English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Allahtan

Allahtan traducir portugués

260 traducción paralela
Allahtan bu iki adam...
Felizmente, aqueles dois homens...
Allahtan kurşunumuz yok.
Felizmente, nós não temos munição.
Allahtan önce ben şahidim, çocuklarımda ölü enerjisi var.
Meus filhos têm a energia de um morto.
Allahtan, yani bana göre...
Felizmente, para mim, quero dizer...
Allahtan Zoltan karpathy vardı.
Ainda bem por Zoltan Karpathy.
" Bir kadın Allahtan ki kolay unutması
" Estou muito agradecido que seja mulher E que seja fácil de esquecer
Allahtan, Dr Watson benimkileri asla yazmaz.
Felizmente que o Dr. Watson nunca escreve sobre as minhas.
Allahtan onlara kirli bıçaktan bahsetmedim.
Foi uma sorte não lhe ter falado da faca suja.
Allahtan seni beklemişim.
Tiveste sorte, eu esperei.
Allahtan, bugün mühendisler böyle alçaltıcı bir durumla karşılaşmıyor.
Felizmente, os arquitectos de hoje são poupados a tal indignidade. Luzes, por favor.
Ama Allahtan... iradem o kadar kuvvetli değil.
Mas graças a Deus, a mina vontade é fraca.
Allahtan ölü bir adamı kurtarmaya çalışan seni öldürmedim evlat.
Graças a Deus que não te matei, rapaz, ao tentar salvar um morto.
Allahtan kamburumda beni yüzeyde... tutacak kadar hava vardı.
Felizmente, havia ar suficiente no meu balão... para me manter a flutuar até ao resgate.
Allahtan, Conchita bir iş buldu.
Felizmente, a Conchita arranjou um emprego.
Allahtan Ben Franklin dediğini duymadı.
Ainda bem que o Ben Franklin não te ouviu dizer isso.
Allahtan gruptan çabucak ayrıldı da ona boş yere fazla zaman harcamadım.
Ainda bem que desistiu. Ia perder muito tempo com ela.
- Allahtan soğuk.
- Sempre refresca.
Allahtan uygulamam belirli bir esneklik sağlyor.
Felizmente, o meu ramo permite alguma flexibilidade.
Allahtan!
- Graças a Deus.
Allahtan, bu olasılığa karşı hazırlıklı olarak... bazı önlemler almıştık.
Felizmente, estávamos preparados para a eventualidade... e estamos a tomar medidas para a solucionar.
Allahtan o adam bizi durdurdu!
Devíamos agradecer por este homem nos ter mandado parar!
- Allahtan şimdi öyle bir şey yok.
- Não é que agora tenhas algum.
Allahtan hiç kirli çamaşırım yoktu.
Ainda bem que não tinha roupa suja.
- Allahtan o kadar sık olmuyor.
- Graças a Deus que não é frequente.
Allahtan şu zenci hastalıkları var.
Agradece a Deus sofreres de anemia.
Allahtan ona bunu daha önceden vermeye kalkmamışım.
Ainda bem que ainda não tive hipótese de lho dar.
Allahtan oğluma benzememiş. O tam bir başbelası!
Era uma rapariga adorável.
Allahtan, projede görev alan Al isimli bir gözlemci bana yardım etti.
Felizmente, eu tive ajuda... um observador do meu projecto chamado Al.
Allahtan, Al, bir refakatçi gibi bana hangi zamanda olduğumu ve ne zaman gideceğimi anlamamda yardımcı oluyor.
Felizmente, eu tive Al como meu guia para ajudar-me em que época estou e quando é hora de ir.
Allahtan, projede görev alan Al isimli bir gözlemci bana yardım etti.
Por sorte, eu tive ajuda... um observador do meu projecto chamado Al.
Allahtan parası varmış.
Ainda bem que tinha dinheiro vivo.
Allahtan topu çok hızlı atmadı.
Ainda bem que não lançou a bola rápida.
Allahtan ameliyat olunca düzelecek.
Deverá melhorar depois da operaçao.
Allahtan o evden taşındım!
Graças a Deus que saí daquela casa!
Allahtan hiçbirini öldürmemişsin.
Ainda bem que não mataram nenhum deles.
Allahtan namusunuzu da çalmamış.
Felizmente não roubaram a vossa virtude.
- Allahtan bir planımız var.
- Felizmente temos um plano.
Allahtan. Ne peki?
Qual?
Allahtan acıkmışım.
Ainda bem que tenho fome.
Allahtan işe geç gitmiştim.
Por sorte cheguei atrasada.
Allahtan arabayı kurtarmışsınız.
Sorte a minha, vocês terem-me salvo o carro.
Allahtan adımın o iğnelerle Süvari Alayına kazındığından emin olabiliriz.
Sabes bem que o meu nome será bem picado pelas agulhas do Regimento da Cavalaria.
Allahtan uyanabildik.
Teríamos acordado?
Allahtan titrek bebeğe bir zarar vermedi.
Graças a Deus que ele ter vacilado não fez mal ao bebé.
Tüm diyebileceğim, Allahtan dünya düz.
Só tenho que agradecer aos céus pelo mundo ser plano.
Allahtan annen, yani ablam öldü.
Ainda bem que sua mãe, minha irmã, está morta.
Allahtan pek alıngan sayılmam.
Sorte a tua que não me ofendo.
Allahtan seni buldum.
Graças a Deus, agarrei-o.
- Allahtan sen şahit oldun.
- Ainda bem que é testemunha.
- Allahtan Moby burda değil.
Estou contente por o Moby não estar aqui.
Allahtan ölüsün dostum.
Ainda bem que estás morto, companheiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]