Vazgeçmem traducir francés
270 traducción paralela
Makamımın getirdiği ayrıcalıklardan vazgeçmem için bir neden göremediğimden ... davamın Lordlar Kamarası'nda görüşülmesi hakkımı kullandım.
Ne désirant pas renoncer aux privilèges de mon rang j'obtins d'être jugé à la Chambre des Lords.
- Asla vazgeçmem.
- Pas moi.
Kaldı ki ben bu sevdadan vazgeçmem.
Mais je ne renoncerai pas.
- Pipodan vazgeçmem. - Alışkanlığını değiştirmişsin.
Non merci, je préfère la pipe.
- Hiç vazgeçmem.
- Je ne renonce jamais.
Vazgeçmem için dürtüp duruyor. Kazanacağından emin olmadığı için.
- Il est pas sûr que tu gagnes!
Ben asla Baal ve Astarte'den vazgeçmem.
Je ne pourrais jamais renoncer à Baal et à Astarté.
Senden asla vazgeçemem. Asla vazgeçmem.
Je ne pourrai jamais t'abandonner.
Vazgeçmem için... tek bir kelime yeterlidir.
Il n'en faudrait pas plus pour me retenir. Ne dis rien.
Ben payımdan vazgeçmem.
Moi, je garde ma part.
Binbaşı, Amerikan vatandaşlığından vazgeçmem gerekse bile bu kızla yine de evleneceğim.
J'épouserai ma fiancée, quitte à renoncer à la citoyenneté américaine.
Neler olup bittiğini öğrenmeden senden vazgeçmem.
Je ne peux pas renoncer à vous sans savoir ce qui se passe.
Sahip olmak için neden vazgeçmem gerekir? "
Qu'est-ce que ça va me coûter? "
Bir insandan bu kadar kolay vazgeçmem.
Je ne cède pas si facilement.
O sıralar vazgeçmem gerektiğinin şimdi farkına vardım.
Mais je sais maintenant que j'aurais dû m'abstenir... en fait.
- Ondan asla vazgeçmem.
- Je n'y renoncerai jamais.
Vazgeçmem.
Je ne renoncerai pas.
Yalnız çocuklarımdan vazgeçmem ben. Asla.
Mais mes fils, je les garde!
Eğer sizi işe almam için diğer pilotlardan birinden vazgeçmem gerekseydi, yine de işi kabul eder miydiniz?
Si j'avais dû renvoyer quelqu'un pour vous engager, auriez-vous accepté mon offre?
Asla vazgeçmem.
Je ne reviendrai pas sur ma décision.
Her yere ulaşabilirim ve intikamdan vazgeçmem.
Mon bras est long et vengeur.
Her yere ulaşabilirim ve intikamdan vazgeçmem.
Mon bras est long et vengeur, n'oublie pas.
Ve şimdi istediğim tek şeyi bana sunuyorsun. Vazgeçmem şartıyla tek hazinemden.
Et maintenant... tu m'offres la seule chose que je désire... si je renonce... à la seule chose que je chéris.
- Bu kadar yaklaşmışken vazgeçmem.
- Je ne renoncerai pas si près du but.
Kızdığın da oldu senin, çok sinirlendiğin de ama vazgeçmem senden
De petits et de gros orages Mais je n'ai pas abandonné
- Vazgeçmem!
- Je partirai pas.
Eğer, sizi gördüysem o zaman perdeyi çekmiş olurdum ve eğer bunu yaparsam tüm hayatımdan vazgeçmem gerekir... - "mahremiyete sahip olmak için."
Dans ce cas, j'aurais tiré le store et j'aurais éteint les lumières pour être tranquille.
Kırlardan asla vazgeçmem.
C'est ça, la campagne.
Fabrikam, o benim ve asla ondan vazgeçmem.
Voilà mon usine. Je la tiens et je ne la lâcherai pas.
Asla vazgeçmem.
Je n'abandonnerai pas.
İnsanlara inanmaktan vazgeçmem gerekiyordu ama sana hala inanıyorum.
Même si ici j'ai dû désapprendre à croire, toi, je te crois.
Bu, planlarımdan vazgeçmem demekti.
J'aurais dû abandonner mes projets.
Bu işten vazgeçmem için kontağın atmasından ya da çılgınca hikayelerden daha fazlasına ihtiyaç var.
Il faudra plus qu'un faux contact electrique ou autre chose pour me faire abandonner.
Sen Disneyland'da yaşayabilesin diye her şeyden vazgeçmem mi gerekiyordu?
J'aurais dû tout plaquer, pour ta vie à Disneyland?
- Asla vazgeçmem.
- Je n'abandonnerai jamais.
Kurtarılmaya değer biri olduğu zaman vazgeçmem.
Pas quand quelqu'un vaut le coup d'être sauvé.
Ben pozitif düşünceye inanırım. Hiç vazgeçmem.
Je n'abandonne jamais!
Bundan vazgeçmem için onu cesedimin soğuk ellerinden söküp almaları gerekir.
Comme si je la chasserais! Il faudra d'abord me passer sur le corps.
.. Ama hastalığım beni, bu zevkten vazgeçmem için zorladı.
Mais ma maladie m'a forcé à renoncer à ce plaisir.
Elaine bana vazgeçmem için şans verdi ve ben geri çevirdim. Bu bir aptal.
Elaine vient de m'offrir l'occasion de me retirer et j'ai refusé.
Galiba nihayetinde Beverly'nin oyunundan vazgeçmem gerekiyor.
Je vais devoir abandonner la pièce de Beverly.
Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum. Ama son nefesimi vermeden senden vazgeçmem.
Je ne sais pas pendant combien de temps je vivrai.
Vazgeçmem gereken bir çalışan.
Un employé dont j'ai dû me séparer.
Ben fazla mesaimden vazgeçmem.
Pas question de laisser tomber mes heures sup'.
Asla vazgeçmem.
- Pas que je sache.
Kesinlikle buna bir son vermeliydim. Bunlardan vazgeçmem gerekiyordu.
Il me fallait devenir adulte, je décidai que c'était la dernière fois.
Tırmanıştan vazgeçmem gerekip gerekmediğini sorarak, manastırı bilgilendirdim.
J'ai envoyé une lettre au monastère demandant si je devais abandonner.
Yani eğer kalmaya karar verirsem bazı şeylerden vazgeçmem gerekecek.
pourquoi veux-tu le savoir?
Ailemden vazgeçmem.
Je n'ai pas renoncé à ma famille.
Asla vazgeçmem.
Jamais.
Özgürlüğümü geri alabilmek için tam olarak neyden vazgeçmem gerekiyor? Hiçbir şey.
A rien.