Çok sık traducir francés
19,040 traducción paralela
Siz birbirine çok sıkı muhteşem bir ailesiniz.
Vous êtes un genre de fabuleuse unité familiale.
Bu boktan çok sıkıldım adamım.
Marre de ces conneries.
Kızın çok sıkı.
Fille, tu tellement serré.
Saymak çok sıkıcı.
Tant pis pour le décompte!
Okuldayken çok sıkıntı yaşamadın mı?
On t'a pas ennuyé à l'école?
Trafik çok sıkışık.
Il y a beaucoup de trafic.
Dur artık. Çok sıkıcı bu.
Lui et sa clique du Belvedere.
Ben çok sık gidiyorum.
- J'y vais souvent.
Thomas hep çok sıkıcıydı.
Thomas m'a toujours ennuyée.
Sana yaptıkları canımı çok sıkıyor.
Je déteste ce qu'il t'a fait.
Söyledin, ama çok sıkıldım, ve başınız dertdedir diye düşündüm.
En effet, mais c'était ennuyeux et vous aviez des problèmes.
- Evet ama güvenlik çok sıkı.
Oui. La sécurité est très stricte.
Çok sık olmasa da kimi zaman bazı şeyleri iyi sezerim.
LE VRAI DUR JACKSON HEALY VOUS APPREND À VOUS DÉFENDRE Il y a certains trucs que j'accepte. Mais c'est pas souvent.
Çok sık seks yaptığın için ayrıntıları karıştırıyorsun, öyle mi?
Vous confondez vos partenaires, tellement elles sont nombreuses?
Bir kız kardeşim var fakat çok sık görüştüğümüz söylenemez.
J'ai une sœur, mais on ne se parle pas beaucoup.
Çok sıkıyor.
C'est étouffant.
Normalde çok daha kısalarmış.
ils sont beaucoup plus petits en personne!
Şımartın beni biraz. Çok kısa bir şey söylemek istiyorum.
J'ai deux ou trois petites choses à vous expliquer.
Çünkü gerçekten dikkat kesildiğinizi görebiliyorum ama ne yazık ki çok yanlış yerlere dikkat kesiliyorsunuz.
Je sais très bien que vous n'avez pas quitté la reine des yeux pendant tout le numéro, malheureusement... je crois que vous n'avez pas regardé dans la bonne direction. - Ouais.
Turneye çık, albüm anlaşması yap, albümü çıkar, çok para kazan, güzel bir ev al, şanslı bir kadın bul.
Partir en tournée, signer un contrat, sortir un album, gagner gros, s'acheter une belle baraque et ferrer une chanceuse.
Seçenekleri çok kısıtlıydı ve inebileceği tek yer Hudson nehriydi.
Ses options étaient limitées. Le seul endroit où se poser était l'Hudson.
New York Polis Departmanı'nın, feribot kaptanlarının harika zamanlaması ve elbette, pilotun dudak uçuklatan dakikliği. Zamanı çok kısıtlı olan Kaptan "Sully" Sullenberger tüm zamanların adamı oldu.
Le timing parfait des plongeurs du NYPD, des pilotes du ferry, et bien sûr, la précision sidérante du pilote, le Cdt Sully Sullenberger, qui en un si bref moment est entré dans l'éternité.
Bu ışık çok faydalı olacak.
La lumière, ça va être bien.
Tanrım seni çok can sıkıcıyorlar.
Bon Dieu, que vous êtes énervantes!
Çok çekişmeli bir başkanlık yarışı efendim.
Belle course présidentielle.
Bunu çok sık yaşar mısın?
Ça t'arrive souvent?
Ardında pek çok ceset bırakmış... buna karısı ve kızı da dâhil.
Il y a semé des cadavres. Dont sa femme, et sa fille.
# Yeter-çok-sıkıldım!
# ÇaCommenceÀm'Énerver!
Biri onun kıçında ki süpürge sopasını çıkarmış olmalı, Normalde çok asabi bir cadıdır.
Quelqu'un doit avoir délogé un balai jusqu'à ses fesses, parce que normalement elle est une sorcière tendu.
Dinle, Norman, zamanının kısıtlı olduğunu biliyorum ama yarın çocuklarla ilgili bana yardım etsen çok iyi olur çünkü bugün ne yaptığıma inanamayacaksın.
Norman, c'est à la dernière minute, mais j'aimerais que tu t'occupes des enfants demain. Tu ne devineras jamais ce que j'ai fait.
Senin bu insanlık dışı videonu görünce çok üzülecekler.
Ils seraient tristes de voir cette vidéo sadique.
Kendini, hayatına adamasını sağlasaydık çok çalışırdı ve başarılı biri olurdu.
Il aurait suivi votre exemple, aurait travaillé dur et serait devenu quelqu'un.
Bu ışık kamerada çok kötü görünecek.
Cette lumière va être... vraiment forte devant la caméra.
Acil çıkış, çok önemli tabii.
Sortie de secours, important.
Olmaz, bu aralar orası çok karışık, güvenlik açısından akıllıca olmaz.
- Non, trop dangereux. La sécurité n'est pas constante ces temps-ci.
Çok karışık. Hiçbir şey hatırlamıyorsun, değil mi?
Tu ne te souviens de rien?
Evet, sıkıntılısın, ama çok kötü değilsin.
Oui, vous êtes un peu inquiet, pas trop mal.
Çok çıkış kapısı var.
Nombreuses sorties.
Bir ısırık al, tadı çok güzel.
Embouche-toi ça, c'est un régal.
Benden sır saklayamazsın. Artık çok geç.
Tu ne peux plus rien me cacher, c'est trop tard.
Eskiden sürekli eşimle tartışırdık. Halen daha çoğu zaman tartışıyoruz ama şimdi hayatımızda bu küçük adam var bu nedenle söylediğimiz laflara daha çok dikkat ediyoruz.
On se disputait... et on continue de le faire... mais ce petit bonhomme nous oblige à faire attention à ce que l'on dit.
Marwan'ın kızı çok fazla uyku hapı almış.
La fille de Marwan a pris trop de somnifères.
Bıraktım onu Greyhound İstasyonu'nda Santa Fe'nin batısında 17 yaşındaydık ama çok tatlıydı ve gerçekti
♪ je l'ai laissé à la station Greyhound, ♪ ♪ à l'ouest de Santa-Fé. ♪ ♪ Nous avions 17 ans, il était doux et c'était vrai, ♪
Kısa süre önce çok can sıkıcı bazı bilgiler edindim.
J'ai récemment acquis des informations troublantes.
Çok hızlısınız kızlar.
Vous êtes rapides.
Ödemek için ne kadar zaman aldıysak, o kadar çok ödemek zorunda kaldık.
Et les pénalités s'accumulaient.
Geçen kış çok fazla bağırdığım için 9 buçuk dakika boyunca baygın kaldım.
L'hiver dernier, j'ai crié si fort que j'ai arrêté de respirer pendant neuf minutes et demi.
Beyin, içerdiği kısımlarından çok daha fazlasını ihtiva ediyor. Ve hepimiz, beynimiz ne kadar zarar görmüş olursa olsun hâlâ iletişim kurabiliriz.
Je crois que le cerveau est bien plus que l'assemblage de ses parties, et que chacun de nous, aussi abîmé qu'il soit par la vie, peut établir des connexions.
Paris'teki büyük bir evi çekip çevirmenin hayal edebileceğimden bile çok daha karmaşık olduğu ispatlanmış oldu.
Courir une grande maison à Paris avait prouvé plus compliqué que j'avais jamais imaginé.
Çok sıkıldım.
JE SUIS ENNUYÉ
Bu yüzden eğer çok fazla yaparsan bunlar birikir ve ömrünü kısaltır.
Donc, si tu le fais beaucoup, ça s'ajoute, et ça raccourcit ton espérance de vie.
çok şık 66
çok şıksın 21
çok sıkıldım 24
çok sıkıcı 86
çok sıkıcısın 19
çok sık değil 16
çok sıkı 31
siktir 1230
siktir git 596
sik beni 31
çok şıksın 21
çok sıkıldım 24
çok sıkıcı 86
çok sıkıcısın 19
çok sık değil 16
çok sıkı 31
siktir 1230
siktir git 596
sik beni 31
sıkı 40
sikiş 22
sıkıldım 86
siktir et 118
siktir lan 31
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sikeyim 50
sikeyim seni 21
sikiş 22
sıkıldım 86
siktir et 118
siktir lan 31
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sikeyim 50
sikeyim seni 21
siktirin gidin 41
siktir git buradan 24
sıkışmış 85
siktir ya 24
sıkıştım 80
sıkıldın mı 31
sıkıştı 50
siktir ordan 17
siktir et onu 25
sikiyim 18
siktir git buradan 24
sıkışmış 85
siktir ya 24
sıkıştım 80
sıkıldın mı 31
sıkıştı 50
siktir ordan 17
siktir et onu 25
sikiyim 18