Sevmek traducir francés
1,578 traducción paralela
Seni sevmek, nefret etmek.
Si je t'aimais ou te haïssais.
Birini bu kadar sevmek ve sonra aniden kaybetmek
Aimer quelqu'un à ce point, et le perdre si soudainement.
Ama onları sevmek mümkündür.
Mais il est possible de les aimer.
Beni sevmek insanları öldürüyor.
M'aimer tue des gens.
Seni delicesine sevmek.
T'aimer comme un fou.
" Seni sevmek için yeterli bugün.
" T'aimer suffira pour aujourd'hui.
Onu sevmek Sami'nin işi.
C'est à Samy de l'aimer.
Birbirinizi sevmek dışında hiçbir şey yapmanıza gerek yok.
Rien d'autre que vous aimer les uns les autres.
Sevmek fedakarlık etmektir.
L'amour est sacrifice.
- Daha önce hiç bir ruhu sevmek zorunda kalmamıştın.
- Tu n'as jamais eu à aimer l'âme avant.
- Her zaman ruhu sevmek zorundaydım!
- J'ai toujours dû aimer l'âme!
Benim tek istediğim sadece onu sevmek ve onun da beni sevmesiydi.
Je voulais juste l'aimer et être aimée par lui.
Onu çok fazla sevmek mi?
Celui de trop l'aimer?
Parayı sevmek gibi bir geçmişin olduğunu söylüyorum.
Je dis que le passé montre que tu aimes bien l'argent.
Posta servisini sevmek zorundayız.
J'adore recevoir le courrier.
Onu biraz daha sevmek istiyorum.
Mais je veux l'aimer encore un peu.
Seni sevmek istedim. Seni sevdim de.
Je voulais t'aimer, je t'aimais.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Joseph Smith'in uydurup uydurmadığı umurumda değil, çünkü bize öğretilenler, ailemizi sevmek, iyi insanlar olmak ve insanlara yardım etmek.
Notre église dit juste d'aimer sa famille, d'être gentil et serviable.
İsa'yı sevmek, ya da ona aşık olmak.
Etre amoureux. Où voulez-vous en venir?
Bu çocuğu sevmek bu çocuğa bakmak, bu çocuğa öğretmek için. "
"Pour aimer ce petit. " Pour en prendre soin, pour lui enseigner plein de choses. "
Sevmek, kavga etmek ve Rasta kaçamagidir bizim geçen gece yaptigimiz gibi.
- X. - C'est stupide. M. Bender veut que je me détruise?
Bana sadece biri lazim, o da seni sevmek, kari-kocacigim.
- La ferme! Attends. Je peux me servir de toi.
Sanırım bir şeyi sevmek demek bu olsa gerek.
Se laisser séduire est-ce être faible?
Her çoban ve her uşağın bildiği basit gerçekten. Bu dünyada değerli olan tek şey sevmek ve sevilmektir.
De la simple vérité connue de tous les bergers et les valets de pied... que la seule chose de valeur dans cette vie est d'aimer... et d'être aimé.
- Eğlenmeyi sevmek mi?
- "Aimer m'éclater"?
" Onu sevmek mi...
" Si je l'aime?
Kendini sevmek.
L'amour de soi.
Sevmek için beni düşündüğünden dolayı teşekkür ederim.
Alors merci d'avoir été la personne qui m'a appris à aimer.
Onu sevmek benim için o kadar kolaydı ki.
C'était si facile de l'aimer.
Olmaz ve bana kimi seveceğimi söylemeyeceksin. - Sevmek?
Non, tu ne me diras pas qui je dois aimer!
17 yaşındasın sevmek hakkında hiç birşey bilmiyorsun. Sen biliyor musun?
A 17 ans, tu ne sais rien de l'amour.
Beni sevmek istiyor olabilirsin.
Tu as envie de m'aimer.
Sence, bir insanı hayatın boyunca sevmek ve başına bir şey gelene kadar bunu fark etmemek mümkün mü?
Tu crois qu'on peut aimer quelqu'un toute sa vie, et s'en apercevoir seulement Ie jour où il se passe quelque chose qui t'ouvre les yeux?
Birini sevmek nasıldır bilirim.
Je sais ce que c'est d'aimer quelqu'un.
- Ve o kelimeyi söylemek yasaktı. - Biz buna sevmek dedik, onun yerine
Ce mot étant strictement interdit, nous disions "aimer" à la place.
Evet mükemmeli sevmek, aslında tanrıları sevmek demektir.
Oui, aimer l'excellence, c'est aimer vraiment les dieux.
Yani Sanju'yu seviyor musun? - Sevmek mi?
Tu veux dire que tu aime Sanju.
Seni sevmek o kadar kolay ki
Car vous seriez si facile à aimer
Çünkü seni sevmek o kadar kolay ki
Car vous seriez Si facile à aimer
Çünkü seni sevmek o kadar kolay ki
Car vous seriez si facile à aimer
Seni sevdiğim gibi sevmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas besoin de m'aimer comme je t'aime, Cole.
Onu sevmek o kadar kolay ki.
Il est si facile de l'aimer.
- Sevmek istiyorsun.
- Tu le veux.
Seni uzaktan sevmek beni öldürüyordu.
Ça me minait de t'aimer à distance.
Planlamak, sizi düşünmek ve sizi delice sevmek.
Planifier, penser à vous et vous aimer à la folie.
- Tek istediğim sevmek ve sevilmek, Morales.
- Je veux juste de l'amour, Morales.
Birbirlerini sevmek için kullandıkları her şey şimdi onları deli ediyor.
Tout ce qu'ils aimaient dans l'autre semble les rendre fous maintenant.
Onları o kadar çok sevmek istememene rağmen...
Tu ne devrais pas l'aimer autant.
- O zaman seni sevmek zorundalar.
Alors ils sont obligés de vous aimer
Red beni sever tatlım, ona bir kalp krizi geçirttin belki de fezi bu kadar çok sevmek.. onun kalbini patlattı
Pourquoi pas? Red m'aime bien Tu lui as provoqué un arrêt cardiaque!
- Ve sevmek asla asla olamazdı
Aimer ne devait arriver sous aucun prétexte.