Ğibi traducir francés
474,494 traducción paralela
Evet ama bildiğin gibi ele geçirilmesi çok zor bir adam.
Oui, il est tellement insaisissable.
- Başkan gibi davranmayı sürdürmemi.
De jouer les présidents.
Evet, açıkladığım gibi, Suriye, günü gününü tutmayan bir ülke.
Comme je le disais, la Syrie change tous les jours.
İkramiye gibi.
Rien que ça.
Adam sütten çıkma ak kaşık gibi.
Il est blanc comme neige.
- Bundan istediğin gibi faydalan.
- Prenez-le comme vous le voulez.
Birini sevmediğim hâlde seviyormuş gibi yaptım.
Faire semblant d'aimer quelqu'un.
Bilmiyormuş gibi yapıyordu... ama biliyordu.
Elle faisait comme si de rien n'était, mais elle savait.
Dışarısı buz gibi.
Il gèle dehors.
Sayın Kongre Üyesi, sözcüye ve diğer komite üyelerine dediğim gibi, müvekkilime, Birleşik Devletler başkanı olduğu dönemle ilgili sorulara cevap vermeme hakkını kullanmasını tavsiye ediyorum.
- que tout porte à... - Monsieur, comme je l'ai dit au président et aux membres du comité, je suggère à mon client d'invoquer le 5e amendement pour toute question concernant son mandat de président des États-Unis.
Yani para cezası, kınama beyanı gibi başka cezalar teklif edebilirler ama cezai bir suç bulamazlar.
Enfin... ils pourraient proposer d'autres sanctions, mais ils n'iront pas jusqu'à vous accuser d'acte criminel.
- Beklediğimiz gibi olmadı.
Il y a eu un rebondissement.
Annemin dediği gibi "tam bir rezalet".
Comme disait ma mère, quelle sacrée pagaille.
Dediğim gibi, hiçbir fikrim yok.
Comme je l'ai dit, je n'en ai aucune idée.
Bir kez olsun bir şeye direneceğine olduğu gibi kabul etsen olmaz mı?
Pourrais-tu prendre les choses pour argent comptant, pour une fois?
Geçmişteki günahlarımdan arınabilirmişim gibi.
Comme si je pouvais être lavé de mes péchés.
Walker, Underwood'u devirecek gibi zaten.
Underwood va tomber grâce à Walker.
Watergate gibi değil... henüz.
C'est pas le Watergate. Pour l'instant.
- Her zamanki gibi.
- Pour changer.
Meclis'in iddianameyi onaması gibi olası bir sonuçla karşı karşıyayken
M. le Président! Vu la probabilité d'une procédure de mise en accusation, est-ce le moment d'intervenir au Moyen-Orient?
Gerçek gibi görünüyorsa gerçektir.
Si ça ressemble à un fait, c'est un fait.
- İşte şimdi komplo teorisyenleri gibi...
- On dirait un conspirationniste.
Eskiden olduğu gibi değil.
Ce n'est plus ce que c'était.
Karartılmış satırlar var. Düzeltilmiş gibi. Bazı paragraflarda...
Comme s'il avait été censuré par endroits.
Bizi iki canavar gibi tasvir etmişsin.
Tu nous as dépeints comme des monstres.
Buz gibi ve çok uzaklarda.
C'est tellement... gelé, et éloigné.
Koch kardeşler gibi tipler, Wall Street, petrol ve doğal gaz.
Les Koch Brothers, Wall Street, le pétrole et le gaz.
Ayrıca bugün burada FBI çalışanlarını temsil etmekten büyük gurur duyduğumu belirtmek isterim, bu araştırmayı da FBI'ın geleneği olduğu şekilde her zamanki gibi yeterli, dürüst ve bağımsız şekilde yürüttüler.
Je suis fier de représenter les hommes et les femmes du FBI qui ont mené cette enquête, comme toujours, de façon honnête et indépendante, dans la pure tradition du FBI.
Evet, sistem yozlaşmış durumda ama kapıda benim gibi bir bekçiyi siz istediniz.
Oui, le système est corrompu, mais vous vouliez un gardien comme moi.
Onca aptallık ve kararsızlıkla yaşarken niye benim gibi birini istemeyesiniz?
Vos vies sont tellement vaines. Pourquoi pas un homme comme moi?
Neden kariyerimin sona erdiğini söylüyormuşsunuz gibi geliyor?
C'est comme si ma carrière était finie.
Önceden de dediğin gibi nihai amacın buydu.
Tu l'as dit avant : c'est ton objectif.
- Hayatta kalmak için zehir içmek gibi.
- Autant avaler du poison.
Bildiğiniz gibi... sizden önce de buradaydım, sizden sonra da burada olacağım.
Vous savez, j'étais là avant vous, je le serai après.
Affın inandırıcı olması için ayrılmış gibi görünmeliyiz Francis.
Pour que la grâce fonctionne, on doit paraître séparés.
Tıpkı hiç kimsenin beni senin kadar sevemeyeceğini bildiğim gibi.
Tout comme personne ne m'aimera jamais autant que toi.
Ne gibi teminatlarım var?
Quelles sont mes garanties?
Ama birini bulabilirim ya da... bilmem fark ettiniz mi ama gelsemium gibi bir şey bile yüksek dozda ölümcül olabilir.
J'ignore si vous le savez, mais même le gelsemium, à fortes doses, peut être fatal.
Buradan bir beyefendi gibi çıkacaksınız.
Vous sortirez d'ici dignement.
Birkaç kişi olacak. Gerektiği gibi gülümseyecekler.
Il y en aura, qui souriront à la demande.
Seni bağımsız gibi gösterir.
Vous passerez pour une renégate.
Seinfeld gibi!
Comme Seinfeld!
Senin gibi birini arıyorlar.
Oui, ils ont besoin de toi!
Titus'ın tarihi geçmiş salam toplaması gibi dedikodu toplarlar, sonuçları da öbürü kadar toksik olabilir.
Elles fabriquent des ragots comme je fabrique des pets et quand ça sort, c'est pas joli!
O koroda söylemem, Michael Jordan'ın çizgi film hayvanlarıyla basketbol oynaması gibi.
Chanter ici, c'est comme Jordan jouant avec des animaux animés.
Space Jam'deki gibi!
Comme dans Space Jam!
İsa'nın dediği gibi, "Komşum ol."
Jésus a dit : "Veux-tu être mon voisin?"
O kadın aynı Dominos Pizza gibi, sıcak ama berbat.
Cette femme est comme une pizza Domino : chaude mais écœurante.
Tatlım, sen de Ruth gibi omuzlarımdaki yükü al.
Faites comme Ruth et agissez pour le bien de tous.
Ben de Naomi gibi tombalaya gideyim.
Moi, je vais au bingo.
Hep üstünlük taslıyor ama herkes gibi kusurları var.
Elle regarde les gens de haut, mais elle a autant de trous que les autres.