eksik oluyor savaşın sona ermesi ve eve geldi şafak sökmek, bir tesisatçı kızı Elizabeth'den bunu kim yapmıştı miss American ödülüne
En 44, le Suédois a intégré les Marines. A temps pour rater la fin des combats, il rentra pour retrouver Dawn Dwyer, la fille d'un plombier de la ville d'Elizabeth, qui avait participé au concours Miss America à Atlantic City.
- Savaşın ilk kuralı nedir?
Quelle est la première règle de la bataille?
İkinci dünya savaşından kalma gizli yeraltı üssünün binlerce inek için bir cennet olacağını kim bilirdi türünde bir şey.
Qui savait qu'un base secrète de la seconde guerre mondiale deviendrait le paradis d'un millier de geeks.
World Reporter'daki bir yazınızı okudum. Eski bir sayıdaki. Çin iç savaşı hakkında.
J'ai lu un de vos articles dans le World Reporter, un vieux numéro, sur la guerre civile en Chine.
İster inanın ister inanmayın, oralarda yeni bir savaş başlatacaklar.
On laisse assez d'armes là-bas pour commencer une autre guerre.
Bu savaşı ben istemedim.
Je n'ai jamais voulu cette guerre.
Savaş tamtamlarının sesi Irak'tan daha net duyulsa da Afganistan'daki NATO görevi gün geçtikçe belirsiz bir hal alıyor.
Et alors que les tambours de guerre se font entendre en Irak, la mission de l'OTAN en Afghanistan devient incertaine.
Daha önce savaş muhabirliği yaptın mı? Pek sayılmaz.
Vous avez déjà fait ça?
Sovyet Savaşı'ndan beri onunla görüşen ilk batılı gazeteci olacaksın.
Vous serez la première journaliste de l'Occident à l'interviewer depuis la guerre soviétique.
Şu köydeki kuyu haberinin çok tuttu, çünkü sıradan bir savaş haberi değildi, kadın haklarıyla ilgili bir haberdi.
- Allez. Foutaises. Kim, si votre histoire du puits dans le village a été reconnue, c'est qu'il s'agissait des droits des femmes.
Savaş kahramanıydın, ne oldu?
Qu'est-il arrivé à l'armée, Dr Brydon?
Ve Breznev tutup Afganistan'a girmese, ortalığı karıştırmasaydı Taliban iktidarı ele geçirmek için savaş ilan etmeyecekti.
Et les talibans n'auraient pas été là pour Ben Laden si Brezhnev n'avait pas envahi l'Afghanistan en premier lieu.
On yılı aşkın Orta Doğu ve Afganistan'daki izlenimlerini anlattığı Savaş Alanı isimli kitabı üzerine konuşacağız.
Son nouveau livre, Conflict Zone, raconte une décennie passée à travailler au Moyen-Orient et en Afghanistan.
Dünya Savaşı'nın sonunda Rusya Berlin'i aldığında iki asker sığınağa giriyorlar ve...
Quand les Russes ont pris Berlin, à la fin de la Seconde Guerre mondiale,
Son 40 yıl içinde, burada 8 bin kadar savaş yapıldı. Yani, bu bölgede 33 milyon kara mayını gömülü olmalı.
Dans les 40 dernières années, il y a eu plus de 8,000 batailles... et 33 millions de mines se trouvent dans cette partie du monde.
Eve, yani ilk safkan melez olan kızımızın kanı savaşı bitirebilirdi. Herkes peşine düştü. Hem laykınlar hem vampirler.
Eve, notre fille, la première hybride dont le sang ferait cesser la guerre, fut mise à prix par les vampires et les Lycans.
Savaş istiyorsunuz, bu, işte yalnızsınız!
Si c'est une guerre que vous voulez, vous la ferez seul!
Savaş karşıtı değil, herşey karşıtısınız.
Tu n'es pas anti-guerre, tu es anti-tout.
"Savaşı eve getir" Bu sloganı değil mi?
Ce n'est pas un slogan "ramener la guerre ici"?
Soğuk Savaş'ın en iyi şifreleme makinesi.
La meilleure machine de cryptage de la Guerre froide.
Muhtemelen 3.Dünya Savaşı'nı engelledi.
Elle a certainement empêché la 3e guerre mondiale.
Dünyanın etrafında gece gündüz çalışan merkezi istihbarat teşkilatı olmadan, nükleer savaş, terör ve siber saldırılarına karşı kendimizi nasıl savunabiliriz?
Comment nous défendre contre des guerres nucléaires, attaques terroristes, Internet, sans usine de renseignement œuvrant jour et nuit dans le monde entier?
Ve dünyanın gözünde ; soğuk savaşı Sovyetler Birliği kazanmış olacak.
Et aux yeux du monde, l'Union Soviétique aura gagné la Guerre froide.
Savaş başlasın.
Que la guerre commence.
O manyak Kremlin'e atom bombası atarak Üçüncü Dünya Savaşı'nı başlatmak istiyor.
Ce forcené veut lâcher une bombe A sur le Kremlin et provoquer la Troisième Guerre mondiale.
Ama bu büyük delege savaşı başlarsa ve Güney, kurultaydan çıkarsa, Demokratik Parti'de bir geleceği olmayacak, anlıyor musun?
Mais si cette guerre des délégués éclate et que le sud se tire de la convention, il n'aura aucun avenir au parti démocrate, compris?
Muharebeyi kaybetmiş olabilirim, Bob, Ama sonunu göremesem de bu savaşı kazanacağım.
Peut-être que j'ai perdu une bataille, Bob, peut-être que je n'y survivrai pas, mais je gagnerai cette guerre.
Eğer savaşta intihar görevleri vardır ve şüpheniz olmasın, bu bir savaş.
Chaque guerre a une mission suicide et ne vous leurrez pas, ceci en est une.
İnsan ırkının bir yarısı, diğeriyle savaş halinde.
La moitié de l'humanité qui combat l'autre.
- Savaş başlasın.
Que commence le combat.
Ama tehlike, şehrimizin kalbini ele geçirdiğinde Shredder'la tek başına savaşıp onu parmaklıkların ardına gönderdi.
Mais quand notre ville a été attaquée en son cœur, il a affronté Shredder seul et l'a mis derrière les barreaux.
Yani sonuna kadar savaşmak istiyorsan bu çocuklar herkesten daha sert savaşır.
Si tu veux distribuer les coups, sache qu'ils frappent plus fort que n'importe qui.
- Culloden Savaşı'nı kim kazandı?
Qui a gagné la Bataille de Culloden?
Kim kazandı söyle! Culloden Savaşı'nı kimin kazandığını söyle hemen!
Dites-moi qui a gagné la Bataille de Culloden?
O değişik renkler ve yastıklar ve içindeki minderler falan ve orada oturmuş hangi yastığın onları daha rahat ettireceğini düşünürken çoktan öldüklerini ve hangi renk içinde gömüleceklerinin siklerinde olmadığını fark etmekle savaşırken, sen orospu çocuğu, senin karın yaşıyor!
Toutes les différentes couleurs, les petits coussins à l'intérieur et vous restez là à vous demander lequel serait le plus confortable. Mais dans le fond, vous savez qu'ils sont déjà morts et qu'ils n'en ont rien à foutre de la couleur de leur cercueil. Espèce de fumier, votre femme est encore vivante.
Kim olduğunuzu ya da niyetinizin ne olabileceğini bilmiyorum. Ancak savaş başlatmaya çalışmadığınız sürece benimle iletişime geçmeniz gerek.
Je ne sais pas qui vous êtes, ni quelles sont vos intentions, mais à moins de vouloir commencer une guerre, vous devez me contacter.
- DGİ'nın artık savaş gemileri de var.
L'OPA a aussi des vaisseaux de combats.
Mars'ın büyük savaş gemisini neyle havaya uçuracağız söylesenize?
Avec quoi on va faire sauter le gros vaisseau Martien?
Kodamanın dediği gibi baş belası savaş gemilerini uçurmak için gereken özellikler bende yoktu.
Les grands disaient que je n'avais pas ce qu'il fallait pour voler dans ces vaisseaux armés pour durs à cuire...
Marslıların imha ettiği su şilebi ve kaybettikleri savaş gemisiyle.
Le transporteur d'eau que les Martiens ont détruis, Et le vaisseau de guerre qu'ils ont perdu.
Şimdilerde savaş davullarının sesini duyuyorum.
Et maintenant j'entends les tambours de la guerre.
Mars ait bir savaş gemisini ele geçirmeyi nasıl başardınız?
Comment diable avez-vous pu mettre la main sur un chasseur martien?
Maori savaş dansını yapardık eskiden ama o bizi fazla öfkelendirirdi.
Oui, avant on faisait le haka Maori, mais on s'emballait un peu trop.
Burada en son İkinci Dünya Savaşı'nın bittiğini gösteren çılgın kutlamalar sırasında bulunmuştum.
La dernière fois j'avais été ici était pendant la célébration délirante marquer la fin de la deuxième Guerre de Monde.
Tek yapmamız gereken savaş sandığının boş kaldığını görmesini sağlamak.
Tout nous devons faire est pour s'en occuper de que ses restes de la poitrine de la guerre vide.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]