Söylüyor traducir francés
31,284 traducción paralela
Tümörü tamamen aldıklarını ve durumunun stabil olduğunu söylüyor.
Qu'ils ont enlevé la tumeur en bloc. Qu'il est stable.
Ve tüm araştırmalar, gençliğinden bir şeyi gördüğünde tekrar genç hissettiklerini söylüyor.
Les études montrent qu'être exposé à un objet de sa jeunesse peut vous aider à vous sentir jeune à nouveau.
Beyler, Doppler radarı özde bir tipiye girmek üzere olduğunuzu söylüyor.
Les gars, le radar Doppler indique que vous marchez en dehors de la zone principale de blizzard.
İnsanların seni yalnızca düşman olarak göreceğini söylüyor.
Il dit que les hommes verraient en vous des ennemis.
" Ahbap, Dylan dün gece seni park yerimden ayrılırken gördüğünü söylüyor.
" Mec, Dylan t'a vu quitter mon parking hier soir.
Kusura bakmayın ama, Bay Dannon, bu arama kararı izninize ihtiyacımız olmadığını söylüyor.
Sauf votre respect, grâce à ce mandat nous n'en avons pas besoin.
Dougie Amsterdam Vaiz'in sana beklemediğin bir anda yumruk attığını ve tuhaf bir ses çıkarttırdığını söylüyor.
Douggie Amsterdam, il raconte partout que le pasteur t'a tabassé et que t'as fait un bruit bizarre.
Tanrı bana bir şey yapmamı söylüyor ben başka bir şey diyorum.
Dieu me dit de faire une chose et moi, j'en dis une autre.
Herkes mantıklı olması gerekmediğini söylüyor sanki olay buymuş gibi dostum.
Tout le monde dit que c'est le but, si ça a aucun sens.
O kafayı yediğini söylüyor, ben kafayı yarım yediğini söylüyorum.
Elle dit que vous avez pété un câble, et moi, qu'à moitié.
Doğru söylüyor.
Il dit la vérité.
Fakat çalışmalar, insanların fazla gülümseyen erkeklere iyi tepki vermediğini söylüyor.
Cependant, des études montrent que les gens réagissent mal aux hommes qui sourient trop.
Pekala, Dr. Meyer en hassas dönemin ergenlik yılları olduğunu söylüyor. Babam, istediğimi yapıp okuldan ayrılmama izin verse bu durumda kalmazdım.
Je ne serais pas dans cette situation si mon père me laissait quitter l'école, comme je le veux.
Bazıları Supergirl'ün şehre saldırdığında, zihin çarpıtıcı bir ilacın etkisi altında olduğunu söylüyor.
Certains disent qu'une substance avait altéré son jugement quand elle a attaqué la ville.
Elizabeth yurda geri "Dönebilmeme" izin verebileceğini "Düşündüğünü" söylüyor.
"Considérant", ce qu'a dit Elizabeth. Je "pourrais être" autorisé à rentrer à la maison?
Her şey O'nun olduğunu söylüyor.
Tout indique que oui.
- Oğlanı indirin. - Martha yalan söylüyor.
- Faîtes descendre le garçon!
Bazı adamlar buranın lanetli olduğunu söylüyor.
Certains gars parlaient... ils disent que c'est endroit est maudit.
" İngiliz kanunları, boşanan bir adamın tekrar evlenmekte özgür olduğunu söylüyor.
" Les lois d'Angleterre disent que tout homme divorcé a parfaitement le droit de se remarier.
Dr. Foley adamımızın zamanının çoğunu burada geçirdiğini söylüyor.
Dr. Foley dit que notre gars passe tout son temps ici.
Max, Tinder'deki bu kadın Bence yalan söylüyor yaşıyla ilgili
Max, je crois que cette femme sur Tinder ment sur son âge.
Neden olduğunu hatırlamadığını söylüyor.
Il prétend ne pas s'en souvenir.
Diğerleri de turuncu arkadaşın itici ve soğuk olduğunu söylüyor.
Tandis que d'autres disent que le "gars orange" est "indifférent et froid."
Onsuz yaşamak bile istemiyorsun... Ve o seni istemediğini söylüyor.
Tu peux pas vivre sans elle... et elle te dit qu'elle veut pas de toi.
Doyle bir köpek tarafından saldırıldığını söyledi yani ya bir Wesen görmüş ya da yalan söylüyor.
Doyle a dit qu'il avait été attaqué par un chien, donc soit il a vu un wesen, soit il ment.
Şimdi ise Annemiz buraya senin için getirildiğimi söylüyor.
Maintenant, Mère dit que j'ai été amenée à elle à cause de toi...
Cole, Zaman'ı kurtarmamız gerektiğini söylüyor, ki bu...
Cole croit que ce temps a besoin de nous pour le sauver, cela ressemble...
Görüştüğüm adam arkadaşlarının Doğu Berlin'de MOSSAD'ın yürüttüğü bir gözetleme operasyonuna karıştıklarını söylüyor.
D'après mon contact, vos amis ont déboulé en pleine opération.
Susan Sarandon pizza söylüyor.
Susan Sarandon commande une pizza.
Bunu iki ay önce resmen ölü olan biri söylüyor.
Dixit un homme qui, il y a deux mois, était quasi mort.
Yalan söylüyor, bu benim uğurlu cüzdanım.
Elle ment. C'est mon sac.
Kredi kartı ekstresi aksini söylüyor.
Parce que son rapport de crédit nous dit le contraire.
- Doğru söylüyor Chin.
Il a raison, Chin.
Takaki yalan söylüyor.
Takaki ment.
Saatler süreceğini söylüyor.
Il dit qu'elle prendra des heures.
Mario ilerleme kaydettiğimizi söylüyor.
Mario dit qu'on fait des progrès.
- Gerçegi söylüyor, burada degil.
Elle dit la vérité, il est pas là!
Imam camiye düzenli olarak geldigini söylüyor.
L'Imam dit que vous êtes un fidèle de la mosqué.
Komşusu yılda bir kaç kez mantar partisi düzenlediğini söylüyor.
Le voisin dit qu'il faisait des soirées champignons plusieurs fois par an.
Duane yalan söylüyor.
Duane ment.
Ayrıca okul el kitabı farklı düşünce yapısındaki insanları desteklediğini söylüyor.
Le manuel dit aussi que l'école promeut "la tolérance des divers points de vue."
Evet ama bunu ben söylemiyorum. Anayasa Mahkemesi söylüyor.
Oui, mais ce n'est pas moi qui le dis, c'est la Cour Suprême.
Bayan Lockhart Illinois Park'ın state actor olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyor.
Mme Lockart affirme que l'Illinois Park est un acteur étatique.
Ruth bana başta burnunu pudraladığını söylüyor şimdi de sen Elvis'in binadan çıktığını söylüyorsun.
D'abord, Ruth me dit qu'elle se refait un maquillage, ensuite vous me dites qu'Elvis est sortie du bâtiment.
İnan ya da inanma ama bunlar, eskiden bir FBI ajanıydı. En azından rozeti öyle söylüyor.
Croyez-le ou non, voici les restes d'un agent du FBI.
Terapistim eski hâlime dönmek için yaptığımı söylüyor ama dürüst olmak gerekirse ben bunu yaptığımı hatırlamıyorum bile.
Mon psy dit que j'ai repris alors possession de mon ancien moi, mais... en toute honnêteté, je ne me souviens même pas l'avoir fait.
Burada ve Underhill'i kendisinin öldürdüğünü söylüyor. Ve itirafta bulunmak istiyor.
Il est ici et prétend avoir tué Underhill, il veut tout avouer.
Genleri tam tersini söylüyor ama. - Peki ya kulakları?
Son matériel génétique dit le contraire.
Yalan söylüyor.
Elle ment.
Doğru söylüyor.
- Elle a raison.
Yalan söylüyor.
Il ment.