Ölmelisin traducir francés
74 traducción paralela
Beni yalnız ve aciz bıraktığın için utançtan ölmelisin!
Quelle honte! M'abandonner sans défense!
İngilizleri uyardın. Bu yüzden ölmelisin.
Tu as prévenu les Anglais.
Ama bunun için önce ölmelisin.
en sacrifiant votre vie.
Ölmelisin.
Je ne veux plus que tu vives.
Şimdi sen de Gemellus gibi ölmelisin.
Tu vas mourir, mais pas comme Gemellus.
Bu yüzden sen de ölmelisin.
tu dois mourir.
Benim için ölmelisin.
Vous devez mourir pour moi.
Unutma, Billy Mack ölmelisin, ölmek güzeldir.
N'oublie pas, Billy Mack, si tu dois mourir, meurs en beauté.
İşte bu yüzden bir hayvan gibi ölmelisin, seni orospu çocuğu!
C'est pour ça que vous méritez d'être abattu comme un animal!
Şimdi ölmelisin. Kurallar böyle.
Tu dois mourir, c'est la règle.
- Yaşam için ölmelisin.
Pour vivre il faut mourir.
Ölmelisin.
Tu dois mourir.
Böyle gidip ölmelisin.
Tu dois mourir.
Sen, sen adisin! Ölmelisin!
Vous méritez la peine de mort!
Ölmelisin! Ölmelisin!
Vous méritez la peine de mort!
Ve şimdi... ölmelisin.
Et maintenant... tu vas mourir.
Ölmelisin Lavinia.
Meurs, Lavinia et que ta honte meure avec toi!
Ölmelisin.
Vous devez mourir.
- Ölmelisin.
- Tu dois mourir.
Ölmelisin!
Vous allez mourir.
Bedensel eylemlerince ölmelisin Ve yeniden doğmalısın Sevginin yoluna.
Tu dois mourir pour tes actes de chair... et renaître... dans la voie de l'amour.
Sen... korkunç bir şekilde ölmelisin.
Je... Tu mérites une mort atroce. Oh, comme si tu n'avais jamais merdé!
Sohbet etmek istemiyorum, John. Gitmek istiyorum. O nedenle ölmelisin.
Je n'en ai pas envie, je veux partir, voilà pourquoi tu dois mourir.
- Belki de ölmelisin.
- Vous devriez.
Ama sen dövüşerek ölmelisin.
Mais tu mérites un ultime combat.
Üzgünüm kardeşim ölmelisin.
Désolé, tu dois mourir.
Kalbin kırılınca, ölmelisin.
Je vais l'utiliser pour construire quelque chose.
Ben de diyorum ki : Tehlikeli yaşayıp..... hızlı yaşayıp fıçı gibi olup, ölmelisin.
Moi je dis, vis dangereusement, meurt jeune, et laisse toi devenir un cadavre obèse.
Evet, önce sen ölmelisin.
Tu dois mourir le premier.
- Ölmelisin!
- You must die!
- Şimdi ölmelisin!
Tu vas mourir!
Frodo yaşayacak ve sen ölmelisin.
Frodo vit et tu dois mourir.
Son olarak da doğru yerde ölmelisin.
Enfin, il faut mourir au bon endroit.
Onurlu bir asker gibi ölmelisin.
C'est ton devoir de soldat de te suicider!
Ve bunun için ölmelisin!
Et pour ça, vous devriez mourir!
Evet, hayalindeki kızı ve "The New Yorker" da hikayeni elde ettin. Belki de şimdi ölmelisin.
La fille de tes rêves, publié dans le "New Yorker", tu peux mourir à présent.
Sen de mi ölmelisin?
Tu dois mourir aussi?
Hayır, sen ölmelisin.
Non, vous devez mourir.
Sen ölmelisin çünkü biz senden pek hoşlanmıyoruz.
Vous devez mourir, parce que... parce qu'on ne vous aime pas beaucoup.
Seni öldürdüler, yani onurlu ve asil bir şekilde ölmelisin.
Ils t'ont tué, alors tu dois mourir avec honneur et noblesse.
Peki, belki de ölmelisin.
Peut-être que toi, tu veux mourir.
Norma sen de ölmelisin yoksa Walter hayatı boyunca karanlığa ve sessizliğe gömülecek.
Norma, vous devez mourir, ou Walter vivra à tout jamais dans les ténèbres et le silence.
Sen benim Bernard'ın yanındaki yerimi almaya çalıştın ve şimdi ölmelisin!
Et tout sera à nouveau comme avant!
Ölmelisin!
Meurs!
Ölmelisin!
T'es foutue.
Ölmelisin, Chung Yuan kişisi!
Dans l'ancienne cité,
Ölmelisin, Kevin.
Tu dois mourir, Kevin.
Sen ölmelisin!
Tu dois mourir, pauvre merde!
Ölmelisin!
Tu devrais crever!
Ve durum buysa, en azından benim elimde ölmelisin.
Arrête, papa!
Sende ölmelisin.
Tu dois mourir.