Yemeği traducir francés
17,353 traducción paralela
Çocuklarını okuldan aldılar yemeği hazırladılar. Sonra telefon geldi.
Ils sont allés chercher leurs enfants à l'école, ils préparaient le dîner, et ils ont eu un appel.
Öğle yemeği için her gün buraya geliyorum.
C'est ici que je viens déjeuner tous les jours.
Büyükanne'nin Yeri'nde akşam yemeği yemeliyiz.
Un repas chez Granny's. C'est ce qu'on devrait faire.
Büyükanne'nin Yeri'nde akşam yemeği harika bir fikir.
Un dîner chez Granny. C'est une excellente idée.
Sonra öğle yemeği için durduğumuzda iki polis aracı geldi ve bisikletlerimize çarptı.
Et plus tard quand on s'est arrêté, il a roulé sur nos vélos exprès.
- Öğlen yemeği verildi.
Le déjeuner est servi.
Merkezin kayıtlarına göre mekan o gün psikoloji bölüm buluşması bir drama kulübü toplantısı, güreş takımı öğle yemeği ve Pi Upsilon Kardeşliği kurulu için kullanılmış.
Selon le registre du centre, l'endroit était réservé ce jour là pour une réunion du district de psycho, une assemblée du club théâtre, le déjeuner de l'équipe de lutte, et un rassemblement de la sororité Pi Upsilon.
Drake'deki yemeği daha yakın zamanda yapmamız lazım. Neden?
Ce déjeuner au Drake... on devrait le faire plus tôt.
Yemeği kaçırmamışız.
On n'a pas raté le dîner!
Patlayacak bir televizyon karşısı yemeği gibi.
Comme un plateau-repas qui va exploser.
Şu sıralar kabak yemeği seviyor.
Il préfère la courge en ce moment.
Düzgün biçimde servis etmek için yıllarca eğitim alıyorlar. Çünkü tek bir hatada yemeği yiyen kişiyi öldürebilir.
Mais les gens s'entraine des années avant d'être prêt à servir ce plat parce qu'un faux pas, et il tuerait n'importe qui, qui le mange.
Laverne'in ailesi akşam yemeği için evinde toplanmışlar. Onu bekliyorlarmış.
La famille de Laverne était chez elle pour le diner, ils l'attendaient.
Yemeği bitirelim.
Finissons la cuisine.
Bir idam mahkûmu son yemeği olarak bunu istemişti.
Un condamné à mort a demandé pour son dernier repas.
Hint yemeği bu.
C'est de la bouffe indienne.
Yemeği bulmuşsun.
Tu as trouvé la nourriture.
Üzerine basılmış yemeği de yiyemeyeceğini söylemiştin.
Tu croyais aussi ne pas pouvoir manger de la bouffe qui avait été piétiné.
Jasper Skeehan öğle yemeği için çıkmış ve dönmemiş.
Jasper Skeehan a pris sa pause pour déjeuner, et n'est pas revenu.
Nancy öğle yemeği getiriyor, Paula parti düzenliyor ve kimse yemek pişirmeme güvenmiyor, ben de içki işini aldım.
Nancy apporte le déjeuner, Paula fais le coté, Et depuis que personne ne croit que je cuisine, je bois.
Larry King'le öğle yemeği. Bir polis arabasında gezinti.
Je pense à toutes ces choses sur lesquelles on aurait pu enchérir à la vente aux enchères plutôt qu'à ces bêtises.
Katie'ye öğle yemeği yiyip yemeyeceğini sormak için odaya çıktım.
Je suis rentré à l'hôtel Voir si Katie voulait dejeuner.
Yemeği dışarda yeriz belki.
Je pensais qu'on pouvait sortir, diner à emporter?
Kapıyı kapat. Ben akşam yemeği yaparım.
Fermez la porte, je nous prépare à manger.
Sonra Pumas futbol takımını karşılayacaksınız ve belediye başkanıyla akşam yemeği yiyeceksiniz.
Ensuite vous avez le la rencontre avec l'équipe des Pumas et enfin un dîner avec le maire.
- Akşam yemeği.
- Un dîner.
La Delphine'de 8'de akşam yemeği, sonra resimleri görmeye buraya uğrayacak.
Nous allons diner à La Dauphine à 8 heures, puis on revient ici pour voir les tableaux.
Biraz akşam yemeği hazırladım.
J'ai préparé un petit souper...
Akşam yemeği hazır.
Le dîner est prêt.
Sadece rahat ol ve ben de yemeği hazırlayayım.
Alors reste tranquille, je vais faire le dîner.
Akşam yemeği hazır.
Le repas est prêt.
Çin yemeği kokusu mu rahatsız etti?
Il y a un étage juste au-dessus! Est-ce que l'odeur de cuisine chinoise vous dérange?
İyi bir zaman mı doktor yoksa akşam yemeği yoğunluğu mu var?
Docteur Erin Gilbert. Est-ce que c'est le bon moment, docteur, ou est-ce que vous êtes sur le point d'aller manger?
Akşam yemeği iki saat içinde.
On sert dans deux heures.
Ciddiyim. Bir akşam yemeği istiyorum, yakın zamanda.
Je veux absolument vous inviter à la maison très bientôt.
Yemeği dışarıdan söyleyebilirsin.
Vous pouvez commander.
Öğle yemeği yiyelim.
Si on déjeunait ensemble?
Tayland yemeği sever misin? Dediğini duyamıyorum.
Je n'entends pas ce que tu dis.
Yıl dönümü yemeği.
Le dîner d'anniversaire.
Çin yemeği sever misin?
Aimez-vous la cuisine chinoise?
Bugünkü öğle yemeği için özür dilerim.
Désolé pour le déjeuner.
- Al sana İtalyan yemeği.
- Voilà un peu d'italien.
Hadi ama, sana öğle yemeği aldım.
Je t'ai acheté à manger.
Hepsi Meksika yemeği.
Tout est mexicain.
Akşam yemeği mahvoldu.
Le dîner est fichu.
Önce akşam yemeği.
Un diner d'abord.
Dinle, çok iyi olmadığımızı biliyorum... Seni o akşam yemeği için aramıştık.
Je sais qu'on n'a pas été très présents.
Son akşam yemeği.
Dernière Cène.
Öğle yemeği aşkına!
Déjeuner chaud!
Trolleri yemek olarak servis ettikleri akşam yemeği mi?
Le dîner où ils servent troll?
Tayland yemeği sever misin? Ne?
Quoi?