English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Anlamadığım şey

Anlamadığım şey traducir portugués

661 traducción paralela
Öyle değil mi? Anlamadığım şey, onu nasıl ilk Nana'nın bulduğu.
Mas o que continuo sem entender, é como é que a Nana a tinha.
Anlamadığım şey, ip nasıl oldu da koptu.
O que não entendo, é como a corda se partiu.
Anlamadığım şey neden bunu daha önce düşünemediğim.
Uma coisa eu não entendo... Porque é que eu não pensei nisso antes.
Anlamadığım şey neden bunu daha önce düşünemediğim.
Só não entendo porque não me ocorreu isto antes.
Anlamadığım şey, bu emirlere neden itaatsizlik ettiğiniz.
O que não consigo entender é porque desobedece a essas ordens.
Anlamadığım şey Sacchi ile ilgisinin ne olduğu.
Por causa do Harry Dobbs. Harry Dobbs?
- Anlamadığım şey...
Mas não estou a perceber...?
Anlamadığım şey, Donald'ın yanına neden tek bir Eskimo aldığı.
Não entendo porque o Donald levou só um esquimó com ele.
Anlamadığım şey, FBI bu dinleme olayının ayrıntılarını bilebilecek insanlarla konuşmadı bile. Ve görüşmeleri neden BYSK merkezinde yaptınız da evlerinde yapmadınız çünkü orada daha rahat konuşabilirlerdi.
Porque é que sabendo... das operações de espionagem, o FBI não as interrogou... e interrogou o pessoal da CREEP... na sua sede... em vez de em casa deles, onde podiam falar mais à vontade?
Anlamadığım daha pek çok şey var galiba.
Há muitas coisas que não compreendo.
Anlamadığım birçok şey var.
Há muita coisa que não percebo.
Anlamadığım bir şey var, Susan :
Uma coisa que jamais entendo, Susan :
Anlamadığım bir şey var ki o da Alman çocuklara neden terbiye öğretmek zorunda olduğunuz.
Por que ensina boas maneiras a crianças alemãs?
- Yalnız anlamadığım bir şey var.
Mas há algo que não entendo. O quê?
Hepinizin anlamadığı şey şu ki, onun oralarda bir yerlerde olduğunu bilmek zorundayım.
O que você não entende é que tenho que saber que está por perto.
Anlamadığım o kadar çok şey var ki.
Há tantas coisas que não entendo.
Fakat anlamadığım bir şey var.
Mas eu não posso entender.
Bay Baron, anlamadığım bir şey var, kendim de servisteydim...
Sr. Baron, há qualquer coisa que não percebo.
Gösteri dünyasıyla konusunda anlamadığım çok şey var.
Nao percebo muito do mundo do espectaculo.
Bence yaptıklarında bir kötülük yok... yalnız anlamadığım bir şey var.
Acho que não há perfídia nas tuas acções, apenas algo que desconheço.
Jonathan'ın günlüğünde anlamadığım o kadar çok şey var ki.
Há muitas coisas no diário de Jonathan que eu não compreendo.
Ancak anlamadığım bir şey var.
Mas, sabe, há uma coisa que não entendo.
Ölüm ve yaşamda anlamadığımız birçok şey vardır.
Há muita coisa que não entendemos.
Burada anlamadığım tek şey, Tanrı'yı bu işe nasıl karıştırdığın.
O que não entendo é como vais meter Deus nisso?
Anlamadığım bir şey var.
Uma coisa que eu não entendo.
İzin verirseniz... anlamadığım bir şey var.
Há aqui qualquer coisa que não estou a perceber bem.
Anlamadığım bir şey var.
O que eu não percebo...
Şey, sanırım öncelikle onları okumanız daha iyi olur... anlamadığınız bir şey olursa, açıklamaya çalışırım.
Bem, acho melhor você ler primeiro e se não entender algo, tentarei explicar.
Anlamadığımız bir sürü şey.
Coisas que não entendemos.
Dinleyin, anlamadığımız bir şey adamlarımdan birini öldürdü.
Ouça... algo que não entendemos matou um dos meus homens.
Çavuş, bu adamın dava dosyasında anlamadığım iki şey var.
Sabe, sargento, ao rever a transcrição do julgamento dele, há algumas coisas que não percebo.
Evet, ama anlamadığım bir şey var.
Sim, mas há uma coisa que não compreendo.
Burada anlamadığım bir şey var.
Há algo que não entendo.
Anlamadığım tek şey. Corbett neden kasabaya saldırmadı?
Uma coisa, que eu não entendo, por que será que o Corbett, não atacar a cidade.
Bu, hakkında hiçbir şey anlamadığım bir mesele.
Aí está uma àrea sobre a qual näo percebo nada.
Benim anlamadığım şey, burda tam olarak ne oldu... yani - anlarsınız, Eğer... burada bir anahtar var idiyse... - Evet?
Eu só quis dizer que se ali estivesse uma chave e o Bryce soubesse, claro que ele usaria a chave para entrar pela porta principal.
Şimdi, bakın, ben size bir şey açıklayacağım ve de anlamadığınız bir ayrıntıyı, beni istediğiniz an durdurabilirsiniz.
- Vou explicar-lhe uma coisa. Se não perceber alguma coisa, fique à vontade para me interromper.
Anlamadığım bir şey var.
Há uma coisa que não entendo, sabes?
Anlamadığımız pek çok şey var.
Há muitas coisas que não compreendemos.
O gezegen hakkında anlamadığımız bir sürü şey var.
Há muita coisa acerca daquele planeta que não entendemos.
Hayır, yaptığım işte daha senin anlamadığın... pek çok şey var.
- Não, não. Há muito sobre este trabalho que tu ainda não compreendes.
"Romeo ve Juliet" de anlamadığım tek şey neden Romeo'nun zehiri içmekte acele ettiği.
- Sim Sabe de uma coisa? Nunca entendi bem Romeu e Julieta.
Hiçbir şey anlamadığımı söylesem iyi olacak.
Não faço ideia do que estás a falar.
Sana bir şey soracağım. Anlamadığım bir şey var.
Deixa-me perguntar-te uma coisa que me custa a perceber.
Hiç anlamadığım bir şey için şarkıcılığı bırakamam.
Não posso trocar isto por uma coisa de que não percebo nada.
Anlamadığım bir şey var.
Não percebo.
Anlamadığım o kadar çok şey var ki.
Há tantas coisas que não compreendo.
"D" ile başlayan anlamadığım Bir şey?
Tem alguma coisa que comece com "D" que eu ainda não tivesse?
Anlamadığım bir şey olursa sorarım.
Vou lembrar disso.
Aman Tanrım. Michael, anlamadığın bir şey var.
Michael, há uma coisa que tu não percebes.
Anlamadığım tek şey neden seni odana kilitleyen bir adamla evlendiğin?
A única coisa que não percebi é porque se ia casar com uma pessoa que a tranca no quarto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]