Siz karışmayın traducir francés
64 traducción paralela
Siz karışmayın.
N'intervenez pas.
Siz karışmayın!
Toi, tais-toi!
- Lütfen siz karışmayın.
- Restez en dehors de tout ça.
- Bayım, siz karışmayın.
- Ne vous en mêlez pas.
- Siz karışmayın.
- Occupe-toi de tes affaires.
Bayan, siz karışmayın tamam mı?
Restez en dehors de ça, ok?
- Siz karışmayın, bizimkiler halleder.
- Restez ici, nos hommes peuvent l'interpeller.
O benim! Siz karışmayın!
laissez-le-moi.
- Siz karışmayın Bayan.
- Ça me regarde.
Polis vardır. Siz karışmayın.
Il y a un meurtre dans cette histoire.
Susun, siz karışmayın.
Les enfants arrêtez, ne vous en mêlez pas.
- Siz karışmayın. Gidin arabada bekleyin.
Attendez moi dans la voiture...
Bizimle kalacak. Siz karışmayın.
- Maintenant personne ne parlera.
Siz karışmayın!
Alors dégagez, Monsieur!
Siz karışmayın.
Vous mêlez pas de ça!
Siz karışmayın ben hallederim.
Ne faites rien. Je m'en occupe.
Siz karışmayın. - O bir silah mı?
Mauvais choix, idiots!
- Siz karışmayın.
- Reste en dehors de ça.
Siz karışmayın
? Restez en dehors de ça.
Siz karışmayın bu benim kavgam!
Unités ennemies arrivant du sommet.
Siz karışmayın!
Ne t'en mêle pas.
Siz karışmayın at-adamlar.
Vous n'avez rien à faire ici, Centaure.
Siz karışmayın!
Non!
Siz karışmayın.
Laissez-nous.
Misafirsiniz, siz karışmayın diyor.
Que nous sommes leurs hôtes et que nous ne pouvons pas participer.
Raf! Siz karışmayın!
Sam, Raf, n'avancez pas.
- Siz karışmayın.
Bas les pattes. OK?
- Siz karışmayın Mösyö.
- Vous mêlez pas de ça.
Siz bu işe karışmayın!
Ah, vous le poulailler, restez tranquille!
Siz bu konuya karışmayın.
- Ne vous mêlez pas à ça!
- Siz bu işe karışmayın lütfen!
- Restez en dehors de ça, vous.
Siz işime karışmayın yeter.
Si vous voulez m'aider, laissez-moi tranquille.
- Siz bu işe karışmayın. - Peki Nico.
Évitez les ennuis, d'accord?
- Siz karışmayın.
Ne vous mêlez pas de ça!
Takkelerinizi takmanıza izin veriyorum, siz de adamlarımın miğferlerine karışmayın!
J'ai un Ausweis! J'autorise donc les déportés à porter des kippas! Quant à mes hommes, ils gardent leurs casques!
Siz buna karışmayın!
Restez en dehors de ça!
Siz ikiniz bu sefer işe karışmayıp geriden izleyin. Chidduck adını daha fazla küçük düşürmeyin.
Et vous, boutons de manchettes, restez et veillez sur M. Chidduck, s'il y avait un contingent.
Dışarıdan karışmayın siz de.
Vous ne vous en mêlez plus.
- Siz bu işe karışmayın.
- Que comptes-tu faire? - T'en mêle pas.
Siz karışmayın!
Vous n'avez pas besoin de ça.
- Siz bu işe karışmayın!
- Tirez-vous!
Siz yardakçılar bu işe karışmayın!
Vous les larbins, restez en dehors de ça!
Siz buna karışmayın.
C'est vrai.
- Siz bu işe karışmayın!
Sherry, fais-moi confiance...
Siz karışmayın.
Vous n'êtes pas concernés.
- Siz karışmayın.
Ne vous en mêlez pas.
- Siz buna karışmayın!
T'occupe pas de ça!
Karışmayın siz. Yürü hadi!
Mêle-toi de tes affaires.
Ben sizin nasıl giyindiğinize karışmıyorum, siz de bana karışmayın.
Vous portez ce que vous voulez et moi aussi.
Siz bu işe karışmayın!
Ça vous regarde pas.
- Siz bu işe karışmayın!
- Ça vous regarde pas!