English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ T ] / Tamamıyle

Tamamıyle traducir francés

195 traducción paralela
Evet işte buradayım İşe tamamıyle hazırım.
Et voilà. Fin prêt pour le travail.
Şimdi, bir adam herşeyi tamamıyle kendi içinde yaşarsa... Eğer iş ve oyun arasındaki normal dengesi bozulursa... Akıl başkaldırabilir.
Si un homme a uniquement une vie intérieure, s'il bouleverse l'équilibre normal entre le jeu et le divertissement, l'esprit risque de se rebeller.
Kavgadan sonra direkt olarak buraya geri döndüm... ve tamamıyle ne yaptığımı biliyorum.
Après cette dispute, je suis rentré directement ici et je sais exactement ce que j'ai fait.
Çocuklarımıza karşı gerçekçi ve tamamıyle dürüst olmak için... itiraf etmeliyim ki, başka bir planım yok.
Pour être honnête, je dois admettre que je n'ai rien prévu.
Tom, Rutledge'ı savunacağın için sana hayranım ama,... çok iyi bilmelisinki, O tamamıyle suçlu.
Tom, je vous admire de défendre Rutledge, mais pour moi, sa culpabilité ne fait aucun doute.
Tamamıyle yeni bir gelişme. Tıpkı arı ve karınca kolonileri gibi.
Comme une colonie de fourmis ou d'abeilles.
Ve hepsi kendini adamış kişilermiş, tamamıyle adamış.
Ce sont des gens convaincus.
Bu tamamıyle Edo Finans Müdürü'nün bilgisiyle yapıldı.
Le Magistrat d'Edo est tout aussi coupable que moi.
- Tamamıyle.
- Limpide.
Tamamıyle unutmuşum.
J'avais oublié.
Çeşitli eşcinsel gruplardan telefonlar gelmeye başladı. Bir kısmı Sonny'yi ve eylemini destekliyor, diğerleriyse... gelişmeleri kınıyor ve evliliği maskaralık olarak nitelendiriyor. Ve tırnak içinde "Tamamıyle Gösteriş" olduğunu söylüyorlar.
Des appels nous parviennent de divers groupes homos... certains en faveur de Sonny, d'autres condamnant... les événements actuels, et traitant ce mariage... de farce et de'cas typique d'exhibitionnisme'.
Tamamıyle kısa.
Me faire couper les cheveux? Assez court.
Tamamıyle, 10 poundluk o elmasları düşünmekten dolayı.
C'est la pensée de ces énormes diamants.
Sen tamamıyle deli misin?
Vous êtes totalement cinglée?
Anne, yaptığım şey tamamıyle güvenli.
Maman, je suis en sécurité.
Olay tamamıyle Tanrı'nın kontrolünde.
L'issue est entre les mains de Dieu.
Aslında, bu beni tamamıyle aşıyor.
C'est à moi de voir.
Onu tuttuğunda... hissetmelisin. Tamamıyle senin o.
Quand tu la tiens, tu te sens bien... comblé.
Tamamıyle el yapımı ve motiflerine hayran kaldım.
Faite à la main. J'adore la frise.
Belki sonunda, tamamıyle bana uyum sağlayacaksın.
Peut-être que c'est vous qui serez contraints de vous adapter à moi.
Tamamıyle farklı bir renk.
Ce n " est pas la même couleur.
- Tamamıyle.
- Parfaitement.
Bu günlerde tamamıyle kalp nakli yapılabiliyor.
Aujourd'hui on enlève ou on rajoute des seins
- Yahudiyim. İki gün önce tamamıyle bu dine geçtim.
Je viens d'achever ma conversion.
- Tamamıyle.
- Exactement.
- Tamamıyle seninim.
- Je suis à toi.
Bertha Tezem bile söyleyebilir tamamıyle kör olmasına rağmen.
Ma tante Bertha le saurait, et pourtant elle est aveugle.
Ön koltuğa oturdunuz, elleriniz bağlı değildi ve, tamamıyle kendinizdeydiniz.
Elle était assise devant, libre, consciente.
Tamamıyle bilgisayar ve turizm ile alakalı.
C'est sur l'informatique et le tourisme.
- Tamamıyle rahatım.
- Mais qu'est-ce qu'elle fait? - Danse avec moi!
- Tamamıyle. - Bu, normal!
Hébé, c'est normal!
Ve eğer Yüce Güçler tamamıyle salak değillerse onlar da bunu biliyorlar.
Et si les Puissances ne sont pas trop connes, elles le savent aussi.
- Hayır, Glynnis tamamıyle haklı.
Glynnis a raison. Dieu merci.
Birşeye ait olmak, gerçekten birşeyin parçası olmak için tamamıyle teslim olman gerek.
Pour appartenir, faire réellement parti de quelque chose, tu dois t'y abandonner... complètement.
Jessica'nın Sally'yle kalmasını istiyorsan tamam.
Tu veux que Jessica reste avec Sally, d'accord.
Bayan Fawlty'yle konuştum. "Tamam" dedi.
Fawlty est d'accord.
Eğer dün gece arabaya girmeseydim Jerry'yle konuşma şansını bulamayacaktın bunu unutma, tamam mı?
Si j'étais pas entrée dans sa caisse, t'aurais jamais pu parler à Jerry! Quoi?
Baba, ben de Mookie'yle gidiyorum, tamam mı?
Papa, je vais avec Mookie, d " accord?
- Tamam, James Mackey'yle yattım! - Çok saçmaydı!
D'accord, j'ai couché avec Macky.
Tamam, Ayçiçeği'yle bağlantı kurun ve beni İsviçre'ye ulaştırın.
- Contactez Sunflower. Envoyez-moi en Suisse.
Conchi, sen Luci'yle kal tamam mı?
- Conchi, va avec Luci. - Allons.
Bankacı Charlie'yle senin evde buluşmalıyım, tamam mı? Derhal Temiz Yüz'le buluşmalıyım.
- Je veux voir le blanchisseur de suite chez Marie.
Tamam. Vali ve Emniyet Müdürü'yle toplantım vardı. Dinleyin.
Ecoutez-moi!
Eğer Chelsea'yle konuşmak istiyorsanız, o artık burada oturmuyor, tamam mı!
Si vous voulez parler à Chelsea, demandez-vous pourquoi!
Tamam, şimdi bir Yahudi'yle bir Çinli bara giderler.
Un juif et un Chinois sont dans un bar... Une petite seconde!
Bu "zeki" yle neyi kastettiğine... Tamam, hayır.
ça dépend de ce que tu entends par... non.
Tamam. Ama Vicki'yle ben çok yakın arkadaş değiliz.
Oui, mais c'est pas comme si on était les meilleures amies du monde.
Tamam mı? Sen Melanie'yle, sen de Ling'le.
Avec Melanie et avec Ling.
Tamam, bir dahaki sefere Charlie'yle ben ailelerimizle kahvaltıya gittiğimizde, içkinin yasak olduğunu hatırlatın.
Quand on reprendra le petit-déj'avec nos parents, rappelle-moi que l'alcool est interdit.
Tamam. Sydney'yle konuşmamız gerektiğini de söyle.
- A mon retour, je parlerai à Sydney.
Bize izin verir misin Brian? Larry'yle konuşmak istiyorum. Tamam?
Brian, tu permets que je parle à Larry une minute?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]