Çekinmeyin traducir francés
558 traducción paralela
Çekinmeyin, beyler!
Pas de timidité messieurs!
En küçük kaçma girişiminde vurmaktan çekinmeyin.
Gardez le doigt sur la gâchette.
Girin, çekinmeyin.
- Approchez, n'ayez pas peur!
İsterseniz çekinmeyin buyurun.
Tu en veux?
Çekinmeyin alın.
Servez-vous.
# Çekinmeyin, sıkılmayın.
N'ayez pas peur,
- Bir şeye ihtiyacınız olduğunda çekinmeyin.
Excusez-moi. Si vous voulez quelque chose, il n'y a qu'à sonner.
Bana söylemekten çekinmeyin.
N'ayez pas peur de vous confier.
İstediğiniz gibi konuşabilirsiniz. Çekinmeyin.
Vous pouvez parler librement, n'ayez crainte.
Çekinmeyin Çavuş.
N'hésitez pas.
Ama etrafa bakmak isterseniz çekinmeyin.
Mais si vous voulez fouiller la maison, allez-y.
Eğer birini görürseniz, polisi aramaktan çekinmeyin.
Si vous croisez cet homme, prévenez la police.
Gemilere binene kadar beni fazla görmeyeceksiniz çünkü yapmam gereken bazı işler var. Yanıma gelmekten çekinmeyin lütfen.
Vous me verrez peu avant l'embarquement car je dois rattraper mon retard, mais n'hésitez pas à me déranger.
Hiç çekinmeyin, Bayan Shankland.
Ce n'est pas grave.
Çekinmeyin. Kendiniz doldurun.
Prenez.
" Amerika'ya karşı, size yardım için yapabileceğimiz bir şey varsa söylemeye çekinmeyin. İçten saygılarımızla.
"N'hésitez pas, le cas échéant... à avoir recours à nos forces armées".
Bir şey isterseniz zili çalmaya çekinmeyin.
Sonnez si vous désirez la moindre chose.
Çekinmeyin.
Mangez, allez-y.
Neyse, Cynthia eğer herhangi bir konuda bir şey sormak isterseniz, çekinmeyin!
Merci Kurt. Au revoir.
Beğenmediğiniz bir şey varsa lütfen söylemekten çekinmeyin.
Je vous en prie, n'hésitez pas à me le dire si quelque chose ne va pas.
Ancak sadece endişelenseniz bile beni aramaktan çekinmeyin
Mais, appelez-moi, même si ce n'est pas le cas, si vous avez un souci.
Hiç çekinmeyin.
Allez-y...
Hanımefendi, lütfen bu kadar önemli misafirimiz olarak neye ihtiyacınız olursa istemekten çekinmeyin.
Madame, n'hésitez pas à nous demander tout ce dont vous avez besoin, avec un invité aussi important qui est venu ici à notre demande.
Sevgili çocuğum, eğer bir gün film sektörüne girerseniz, beni aramaya çekinmeyin.
Oh, cher ami! Si vous envisagez un jour d'entrer dans le cinéma, n'hésitez pas à m'appeler.
Çekinmeyin.
Ne vous approchez pas.
Bundan çekinmeyin, otların üstüne uzanın, kendinizi bırakın ve korkmayın.
Il faut parfois parler à voix haute même si c'est une inconnue qui écoute.
Başkanlık Heyetine tavsiyede bulunacağınız zaman bu hainin işlediği suçların, ne kadar vahşice olduğunu hatırlamaktan çekinmeyin.
Quand vous en serez à donner votre verdict au Præsidium, examinez dans toute sa puissance la bestialité de son crime.
Çekinmeyin lütfen.
N'hésitez pas.
Ne demek isterseniz. Sadece söyleyin, söylemekten çekinmeyin.
Quoi que vous vouliez dire, ben dites-le.
Açsanız lütfen çekinmeyin
Venez donc partager ce repas avec nous.
" Kazanmaya nazaran kaybetme olasılığı sonsuz olmuyorsa hiç çekinmeyin.
"Partout où est l'infini, " et où il n'y a pas de hasard de perte contre celui de gain,
Tekrar bir sorun yaşarsanız Bay Maroilleur lütfen bizi aramaya çekinmeyin.
Si jamais, vous avez de nouveaux ennuis, M. Maroilleur, n'hésiter pas à nous prévenir
Onu pataklamak istiyorsanız, çekinmeyin, dövün.
Si vous voulez lui claquer la gueule, vous gênez pas.
Ne zaman yardımıma ihtiyacınız olursa, sormaktan çekinmeyin.
Si besoin, n'hésitez pas à m'appeler.
Çekinmeyin, ben ısmarlıyorum!
Profitez-en! C'est moi qui régale.
Komiser, size yardım edebileceğim bir şey varsa, lütfen çekinmeyin, beni arayın.
Si je peux vous venir en aide, n'hésitez pas à m'appeler.
Bütün gece ayaktaydım. Çekinmeyin.
- J'étais debout toute la nuit.
Eleştirmekten çekinmeyin.
Apportez vos critiques.
Hiç çekinmeyin.
N'hésitez pas.
Başka birşey varsa, sormakta çekinmeyin.
- A votre service.
Elinizde çek varsa, ciro etmekten çekinmeyin. Siz ödemeyi durduramadan, ben onu bankada bozdurmuş bile olurum.
Si vous avez un carnet de chèques, n'hésitez pas, je l'encaisserai en vitesse avant que vous puissiez faire opposition.
Ve eğer Jefferson Enstitüsü ile ilgili sorularınız olursa lütfen aramaktan çekinmeyin.
Si vous avez des questions sur l'Institut Jefferson, n'hésitez pas à appeler.
Sorunuz olursa çekinmeyin.
N'hésitez pas à poser des questions.
Sabun kullanmaktan çekinmeyin.
Ne craignez pas d'abuser du savon.
Çekinmeyin alın, hepsinden bolca var.
Si ça vous dit...
Lütfen bana yazmaktan çekinmeyin..
C'est vous qui décidez.
Çekinmeyin.
Non.
Bize söylemekten çekinmeyin.
Faites-nous part de vos idées.
Çekinmeyin.
Servez-vous.
Çekinmeyin.
Vous inquiétez pas... dites-lui :
Çekinmeyin.
Ne soyez pas timides.