English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yaptınız

Yaptınız traducir francés

23,323 traducción paralela
Krallar gibi yiyeceğiz. Siz çocuklar daha önce Gökdelen baskını yaptınız mı?
- Vous avez déjà pillé un gratte-ciel auparavant?
Bunu siz yaptınız, siz düzeltmelisiniz.
Vous avez fait ça, arrangez-le.
Kaçış kapısına tuğla mı ördünüz? Neden böyle birşey yaptınız?
Vous avez emmuré la porte de sortie?
Medellin'deki yoksullar için çok şey yaptınız.
Avec tout ce que vous avez fait pour les pauvres.
Kaç kere yaptınız?
Ça fait combien de fois?
Böyle kalabalık yaptınız biraz.
Laissez-moi respirer.
Çiftliğime ne yaptınız zenciler?
Qu'avez-vous fait à ma ferme?
Cerrahi asistanınız Albert Becker ile seks yaptınız mı?
Et aviez-vous des rapports sexuels avec votre assistant, - Albert Becker?
- Neden yaptınız bunu şimdi?
À quoi pensais-tu?
Doğru olanı yaptınız.
Vous avez fait ce qu'il fallait.
Siz yaptınız.
C'est de votre faute.
Zamanınızı boşa harcayarak yanlış yaptınız.
Vous n'auriez pas dû jouer à ça.
Kaç defa yaptınız? Kaç sene boyunca?
Combien de fois l'avez-vous fait?
Aptalca bir şey mi yaptınız?
Vous avez fait un truc stupide?
Çok iyi bir seçim yaptınız...
C'est un excellent choix...
Gördüğüm kadarıyla kötü bir başlangıç yaptınız.
Je vois qu'on a démarré du mauvais pied.
Bak ne diyeceğim : benim için yaptığınız şu devasa iyiliği kendi gözlerimle görmek istiyorum.
Je veux voir moi-même à quoi ressemble cet énorme faveur que vous me faîtes. Vous savez quoi? Immédiatement.
Majesteleri Paris ve benim için yaptığınız her şeyi takdir ediyorum.
Votre Grâce, je tiens à vous féliciter pour ce que vous avez fait pour moi et pour Paris.
Ama babamızın ne yaptığını öğrenmek istiyoruz.
Mais nous voulons comprendre ce qu'a fait notre père.
Ona muayene yaptığınızı söyledim ama acil olduğunu söyledi.
Je lui ai dit que vous étiez occupé mais il dit que c'est une urgence.
Yani her ne yaptıysa gidip her kimi üzüyorsa ona sormalısınız.
Peu importe ce qu'il a fait, allez voir celle qu'il rend malheureuse en ce moment.
"Yardım edebilir miyim?" derken bana güvenliği aramadan önce kim olduğunuzu ve burada ne yaptığınızı söylemenizi istemiştim.
Quand j'ai dit : "Je peux vous aider?" Ça signifiait que vous deviez m'aider à comprendre qui vous êtes et pourquoi vous êtes là avant que je n'appelle la sécurité.
Duval, orada yaptığımızı görmedin mi?
Tu n'as pas vu ce qu'on a fait là?
Eğer ifade verirse hapisteyken bazı şeyleri yaptığımı söylerse benim Francis'i zehirleyebileceğimi gösterir. Aynı anlama gelirse ama gerçek ise o fareyi sen koydun sonra da beni suçladın ki korkmuş aptal kız senin kollarına koşsun.
Si elle témoigne que j'ai orchestré cela de derrière les barreaux, cela prouvera que j'ai été capable d'empoisonner Francis ce qui veut dire, vous avez planté ce rat, et ensuite vous m'accusez pour pouvoir effrayer cette idiote dans vos bras.
Annem yaptırdığınız mahallede yaşıyor.
Ma mère vit dans le quartier que vous avez construit.
O şarkıyı intihal yaptığı için ona bağırdınız, hatırlıyorum.
Vous l'avez critiqué d'avoir plagié une chanson.
- Yaptığımızın yasadışı olmadığını söylemiştin.
- Je croyais que c'était légal.
Çünkü birkaç kişi dün pazarlık yaptığınızı görmüş.
Parce que plusieurs personnes ont affirmé qu'ils vous ont vu marchander avec eux hier.
Yaptığımız her şeye karşı çıkmaya kararlı mısın?
Tu es bien décidé à résister à nos méthodes.
Torunlarımızın havalı şeyler yaptığımızı bilmelerini istiyoruz.
On veux que nos petits enfants sachent qu'on a fait des trucs stylés.
Yaptığınız acemice işler çiftliğinizi neredeyse yok edecek. Paranızı içkiye ve kumara harcıyorsunuz.
Vous avez bousillé votre ferme qui est pratiquement ruinée, gaspillant votre argent en boisson et paris.
Yasadışı bir kurduğunuz ortaya çıktı. Yaptığınız kitap dışı cerrahi kliniği...
Les suites de l'enquête ont révélé que vous aviez monté et que dirigiez une clinique clandestine dans laquelle vous pratiquiez des opérations...
İnanın bana, yaptığımız tam olarak bu.
Croyez-moi, c'est notre boulot.
Bunu kimin yaptığını bulacağız.
On va trouver celui qui a fait ça.
Dr. Wells. Orada Hartley'le alakalı yaptığınız gözlem oldukça iyiydi, Bay Allen.
C'était une telle observation que vous avez faîtes ici sur Hartley, M. Allen.
Bunlar bir yana, bu çocuk senin için her şeyi yaptı. Haksız mıyım?
Mais à part ça, il n'a jamais rien fait pour toi.
- Ne yaptığını tanığımızı Haiti'ye geri gönderdiklerinde anlatırsın.
- Quelle est votre stratégie après que l'immigration ait renvoyé notre témoin à Haïti.
Frank'le insanlara ne yaptığınızı biliyorum.
Je sais ce que vous et Frank faites aux gens.
Ama yaptığınız tüm yasadışı şeyler açığa çıkınca ne olacak?
Que se passe-t-il quand tout autre acte illégal commis se présente?
Dayak yiyen, güvende olalım diye çabalayan benim ama tek yaptığınız Wes için mızmızlanmak!
Je suis la seule qui se bat pour notre sécurité. Vous ne faites que pleurer Wes.
Tek yaptığın şey beni rahatsız etmek.
Tu ne fais que me casser.
Pollyhop'un da desteklediği bir de değil tam iki Vanity Fair kapağına çıkıyoruz. Yine de tek yaptığınız bahaneler bulmak.
On a deux couvertures de Vanity Fair, et tout ce que vous trouvez, ce sont des excuses.
Biri sana ekibinin veya senin Brandenburg'da yaptıklarınız ile ilgili bir soru sordu mu?
Vous a-t-on parlé de Brandebourg ou de votre rôle là-bas?
General bu ülkeye yaptığınız katkılar fazlasıyla değerli ve vatanseverliğiniz şüphe götürmez.
- Général. Votre service pour ce pays est très estimé, et votre patriotisme ne fait aucun doute.
Çarşamba akşamları yaptığınız erkek gecesinden sonra mı?
À tes réunions de célibataires du mercredi soir?
- Ona ne yaptın? - Yapmamız gerekeni!
Qu'est-ce que tu lui as fait?
Ya da ona da bana yaptığınızı yapın.
Ou lui faire ce que vous m'avez fait.
Yaptığınız aldatmaca sonsuza kadar dayanmayacak.
Votre subterfuge... ça ne va pas durer.
Yaptığınız olağanüstü işler için ben teşekkür ederim.
Merci à vous pour votre travail extraordinaire.
Çünkü basın toplantısını ona siz yaptırttınız.
- Vous l'avez forcé à s'exprimer.
Ne arkadaşlarınıza, ne ailenize ne de dışarıdaki burada ne yaptığımızı merak eden 50 muhabire anlatacaksınız.
À votre famille, aux amis, aux 50 journalistes qui veulent savoir ce qu'on fait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]