Zorundayiz traducir francés
81 traducción paralela
Bu pis iste birlikteysek, dolandiricilari saf disi birakmak zorundayiz.
Mais si on collabore, faut virer les tricheurs.
Ben de. Ama parti bitene dek katlanmak zorundayiz.
Je ne peux pas les voir non plus... mais nous devons les supporter jusqu'à la fin de la soirée.
Hayatlarimizi anlatmak zorundayiz.
Il faut tout leur dire.
Bir sekilde Cisco'nun anilarina ulasmak zorundayiz.
Nous... avons accès à la mémoire de Cisco.
- Iris'i bulmak zorundayiz.
Nous devons trouver Iris.
Baskan yilda 1400 tehdit alir. Hepsini kontrol etmek zorundayiz.
Le président reçoit environ 1400 menaces par an, on doit tout vérifier.
- Imkansiz. Hapse girmicem. - Zorundayiz!
- Non, je veux pas aller en taule.
Kapatmak zorundayiz.
On est obligés de fermer.
Fransa'dan gitmek zorundayiz.
Il faut qu'on se casse de la France aussi.
Partide her zaman ve her yerde gerçekleri söyemek zorundayiz.
Au parti on doit toujours dire la vérité.
Biliyorsun Chris, bu konuda birseyler yapmak zorundayiz.
Tu sais, Chris, on doit faire quelque chose pour ça.
Buna biraz kortizon uygulamak zorundayiz.
Bien, on va devoir utiliser un peu de cortisone pour ça.
Kalmak zorundayiz.
Nous ne devrions pas quitter notre route
Biz Mingsin emirlerine uymak zorundayiz.
Faisons ce que les MING ont ordonné.
Gecmek zorundayiz.
Par là
Yeesol uda kurtarmak zorundayiz.
Nous devons aussi libérer Yeesol
Prenses bizim basimiza bela oldu... ayrica, bütün bu insanlarida götürmek zorundayiz.
En fait, c'est la princesse qui nous attire tous ces problèmes Et en plus, on dirait qu'on va aussi devoir se traîner tous ces gens maintenant
Gitmek zorundayiz! Dünya'nin gelecege umutla bakabilmesi için Star Trek'e ihtiyaci var.
Le monde a besoin de Star Trek pour lui donner de l'espoir sur le futur.
Uzgunum, gitmek zorundayiz.
Désolé, on doit partir.
Kutuyu açmak zorundayiz.
Il faut l'ouvrir!
Kalan yakita uçak için ihtiyacimiz var bu yüzden gündüz çalismak zorundayiz.
Il faut garder ce qui reste du fuel pour l'avion. On va devoir travailler de jour.
Ideal bi beden yapmak zorundayiz, dunyanin bugune kadar gordugu en insani topluluk.
Nous devons construire l'idéal, la société la plus humaine que le monde ait connue.
hepimiz birseyler yapmak zorundayiz.
J'ai des choses à faire.
Simran, geçmişte kapılarını sonsuza kadar kapatmak zorundayiz.
Tu devras oublier à jamais ton passé, Simran.
Yani, onumuzdeki barikati yikip gecmek zorundayiz.
On doit traverser ce barrage routier.
Gitmek zorundayiz. Bekle, bekle.
- ll faut y aller maintenant.
Dostum, gitmek zorundayiz.
- Non. ll faut y aller.
Bize ne yaptiklarini ve bizi nasil düzelteceklerini bulmak zorundayiz.
Nous devons découvrir ce qu'ils ont fait et les faire réparer.
Geri dönmeliyiz kardesim. Geri dönmek zorundayiz.
On doit y retourner.
Hemen birakmiyoruz fakat, tedricen yapmak için bir zaman planlamasi olusturmak zorundayiz.
Nous n'arrêtons pas encore, mais pour agir progressivement, il nous faut établir ce qu'on appelle un planning.
BULMAK ZORUNDAYIZ.
On le trouvera là-bas.
Ama istemek zorundayiz.
Mais nous n'avons pas le choix.
İyi. Bundan sonra birbirimize dürüst olmak zorundayiz ama. Çünkü hayat sahtekarlik için çok kisa.
Mais on doit être honnêtes entre nous, car la vie est trop courte pour la malhonnêteté.
SORUMLULUĞU ÜSTLENMEK ZORUNDAYIZ.
ON DOIT ASSUMER NOS RESPONSABILITÉS
Adamlarimiz lojistik destek alamiyor,... o nedenle yenildiler diye açiklamak zorundayiz.
Ses hommes se rendent. Paulus aussi.
Mary, isine son vermek zorundayiz.
Mary, on va devoir nous séparer de vous.
- Pardon. Bölmek zorundayiz.
On va devoir s'interrompre.
Hepsinden kurtulmak zorundayiz.
Il faut éliminer tout ça, les gars.
Sürekli yeni birileri katiliyor. Onlari temizlemek zorundayiz.
On va devoir s'en occuper.
O nedenle yasamak istiyorsak, kaçmak zorundayiz. Tamam, herifi asagiya indirmeliyiz. Ayrica gerekirse onu öldürmemiz gerektiginin bilincinde olmaliyiz.
Alors si nous voulons survivre nous allons devoir nous échapper 00 : 44 : 05,876 - - 00 : 44 : 08,310 Ok, on va devoir le plaquer au sol et peut-être devoir le tuer.
Basarip limonlari limonataya dönüstürmek zorundayiz.
On devait s'en sortir. Grâce à ce que la vie nous offrait.
TJ, bunu çözmek zorundayiz.
Il faut arrêter ça.
Niye Disneyland'e gitmek zorundayiz?
On doit aller à Disneyland?
- O zaman geri getirmek zorundayiz.
Agissons.
Biz çok dikkatli olmak zorundayiz.
On doit être très prudents.
Onu kaybettigimiz gerçegini degerlendirmek zorundayiz.
Quinn l'a transformée. On doit considéré le fait qu'elle est peut-être partie.
Yarin daha genis çapli bir arama yapmak zorundayiz.
Et demain, on doit jeter le filet plus loin.
Kevin ve ben gitmek zorundayiz, çünkü muhasebe bizim küçük ailemiz.
Nous, on doit y aller, la compta, c'est une petite famille.
"Bombalamak zorundayiz" der Churchill.
- BANZAl!
Feda olmak kelimesini kullanmak zorundayiz ".
La veille,... Hitler l'a nommé maréchal,... en pensant que son honneur..
Sonunda büyümek zorundayiz.
On doit peut-être grandir.