English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Ayakkabı

Ayakkabı traducir portugués

15,093 traducción paralela
Öte yandan, saçlarında ve her iki ayakkabısında sim kalıntıları tespit ettim.
No entanto, encontrei vestígios de brilho no cabelo dela e em ambos os sapatos.
- Ayakkabılarımı değiştirmem lazım!
Tenho de trocar os sapatos!
Çok güzel o ayakkabılar.
- Esses são fantásticos.
Farklı ayakkabılar giymişim.
Estou a usar dois sapatos diferentes.
Farklı ayakkabılar olduğunu biliyorum.
Eu sei que os sapatos são diferentes!
Ayakkabı.
Bota.
Babam her zaman ayakkabıyı seçerdi.
O pai era sempre a bota.
Ayakkabıma dokundu.
- Ele tocou no meu sapato.
Ayakkabı tabanınız kum ve hala nemli olan yumuşak spartina uçları ile dolu.
Os vestígios nas suas botas estão carregados de areia e pedaços de erva rasteira que ainda estão húmidos
Olay yeri inceleme ambulansın yakınında kumda bir çift ayakkabı izi bulmuş.
O CSU encontrou um par de pegadas na areia perto da ambulância.
Maktulün ayakkabı tabanlarında taze asfalt izlerine rastladım.
Sim, encontrei vestígios de asfalto fresco na sola dos sapatos da vítima.
Büyük ihtimalle katilin ayakkabılarından bulaşmış olmalı.
Provavelmente, uma transferência dos sapatos do assassino.
Parlak, yeni ayakkabılarına baksanıza.
Olhem aquelas sapatilhas brilhantes.
- Tanner güzel ayakkabılar giyiyor.
- A Tanner realmente calça uns lindos sapatos.
'Oh, bunlar iki güzel ayakkabı, Bayan Cavanaugh.'
É aquela beata da Sra. Cavanaugh.
Mezuniyet balosuna iki sol ayakkabı giyerek giden Hulk gibi davranıyorsunuz.
Tu lideras como o Hulk num baile com dois pés esquerdos.
Bir ayakkabının içinde bir sürü çocuğuyla yaşayan şu yaşlı kadını biliyorsunuz. Ne yapacağını bilmez durumdaydı hani?
Ei, já ouviram falar desta velhota que vivia num sapato, e tinha tantos filhos que não sabia o que havia de fazer?
- Ayakkabılarını boyarım. Ya da tuvaletini fırçalarım.
Eu engraxo-lhe os sapatos, ou esfrego as suas sanitas!
Ayakkabılarını giymek istemiyor.
Alguém não quer, calçar os sapatos.
Ayrıca düz ayakkabı bu yemeğe yakışmaz.
Ou levo saltos ou sabrinas e aqui não ficava bem.
- Ne giymemi isterdin, spor ayakkabı mı? - Hayır...
- Queres que leve sapatilhas?
Ayakkabılarım ayağıma olmuyor. - Ayakkabıların mı?
- Os meus sapatos já não me servem.
Ama bütün yolu bana ayakkabı vermeye gelmedin.
Não veio até aqui para me dar os seus sapatos novos.
Sadece bir spor ayakkabının sadece Çin'den bir milyar doların üstünde para getirdiğine inanabiliyor musun?
Acredita que só esse ténis traz mais de mil milhões da China?
Ve şimdi de spor ayakkabı işi umurumda değil.
E agora estou-me a marimbar para o negócio dos ténis?
Çünkü Harvey'nin odasında basket topları ve plaklar var sendeyse bir adamın ayakkabılarının fotoğrafı.
Porque o Harvey tem bolas autografadas e discos de vinil e tu tens a fotografia dos sapatos de um gajo.
Dikkatli olsan iyi edersin yoksa koca ayaklı Çavuş Hulka ayakkabının kıçına ne kadar girebileceğini dener.
É melhor ter cuidado, ou o sargento Hulka vai ver o quanto consegue enfiá-lo no seu cu.
Yeni ayakkabıya ihtiyacın olacak.
Precisa de sapatos novos.
Yani buna şahit oldun? Ve yeni ayakkabı almaya geldin?
Quer dizer que testemunhou esta coisa, e está aqui para comprar sapatos novos?
Rodney'in ayakkabılarından hiçbiri botla uyumlu olmadı ama onları atmış da olabilir.
Nenhum dos sapatos do Rodney é igual à pegada, mas pode tê-los deitado fora.
- Ayakkabıları.
Os sapatos dele.
Sürekli görseydin ayakkabının içine falan sıçardı.
Se o visses todos os dias, ele cagava-te no sapato ou isso.
Grant geçen hafta ayakkabımın içine sıçtı.
- Sim. O Grant cagou-me no sapato a semana passada.
- Tanrım, ayakkabılarına bayıldım!
Meu Deus, adoro esses sapatos.
En sevdiğim ayakkabım.
Os meus ténis preferidos.
Sipariş vermemiz aşırı uzun sürdü eve dönerken de köpek kakasına bastım. En sevdiğim ayakkabım mahvoldu.
Demoraram imenso a atender-me e, a caminho de casa, pisei cocó de cão.
Ayakkabılarını giydin mi?
Já calçaste os sapatos?
Şu ayakkabıları çıkaralım.
Toca a tirar os sapatos.
Tenis ayakkabısı mı?
Tênis?
Aynen, tenis ayakkabısı, lekesiz ama yeni değil ki dördüncü olarak, "spor ayakkabısı" demez miydin Batı Yakası'nın aksine eğer gerçekten Kuzeydoğu'dan olsaydın?
Tênis que são impecáveis mas não novos Quatro, você teria chamado de sapatilhas se realmente fosse do nordeste, o contrário da costa oeste?
7 yaşındayken paten ayakkabılarını giymiştin ve onları 5 sene boyunca hiç çıkarmamıştın.
Calçaste os patins aos sete anos e só os tiraste cinco anos depois.
Bu gece müzedeki yeni İnka bölümünün açılışı için smokininizi hazırladım ve ayakkabılarınızı boyadım.
Arrumei o seu fato e engraxei os seus sapatos para a gala de abertura da nova instalação Inca no museu, esta noite.
Ayakkabılarını çıkar!
Os sapatos!
Onu spor ayakkabılarını ve açık malzemeleri koymak için kullanıyordunuz.
Disse que servia para guardar botas de caminhada e outro equipamento para o ar livre na mala do carro?
Kasabada pahalı ayakkabıları ve parlak çantalarıyla bir moda ikonu olan Olivia Pope farkedilmeyecek tipte bir insan değil.
Como um ícone da moda... Com os seus sapatos caros e as carteiras vistosas... A Olivia Pope não é alguém que passe despercebida.
En azından bu ayakkabılardan kurtulurdum, İtalyan sirk göstericilerine benziyorum.
Não precisaria destes sapatos. Pareço um palhaço italiano.
En azından ayakkabılar seni kostüm giymişsin gibi gösteriyor.
Pelo menos com os sapatos parece que estás mascarado.
Ayakkabılarım camdan değil ama.
Não tenho sapatos de cristal.
Muhtemelen geçen hafta birisinin ayakkabısının altına bulaşmış veya uzaylı meyvesiyle getirmiş.
Deve ter vindo na sola de alguém na semana passada ou numa fruta alienígena.
Bastır, Sanchez kayak ayakkabıları!
Vão, vão, Skis Sanchez!
Ayakkabıları birbirinden farklı mı?
Ela está a usar dois sapatos diferentes?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]