Ölmüs traducir francés
15,996 traducción paralela
Bir kaç saat içinde ölmüs olacak.
Il sera mort dans l'heure.
Epperly kendini ölmüş gibi göstermiş.
Epperly a simulé sa mort.
Hasta üzerinde senin söylediğin adımları uygulasaydım ölmüş olacaktı.
Si vos mains avaient été à la place des miennes, il serait mort.
Seok olmasaydı çoktan ölmüş olurdu.
Si ce n'était pas pour Seok, il y a longtemps qu'il serait mort!
Sonra bir duyduk ki, 9 insan ölmüş.
Puis nous apprenons que neuf personnes sont mortes.
Sonra da ölmüş.
Oui! Mais après il est mort.
Samuel Letts ölmüş.
Samuel Letts est mort.
Bulunduğu yer gösteriyor ki subklaviyen arterin delinmesiye kurbanımız kan kaybında ölmüş.
Son emplacement suggère que l'artère sous-clavière a probablement été transpercée causant le saignement de la victime
Şimdiden maksimum dozda ilaç verdim bile ama şundan eminim eğer hiçbir şey yapmazsam geceye ölmüş olur. Muhtemelen dayanamaz.
Probablement pas...
Manzara karşısında ölmüş.
Il est mort à Open Vistas.
Hem sıcak hem ölü olana kadar ölmüş sayılmaz.
Résultat net, il n'est pas mort tant qu'il n'est pas chaud et mort.
Yalnız ölmüş olmasın.
Il n'aurait pas dû mourir seul.
Kısa süre önce ölmüş.
Il est mort, c'est récent.
Jimmy ölmüş.
Jimmy est mort.
Emniyet açıksa ölmüş kadar iyisiniz.
Si la sécurité est en place, tu es bon pour disparaître.
Ölmüş mü?
Il est mort?
Hayır, şimdiye ölmüş olurdu.
Non, il serait déjà mort sinon.
Noah Arkin, hastaneye vardığında ölmüş.
Noah Arkin, prononcé mort sur le terrain.
Ölmüş.
Il est mort.
Adam sırlarıyla ölmüş gibi görünüyor.
Ses secrets sont morts avec lui.
Bu da öyle bir patlama yaratır ki uzat giysileriniz yırtılır ve kapıya bile ulaşamadan ölmüş olursunuz.
L'explosion arracherait ta combinaison et tu serais morte avant d'avoir atteint la porte.
Bir kısmı uzun süredir kayıpmış yani ölmüş olabilecekleri anlamına geliyor bu.
Certains d'entre eux ont été portés disparus pendant un certain temps, il va donc de soi qu'ils pourraient être morts.
Dört yıl önce uçak kazasında ölmüş biri için gayet iyi durumdasın.
Tu sais, je me disais que tu avais l'air de bien aller pour quelqu'un qui est mort dans un accident d'avion il y a 4 ans.
Ölmüş olması gereken bir gizli ajan için oldukça göz önünde...
C'est des choses plutôt très en vue pour un agent secret qui est supposé être mort...
Çoktan ölmüş olmaları gerekmiyor muydu?
Ne devrais-je pas être déjà mort?
Ölmüş abisinin karısına aşık olur.
Avec la veuve de son frère?
Sarah Fisher'ın kedisi ölmüş ve kız perişan hâldeymiş. Ben de benimle sevişir belki demiştim.
Le chat de Sarah Fisher est mort, et elle a été dévastée, donc je pensais qu'elle pourrait faire avec moi.
Ölmüş bile olabilir.
Il peut mieux être mort.
Darbeden ölmüş olmalı.
Il a dû mourir lors de l'impact.
Ölmüş, değil mi?
Il est mort?
Yangın başlamadan önce ölmüş.
Il était mort avant l'incendie.
Ya da ölmüş birinin kanlarını zeminden temizleme konusunda.
Ou pour laver le sang d'un homme assassiné sur son carrelage.
Mutter olarak bilinen suç baronunun aslında Luisa Alver'in annesi olduğundan şüpheleniyoruz. Mia Alver, ölmüş olduğu tahmin ediliyordu.
Nous suspectons que le baron du crime connu sous le nom de Mutter est en fait la mère de Luisa Alvarez, Mia Alver, qui était présumée morte.
Gerçekten ölmüş.
Il est vraiment mort.
O... Ölmüş.
Il est... il est mort.
O ölmüş.
Il est mort.
Ölmüş numarası yaptım. Onunla gey olmak için.
J'ai simulé ma mort pour être gay avec lui.
Sekiz saat içinde, çoğunuz ölmüş olacak.
Dans 8 heures, la plupart seront morts.
Araba sesi duymuşsan bile sürücü şimdiye kadar ölmüş olurdu.
Alors son conducteur est mort depuis longtemps maintenant.
Yarın buraya indiğinde ölmüş olursam ne yapacaksın?
Tu fais quoi si quand tu reviens demain, tu me retrouves ravagée ici?
Bu yüzden bu koleksiyondan bir cilt tekrar çalınacak olursa bundan haberim olur ve sen de yerleşkeden ayrılamadan ölmüş olursun.
Si un volume de cette collection disparaissait encore, je m'en rendrais compte, et vous seriez mort avant d'avoir quitté le domaine.
Üzgünüm, hasta ölmüş.
Je suis désolé. Le patient est mort.
Üç yaşında anne ve babası ölmüş.
Elle perd ses parents à 3 ans.
Ölmüş olma. Ölmüş olma.
Ne meurs pas, ne meurs pas, ne meurs pas.
Ben çok küçükken, babam burada ölmüş.
Mon père est mort quand j'étais jeune.
Çünkü ölmüş olacak.
Car il sera mort.
Eğer benden haber almazsan, ölmüş olacağım.
Kylie...
- Evet ama ölmüş olacağım.
- Oui, mais je serai mort.
Evet, ölmüş olacaksın.
Oui, tu seras mort.
Ailem şu an ölmüş olabilir.
Mes parents sont probablement morts à l'heure actuelle.
Komiser yardımcısı Nelson aradı, Pinto ölmüş.
Le sergent Nelson vient d'appeler. Pinto est mort.
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20