English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ U ] / Uzaklara

Uzaklara traducir francés

2,092 traducción paralela
O hafta sonunu hatırlıyor musun? Uzaklara gidip, benim kölem olduğun bir oyun uydurmuştuk.
Tu te rappelles ce week-end où on avait décidé que tu serais mon esclave?
Buradan beni uzaklara götür.
Emmène-moi loin d'ici.
Sihirli kadın, Üvey oğlun çok uzaklara gidecek ve başarılı olacak.
Vous sorcière, votre beau-fils va monter à la lune et aller très loin.
Küçük kuşlar havalanın Uzaklara kanatlanın.
Au revoir, petits oiseaux. Volez loin, loin d'ici.
Kaçalım uzaklara gizlice Yapacak bir şey olmasın, oynayalım sadece
Partons loin Où il n'y a rien à faire que jouer
Bir arabaya atlar buradan uzaklara gideriz.
Je te mettrai dans une voiture et je t'emmènerai.
Öfke ve nefret uzaklara gitsin.
Votre colère et votre mépris disparaissent.
Uzaklara gittim Şimdi ayaklarımın üstündeyim
Went the distance Now l'm back on my feet
Ve bir gün o uzaklara gitti. Ve ben öleceğim sandım. Ama ölmedim.
Et un beau jour, il est parti, et j'ai cru mourir, mais je ne suis pas morte.
Buradan uzaklara, çok uzaklara git.
Tu vas t'en aller... Três, très, très loin.
Birçok insan uzaklara taşındı.
La population a chuté.
Demiştin ki, Bana buraya geldiğimde çok uzaklara gittiğini söylemiştin.
Vous avez dit... que si ça devenait trop dur, je pouvais venir ici.
Suriye veya Ürdüne gidelim, buradan uzaklara.
{ / a6 } Fuyons en Jordanie ou en Syrie.
Ortalıktan yok olmuştum... Uzaklara.
Je disparaissais..... loin...
Uzaklara daldım biraz.
Je réfléchissais.
Uzaklara git.
Va-t'en loin.
Uzaklara gittiğimi söyler misiniz?
Vous lui direz que je pars?
Gidebiliriz, hem de uzaklara. Beraber vakit geçiririz.
On peut, on peut s'en aller, passer du temps ensemble.
... uzaklara gitmemişti...
N'allait pas disparaître...
Evinden çok uzaklara, büyük bir şehre gelmişsin. Birkaç kadeh bir şey içiyorsun. Derken fıstığın teki yanına yaklaşıyor, için kıpır kıpır oluyor.
Vous êtes loin de la maison, dans la grande ville, vous buvez un peu trop, une belle nana se pointe, ça vous fait monter le sang à la tête.
Neden uzaklara gidiyoruz?
Pourquoi on va si loin?
Uzaklara gözünü dikip bakmaktan başka birşey yapıyor sayılmaz.
Il n'a pas vraiment fait grand chose à part fixer le vide.
Ben daha fazla soru olabilir Senin için çok çok uzaklara gitmek istemiyorum.
J'aurai sûrement d'autres questions pour vous, alors ne partez pas trop loin.
Bebekliğinde, hep uzaklara bakardı.
Déjà bébé, il avait un regard absent...
Onu uzaklara götürmek kolaydı.
C'était facile de la faire sortir de là.
'Eğer yeterince uzaklara gidersen, kendini evinin yolunda bulursun.'
"Si tu voyages assez loin, tu seras sur le chemin du retour."
- Kalbindeki soğukluk büyüyor. Kuzey rüzgarı esip, onu daha uzaklara taşıyor.
Mais votre coeur se refroidit, le vent du nord souffle et emporte, la distante...
Buradan uzaklara.
Loin d'ici.
Seni uzaklara götürecek. Ve heyecan verici yeni bir kariyer teklifinde bulunacak.
Il viendra te chercher, et là où tu iras, on te proposera une nouvelle et superbe perspective de carrière.
Adını bile bilmiyordum, ama hatırlıyorum gözgöze geldik, ve sen uzaklara gitmiştin.
Je ne savais pas qui tu étais, mais je me souviens que nos regards se sont croisés, et tu étais éblouie.
Bu sözlü sataşma, ne zaman kafanda birşeyler olsa, Janice, uzaklara dalıyorsun.
Quelle diarrhée verbale quand tu as quelque chose derrière la tête, Janice, tu te trahis toujours.
# Beni çok uzaklara gönderme.. # #... beni unutacağın yerlere #
Ne m'envoie pas aussi loin Là où tu ne te rappelleras plus de moi
- Sevgilinle beraber uzaklara yelken açmalıydın. - Komik.
Allez naviguer avec votre petit ami.
Adli tıp okuluna girdim gireli herkesin benden çok uzaklara kaçtığını fark ettim.
Depuis que je touche à la pathologie, Ies gens s'éloignent très loin de moi.
Eğer izin verirseniz, sinir bozucu insanlardan çok uzaklara gitmek istiyorum. Özellikle, kahve lekeli dişi olan, dırdırcı, çocuksuz sarışınlardan.
Bon, maintenant si vous voulez bien m'excuser, je dois fuir très très loin des lourds, surtout les blondes pleurnichardes sans gosse qui ont les dents tachées de café.
- Uzaklara bu akşam gidelim.
Enfin, je pense.
Uzaklara gitmemden önce beni tanımıyordun.
Tu ne m'as pas connue avant mon départ.
Birlikte buradan çok uzaklara uçacağız.
Et on va s'envolez trés loin d'içi.
Buralardan gitmem gerek, uzaklara, sonsuza dek.
J'ai besoin de partir. Très loin, pour toujours.
Yolda yürürken onu bir hortumun kapıp çok çok uzaklara götürdüğünü ve asla geri gelmeyeceğini.
Qu'elle a été emportée par une tornade très, très loin, et qu'on ne la reverra plus jamais.
Buradan uzaklara git.
Pars loin d'ici.
Kızı ya da oğlu uzaklara taşınmış ve kötü bir hayat sürdürmeyi seçmiş sevgi dolu bir baba düşünün.
Imaginez un père aimant dont le fils ou la fille quitte la maison et choisit une vie dissolue.
Söylemeyecektim ama uzaklara gidiyorum ve birbirimizi bir daha görmeyeceğiz.
Je ne devrais pas le dire... Je pars loin et nous ne nous reverrons jamais.
Gözleri uzaklara dalıyor
Elle a souvent un regard lointain
Şimdi beni uzaklara mı göndermek istiyorsun?
D'accord, et maintenant tu veux que je m'en aille?
nasıl ailemi bırakıp gelebilirim uzaklara
Comment puis-je laisser mes parents, et partir avec toi?
nasıl ailemi bırakıp gelebilirim uzaklara beni düşündürüyor uzakta kalan ilişkiler endişeliyim sana ömrümü sunuyorum düşünme artık endişelenme gözlerimden okuyabilirsin gerçeği bir kez bak gözlerime
Cette relation me fait peur. Je prendrai si bien soin de toi, que jamais tes parents te manqueront. Ce que je ne peux pas exprimer dans mon regard.
Hep uçmayı, uzaklara yol almayı istemişimdir.
De m'envoler et de me rendre très loin d'ici.
Sisler...'... uzaklara süzülüyor.'
"s'éloignèrent."
O yüzden uzaklara attım.
Au lieu de cela, tu as tout mis en l'air.
Jørgen'dan uzaklara.
Loin de Jorgen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]