Üniversiteye traducir francés
2,457 traducción paralela
Başkan Sullivan, benim iznim olmazsa Henry üniversiteye gidemez.
Permettez-moi d'être parfaitement claire, président Sullivan. Sans mon consentement, Henry ne va pas à l'université.
İngiltere'nin bütün kadınlarını üniversiteye göndermenin sonucunu tahmin edebiliyoruz.
Imaginez le prix à payer si l'Angleterre ouvrait l'université aux femmes.
Ya Cammie üniversiteye gidecek ya da annesi bu çantayı alacak.
Cammie ira à l'université, ou maman s'achète ce sac.
Bazenleri düşünüyorum da, evimize dönmeliydim ve seni üniversiteye yollamak için her şeyi yapmalıydım.
J'aurais pu revenir à la maison, te pousser à faire des études.
Bence Mae Mobley o lanet tuvalette üniversiteye gidebilir!
Mae Mobley n'ira pas à la fac, mais y aura des WC!
Oğullarımı üniversiteye yollamaya uğraşıyorum.
J'essaie d'envoyer mes garçons à l'université.
Yule Mae oğullarının üniversiteye gidişine heyecanlandığını söylüyor.
Yule May disait qu'elle était ravie que ses garçons aillent à la fac.
Tura çıkıp para kazanmak varken hiçbir sefil üniversiteye gitmem!
Glander en fac au lieu de faire de la thune?
İyi bir üniversiteye gitmek için acele ettim. Sonra hukuk fakültesine girdim.
Je suis allé à l'université, puis à l'école de droit.
Henderson da harika bir üniversiteye hazırlık kursundan bahsediyor ve ben de müdürü tanıyorum.
Henderson a une super prépa. Je connais le directeur...
Öğleden sonra üniversiteye gelir misiniz diye sorar.
Il se demandait si vous verriez pas d'inconvénients à passer cet après-midi.
Ayrıca iyi bir üniversiteye girmeye hazırlanmalıyım. Dikkatimi dağıtamam.
Et je dois dégoter une bonne fac, pas me disperser.
Ama eğitimini tamamlamak için üniversiteye döneceksin, değil mi?
Mais vous allez revenir à l'université... pour obtenir votre diplôme?
Eminim bu yüzden üniversiteye yazılmıştır.
Ça doit être pour ça qu'il est allé à l'université.
Sayende çocuğumu üniversiteye gönderebileceğim.
Je vais pouvoir envoyer mes enfants à l'université.
Sonra üniversiteye gidince...
Après il y aura l'université et...
Okumak tek başına üniversiteye gitmek için yeterli değil.
Lire ne te fera pas entrer à l'université.
Normal insanlar gibi üniversiteye gidip mezun olmak istedim sadece ya.
Je veux juste aller à la fac et avoir un diplôme et faire un truc comme les gens normaux.
Aman Tanrım, üniversiteye gitmiş miydin sen?
On ne t'a rien appris?
Alexis bu yüzden asla üniversiteye gitmeyecek.
Voilà pourquoi Alexis n'ira jamais en fac.
Ya üniversiteye geri dönersin, ya da buradan taşınıp kendine bir iş bulursun.
{ \ pos ( 192,210 ) } Soit tu retournes à la fac, soit tu pars et trouves un boulot.
O yüzden, ya üniversiteye geri dönersin, ve masraflarını ben karşılarım... Aksi takdirde, gidip kendi hayatına başlaman gerek.
Donc, soit tu retournes à la fac et je paierai, soit tu commences à faire ta vie.
Gidecek hiçbir yeri olmadığını biliyorum yani üniversiteye geri döndüğünü biliyorum.
Il a nulle part où aller donc il est retourné à la fac!
Mezun olunca buraya geleceğim ve burada üniversiteye gideceğim.
Après le bac, je reviens ici pour aller à la fac.
Çocukları üniversiteye sokmak ile ilgili panelde görev alacaksın, ve bence bu iş için uygunsun.
Une table ronde sur les admissions à la fac et je vous crois qualifiée pour ça.
Hayır, çünkü ben... Ben her zaman beni üniversiteye sokacak şeyin futbol olduğunu sanıyordum,...
Non, je croyais que je serais admis dans une fac grâce au football, donc...
Mezun oldu, burs kazandı, üniversiteye gitti.
Il a obtenu son diplôme, une bourse et est parti à la fac.
Babam beni üniversiteye sokacak. Beni Koç da üniversiteye sokmayacak, bu takım da, sen de.
C'est mon père qui va m'envoyer à la fac, pas le coach, ni toi.
Sanki, üniversiteye gittiğimde büyük yükselişim başlayacakmış gibi hissediyordum, ama hayatımdaki her şey ters gitmeye başladı.
Je vais à la fac parce que je suis convaincue de réussir, parce que j'ai travaillé toute ma vie pour ça.
Sonra ben üniversiteye gittim, ama o buraları bırakmadı.
Puis je devais partir à la fac, et lui n'aurait jamais abandonné son lac.
Bütün aile bireylerini üniversiteye yollarım.
Je paierai la fac à toute votre famille.
Oh Jeremiah, Williams'ta Stefano'nun yiğeninin üniversiteye başvurduğu idare heyetinde.
Oh, mais ai-je mentionné que Jeremiah est membre du conseil des admissions à Williams, où la nièce de Stefano postule actuellement pour le lycée?
Anaokulundan üniversiteye Sabrina'yı ben düşündüm.
J'ai pensé à elle depuis la maternelle jusqu'à l'université.
Tatlım, düzgün bir üniversiteye gitmezsen...
Chéri, si tu n'entres pas dans une bonne université...
Seni üniversiteye sokmak için bir plan yapana kadar burada kalacaksın.
Tu vas rester ici jusqu'à ce qu'on ait un plan pour que tu sois accepté à l'université.
Nişanlandığı için nafakası kesiliyor,.. ... yani seneye Boulder için harcımı ödeyemeyecek,.. ... yani üniversiteye gidemeyeceğim.
Comme elle est fiancée, elle n'aura plus de pension alimentaire, alors elle ne pourra pas payer mes droits de scolarité à Boulder l'an prochain, donc je n'irai pas à l'université.
Tommy sadece üniversiteye gitti.
Tommy est juste à l'université.
Wyoming de bir üniversiteye gitmişti
Il parvint à s'inscrire dans une médiocre université du Wyoming.
Yani, seninle üniversiteye gidecek halim yok ya.
J'étais pas parti pour aller à la fac.
Oğlumuz dört ay içinde üniversiteye gidecek.
Notre fils va à la fac dans quatre mois.
Bay Hanover Abby'nin sanat okulu isteğini en iyi üniversiteye gittiği sürece kabul etti. bu benim için büyük bir başarı idi.
M. Hanover a même accepté qu'Abby étudie l'art, pourvu que ce soit dans une fac prestigieuse, ce qui était parfait pour moi.
- Kız üniversiteye gider, ve oğlanda orduya katılır - ölmeden önce elinde sadece - gürültülü inşaat işleri varmış.
Elle va à la fac, et il rejoint les marines et n'a gardé que des boulots dans la construction depuis qu'il est sorti.
Bu yaz Grizzly Lake'te herkes üniversiteye gidiyor.
Cet été, tous nos potes vont partir en fac.
Sonra üniversiteye gideceksin.
Après, tu vas aller à l'université.
İkimiz de yakında üniversiteye başlıyoruz. Ve uzun mesafeden yürütmemiz çok zor olacak.
On va bientôt partir à la fac, et ça va être difficile de continuer avec la distance.
Özellikle üniversiteye nasıl uyum sağladığınızı duymak istemiyorum. Veya son bir senede ne kadar büyüdüğünüzü.
Je tiens particulièrement à ne pas entendre à quel point vous vous intégrez à la fac ou à quel point vous avez muri dans les 12 derniers mois.
O üniversiteye başladığında yani.
Quand il sera à la fac tu veux dire.
Evet, Governor Barnett kendi valiliği sürecinde hiçbir zencinin üniversiteye kabul edilmeyeceğini söylemiş.
Le gouverneur Barnett refuse qu'un Noir soit admis.
Kızları ne üniversiteye gidebilecek, ne evlenebilecek, ne de çocuğu olabilecek.
de se marier... d'avoir des enfants.
Gelecek sene üniversiteye başlayacak.
Elle ira à la fac l'an prochain.
aynı üniversiteye gitmiş.
Étaient à la même fac.