Ödedi traducir francés
1,564 traducción paralela
Hareketli araçtan ateş açmaktan tutuklandı ve annesi kefaletini ödedi.
Sa mère s'était portée caution après une fusillade à Hawthorne.
Bu bedeli hayat boyu ödedi.
Il allait payer de sa vie.
Onlara borcu vardı ve ödedi.
elle leur doit de l'argent et tu vois. Ils le lui ont pris.
Geçen gün gördüğün arkadaşım varya, hepsini o ödedi.
Mon ami que tu as vu l'autre jour, il me les a payés.
- Kredi kartıyla ödedi dostum.
- Elle a paié avec sa carte bleu.
Tanrı şahidim ki kredi kartı ile ödedi.
- Je te le jure. Te fous pas de moi!
Kefaletimi kim ödedi?
- Qui a paié ma caution?
Bedelini ödedi.
Elle a payé sa dette.
Bu adam bedelini ödedi, anlıyor musun?
Cet homme a payé, vous comprenez.
Günahlarının kefaretini ödedi!
Il est puni pour ses péchés.
O ihanetinin bedelini ödedi ve...
C'était une femme d'intrigues et...
Michelle'in hayatını kurtardı,... ve Michelle'de onu terkederek mi borcunu ödedi?
Il a sauvé sa vie et elle le repaye en le quittant?
Peki, para ödedi mi?
Il avait payé?
Parasını kim ödedi?
Qui va payer?
Nakit olarak ödedi.
Il a payé en espèces.
.. aradı ve bunu hayatıyla ödedi.
Et il en a payé de sa vie.
Ailesi fidyeyi ödedi... fakat çocuk yine de öldürüldü.
Les parents ont payé la rançon... mais le gosse a quand même été tué.
Parasını kim ödedi?
Qui a payé?
Ama iki gün sonra paramı ödedi.
Mais deux jours après, il m'a remboursé.
Tek bildiğim işler karışınca korkup geri çekildi. Paramızı ödedi.
Tout ce que je sais, c'est que quand les choses ont dégénéré, il a eu la trouille, et il nous a payés.
Birisi sana para mı ödedi, Sonny?
Quelqu'un vous avait soudoyé, Sonny?
ve Carlos hatalarının bedelini ödedi.
Et Carlos payait pour ses erreurs.
İlk telif hakkımı beklerken kiramı o ödedi.
Il a payé mon loyé quand j'attendais mon premier chèque de droits d'auteur.
Stüdyo 5 aylık para ödedi, siz bir yıldır oradasınız.
Le studio a payé pour cinq mois et vous y êtes depuis 1 an.
- Danny McCoy ödedi.
Danny McCoy a payé.
- Bunların parasını kim ödedi?
- Qui a payé pour tout ça?
Aldığı her şeyin parasını ödedi.
Il a payé pour tout ce qu'il a pris.
Yani hesabı kim ödedi? Ne akşam yemeği ne de hesap vardı.
Il n'y a eu ni dîner, ni addition.
Sonra arkadaşlarıyla yemeğe çıktı ve babasının kredi kartıyla hesabı ödedi.
Ensuite il est allé dîner avec des amis et a utilisé la carte de crédité de son père pour payer l'addition.
O kefaletimi ödedi. Ne?
Il m'a tiré d'affaire quoi?
Ve Kate bunu canıyla ödedi.
Et Kate a perdu la vie.
Dün gece geri ödedi.
Il m'a remboursé la nuit dernière.
Parayı getirecen çocuk, sadece diğer ikisinin parasını ödedi.
Le gamin avec l'argent... a seulement payé pour les deux autres.
Dan... Jules'a seninle birlikte olması için para ödedi.
Dan a payé Julia pour être avec toi.
Sana Keith'ten intikam almak için para ödedi!
Il te paie pour retourner avec Keith.
Evet, ve ayrıca Dan, Keith'i kendine aşık etmesi için Jules'a para ödedi.
Dan a aussi embauché Jules pour que Keith tombe amoureux d'elle.
- Kim ödedi?
- Qui a payé?
Başkaları ödedi.
Ils ont payé pour lui.
Lincoln'ın borcunu hükümet mi ödedi?
Le gouvernement a payé la dette de Lincoln?
Falzone, Bellick'e dün ödedi, o yüzden sorun yok.
Falzone a payé Bellick hier, c'est bon.
Ve neden bu senatodaki namussuz ahmakların borçlarını ödedi?
Pourquoi a-t-il payé les dettes de tous les crétins immoraux qui siègent ici au Sénat?
Göt herif çeyrekliklerle ödedi.
- Ce trouduc a payé avec des pièces.
Oral seks için para ödedi.
Il avait payé pour une pipe.
Hollywood yapımcıları Bart'ın hikâyesinin hakları için bana servet ödedi. Ama zaten hepsini kaybettim.
Des producteurs d'Hollywood m'ont payé une fortune, que j'ai déjà perdue, pour les droits sur l'histoire de Bart.
Adam içeri girdi, birkaç şey aldı, parasını ödedi, ayrılmak için giderken durdu - - öyle mi?
Le gars entre, achète quelques bricoles, paye, commence à partir et s'arrête... Ok...
Adam bunun parasını ödedi ve aynen bu şekilde attı.
L'homme paye pour ça puis s'en débarrasse, juste comme ça.
Sen gelince ona haber vermem için bana para ödedi.
Elle m'a payé pour l'appeler quand vous passiez.
Bu herif sadece 20 saniyelik ücret ödedi. O yüzden iyi dinleyin.
Cet idiot n'a payé que pour 20 secondes, alors écoutez bien.
Sonra odanın parasını ödedi ve çıktık.
Il a payé et on est partis.
Kim... kim ödedi öğle yemeğini?
Qui paie pour le déjeuner?
Krupiye bahis neyse onu ödedi.
il s'en est tenu à son pari, tout était déjà là.