Yapılmış traducir francés
7,394 traducción paralela
Bu maket bir sebepten ötürü yapılmış olmalı.
Il doit y a voir une raison à cette maquette.
İkisi, büyük partilere yapılmış.
Deux faisaient des livraisons à grande échelles.
- Otopsisi yapılmış gibi değil mi?
Il a déjà été autopsié, non?
Adamın kıyafetleri parçalanmış olabilir ama bu delikler terzi işi. Tzitzit takmak için yapılmış.
Ses vêtements sont en lambeaux, mais ces trous sont voulus, prévus pour faire passer le tsitsit.
Nesi var toksik bir çöplüğün üzerine falan mı yapılmış?
C'est construit sur un dépotoir à déchets toxiques?
Lance'in kendisini aradığını söylediği arama sinemanın 6 blok ötesinden yapılmış.
l'appel qu'elle a dit qui venait de Lance venait d'un téléphone public, situé à 6 quartiers du cinéma.
Aramalardan biri dün 26. caddedeki, üst mahkemedeki bir telefona yapılmış.
Un d'eux a appelé une ligne au tribunal supérieur sur la 26e et Cal hier.
Kötü bir adam tarafından zorlandım, ama bu monarşiye karşı yapılmış bir saldırıydı. - Bu yüzden kimsebilmemeli.
J'ai été attaquée par de vils hommes. personne ne doit le savoir.
Bunu iki hafta boyunca meşeden yapılmış kızartma kabinimde tütsüledim.
Je l'ai conservé dans ma cabane en chêne pendant 2 semaines.
- Ve gövdesi de klozet yapımında kullanılan maddeden yapılmış.
Et la carrosserie est faite de la même matière - que les lunettes de toilettes.
Ne için yapılmış bunlar?
À quoi servent-elles?
Dört yıl kadar önce yapılmış.
Construis il y a à peine 4 ans.
Neredeyse cerrahi hassasiyetle yapılmış.
D'une précision presque chirurgicale.
Kasıtlı yapılmış sanki, değil mi?
L'incision, là... Elle a l'air nette et précise, non?
Görünüşüne bakılırsa iyi yapılmış.
Bien fait, belle apparence.
Her şeyi sıradan göstermek için gizleme büyüsü yapılmış.
Un sort de dissimulation a été placée pour faire croire a une apparence normale.
Camdan yapılmış.
C'est du verre.
Sanki lokantada yapılmış gibi.
On dirait des sushis de restaurant.
Satürn bundan yapılmış yahu.
Saturne en est composée.
Chappie, o akü sabit. Sana kaynak yapılmış.
La batterie est collée, elle a fondu.
Çoktan yapılmış olması gereken bir araştırma yapıyorum.
- Un travail qui aurait déjà dû être fait.
Bu arada bu elbiseler çinli yarmagüller için yapılmış herhalde.
Ces robes sont faites pour des garçons manqués chinois.
- Her şey gizli kapaklı yapılmış demek.
Donc, tout est sous la table.
Ama Eyfel umursamamış. Bir anıt olmak için yapılmamış. Başka bir dünya bulmak için yapılmış.
Mais Eiffel a surtout voulu construire une porte vers un autre monde.
- Neyden yapılmış?
- De quoi est-elle faite?
En azından bana özel yapılmış leziz bir ekmek yerdim.
Elle m'aurait mijoté un super panini ou un truc du genre.
Ararot nişastasından ve karite yağından yapılmış.
Fait de poudre de riz et de beurre de karité.
Şu ana kadar yapılmış en ikna edici yapay zekadır.
C'est la plus convaincante Intelligence artificielle jamais créé.
Neyden yapılmış görmek için geldim.
Je veux voir ce qu'il vaut.
- Plastikten yapılmış olacağım.
- On va me refaire en plastique.
Sen ise mermerden yapılmışın.
Tu es en marbre.
Ancak şartlar ne olursa olsun İmparator konseyi üyesine yapılan saldırı kanunla İmparator ve yüce ulusumuza yapılmış bir saldırı sayılır.
Cependant, quelles que soient les circonstances, une attaque contre un membre du Conseil de l'Empereur est par la loi considéré comme une attaque contre l'Empereur lui-même et notre grande nation.
- Bunlar hangi tarihte yapılmış?
- Quand ont-ils été construits?
Bence sesinden yapılmış bir yatakta uyumak istiyorum.
Je veux dormir sur un lit fait de votre voix.
Kişiye özel yapılmış, kurma kolu sağda.
Configuré sur mesure, tournant à droite.
SatelliteShot'a ödeme yapılmış.
Payé à SatelliteShot.
Burası 50'lerde et paketleme fabrikası olarak yapılmış.
Le bâtiment a été construit dans les années 50.
Genelde bu tip şeyleri süreç sanatı veya mercek baskılarda görürsünüz ama fırçayla yapılmışı çok nadirdir.
On voit ça souvent en process art ou sur des impressions lenticulaires, mais c'est très rare au pinceau.
Bu ürünle ilgili muhteşem olan şey kauçuktan yapılmış fakat cildimiz için kullanılıyor olması.
Ce qui est extraordinaire dans ce produit, c'est qu'il est à base de caoutchouc, mais qu'il s'utilise sur la peau.
Lavabo, Birmanya yeşiminden yapılmış.
La vasque est en jade de Birmanie.
Pembe taştan yapılmış.
Il est en marbre rose.
Yatağın dört ayağı, timsah bacağından yapılmış.
Les pieds sont sculptés en forme de pattes de crocodile.
Buradaki odalar çimentodan yapılmış.
Les murs sont en ciment.
"Geleceğe Dönüş" le ilgili yapılmış hatırlanmaya değer her şeyle ilgili.
Il rassemble tous les souvenirs se rapportant au film.
( GD HAYRANLARI ) "Geleceğe Dönüş" 80'lerde yapılmış en iyi film.
Retour vers le futur est le meilleur film des années 1980. Richard Wyatt Stacy Parris Fans
Çoğu zaman dahice yapılmış filmler görüyoruz. Bilgisayar efektleri her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Ama pek çok insan gerçek efektlerin verdiği tadı seviyor.
Souvent, on voit des films vraiment bien réussis, les images de synthèse sont de plus en plus perfectionnées, mais beaucoup de gens aiment les techniques traditionnelles.
Belki yaklaşımı alışılmışın dışında olabilir çünkü başka bir seviye operasyon yapıyor.
Peut-être que son approche n'est pas très orthodoxe parce qu'il opère à un autre niveau.
Organize olmadan yapılmış bir şey.
Trop de passion et aucune organisation.
Başta iç anlamsal formdan, söz dizimsel ağaç yapısına eşleştirme yapıyor ve doğrusallaştırılmış kelimeler elde ediyor zannettim.
J'ai cru qu'elle associait une sémantique interne à une arborescence syntaxique pour aboutir à une linéarité, mais j'ai ensuite compris que le modèle était hybride.
Yapılandırılmış jel.
Structure gélatineuse.
Hurst, ne yapıyorsun? Hava hortumu takılmış.
- Qu'est-ce que tu fous?