English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Ayrıldılar

Ayrıldılar traducir portugués

640 traducción paralela
İşten ayrıldılar.
"Desistiram."
O ve Dum-Dum dün gece 11'de ayrıldılar.
Ele e o Dum-Dum saíram daqui cerca das 23 : 00 de ontem.
Sanırım bizim yüzümüzden ayrıldılar.
Nâo sei como, estragámos tudo.
Sabah gelgitle birlikte adadan ayrıldılar.
Partiram com a maré matutina.
- Belki de ayrıldılar.
- É possível.
Ayrıldılar. Adam kendini bağlanacak biri olarak görmüyormuş.
Ele não se imaginava preso a um lar.
Ama az sonra ayrıldılar ve zıt yönlere gittiler.
Mas o momento passou e eles separaram-se, seguindo direcções opostas.
Bana, bir daha görüşmemek üzere ayrıldılar gibi geldi.
Sabe, ocorreu-me, que talvez se estivessem a separar de vez.
- Hepsi izinsiz ayrıldılar.
Todos ausentes injustificados!
O ve diğer Haganah üyeleri iki saat önce ayrıldılar.
Ele e o pessoal do Haganah já se foram há duas horas.
Hakimler tarafsız adalet düşüncesinden ayrıldılar.
Os juizes ficaram sujeitos a algo alheio a uma justiça objetiva.
- Ayrıldılar...
- Fugiram...
Tüm kızlar nezaketen geldiler ve hiç bir şey olmadan ayrıldılar.
Todas as raparigas, abonadas e simples das terras mais próximas já tentaram seduzi-lo.
Bu sabah buluştular, karısını aldılar sonra ayrıldılar.
- Reuniram-se esta manhã. Apanharam a mulher no aeroporto, depois separaram-se.
" Akşam 10'da sarhoş olarak ayrıldılar.
"Quando saíram, às 22h00, estavam bêbados."
İkiye ayrıldılar, lanet olsun.
Separaram-se, raios!
Sanırım o işten sonra, terfi alacak Vali Ma'nın adamları da ona eşlik ediyorlar Ayrıldılar mı?
O capitão Lee e o sobrinho do General fazem companhia ao seu irmão e partiram todos juntos
Majesteleri de ayrıldılar.
Sua alteza partiu também.
Çocukların hepsi büyüdü ve evden ayrıldılar. Ben de artık kocamı boşayabilirim.
Agora que saíram de casa, posso ter o meu divórcio.
Harrison ile Mancuso Robinson'ın arkasında ayrıldılar.
Harrison e Mancuso estão separados por trás de Robinson.
- Sadece köprüden ayrıldılar?
- Acabou de deixar a ponte?
Kendileri bu sabah ayrıldılar.
Deixaram o hotel esta manhã. Sim, senhor.
İki farklı fraksiyona ayrıldılar.
Verá, estão divididos em duas facções distintas.
Tapınaktan ayrıldılar..
Abandonaram o templo...
Ayrıldılar.
Saíram. - Para onde foram?
Ne zaman ayrıldılar?
- Quando é que saíram?
Annemle babam ayrıldılar.
Os meus pais separaram-se.
O ve arkadaşları arabaya atlayıp Brooklyn'den ayrıldılar.
Por isso, ela e uns amigos saltaram para um carro e desapareceram de Brooklyn.
Hayır, yani gittiler. Ayrıldılar.
Não, foram-se embora.
- Buraya geldiğimde arabayla ayrıldılar.
- Saíram de carro quando eu cheguei.
- O, otelden ayrıldığında aradılar. Yani, ben vaktinde geldim.
- Fui informado que o Laszlo acaba de sair do hotel, por isso não estou.
Evi kontrol etmeğe geldiler, fakat saat 15 : 00'te buradan ayrıldılar.
Mas não sei por quê. - Quem veio?
Çok azı, bir kere adadan ayrıldı mı, uyanabilir ; bunu inkar etmiyorum ama çok genç ayrılmalılar.
Não nego que uns poucos, partindo, possam acordar, mas teriam de partir muito jovens.
Dün ayrıldılar
Ela foi embora ontem.
Üniversite ortamında son derece yaygın bir tavırdan ayrıldığım kesin. Orada diğerleri, yani hitap edilen kişiler, öğrenciler basit ve saf alıcılar gibi görülüyor.
Vou afastar-me, claro está, da atitude tão corrente no meio universitário que consiste em considerar os outros, aqueles aos quais nos dirigimos como receptores puros e simples.
Ayrıntılar ferdi komutanlara bırakıldı, fakat listedeki tüm maymunların saat 06.00'a kadar yakalanmasını ve yenileme merkezine teslim edilmesini istiyorum.
Deixem os detalhes para cada comandante, mas eu quero todo e qualquer macaco naquela lista no Centro de Recondicionamento até amanhã às 6 horas da manhã.
Tedavisi biten yaralılar Umi Yukaba'yı söyleyerek hastaneden ayrıldı.
Os homens já recuperados saíam do hospital a cantar a Umi Yukaba.
- Buchananlar bu öğlen ayrıldılar.
Eu era amigo dele. Os senhores partiram hoje à tarde.
Diğerleri işe gitmek için ayrıldılar.
- São só duas.
Ayrıldılar.
Separaram-se.
Ayrıca gemide içinden çizgilerle bağlanmış parlak şekilli noktalar görünen garip bir pencere görmüştü. Uzaylılar Betty'e, bunun yıldızlararası ticaret yollarını gösteren bir yıldız haritası olduğunu söylemişlerdi.
Ela indicou também uma estranha janela através da qual podia ver, um resplandecente modelo de pontos ligados com linhas, que era, disseram-lhe, um mapa estelar, indicando as rotas do comércio interestelar.
Aristo, insanlığın Yunanlılar ve Barbarlar olmak üzere ayrıldığını iddia ediyor idi. ve bu nedenle Yunanlılar'ın kendilerini saf tutmaları gerektiğini savunuyordu..
Aristóteles argumentava que a humanidade estava dividida em Gregos, e nos outros, a que chamava'bárbaros'e que os Gregos se deviam manter puros racialmente.
Tarayıcılarım Burns'ün arabasının şu an sahil evinden ayrıldığını gösteriyor.
Os meus sensores mostram o carro do Burns a deixar a casa de praia.
Serbest bırakıldılar ve Teruggi, elçiliğe teşekkür bile etmeden oradan ayrıldı.
... foram soltos e Teruggi foi-se embora sem agradecer à embaixada.
Bu New York'tan ayrıldığımızın işareti sanatçılar ellerindeki paketleriyle gidecekler ve bu yerlerde oynayacaklar onlar kişisel olarak asla oynamak istemezler.
Isto significa que nós deixamos Nova Iorque com este grupo de artistas. para viajar e expor em lugares onde, individualmente, eles nunca iriam expor.
- Evden az önce ayrıldılar.
- Eles saíram do apartamento.
- Hayır, ayrıldılar.
Não, eles já foram.
Kaptan, martı saygılarını göndererek ayrıldı.
Capitão, a gaivota partiu, e deixando-lhe muitos cumprimentos!
Savaşlar yüzünden ayrı kaldılar. Senin gibi hırsızlarca satıldılar.
Com o passar dos séculos, foram dispersas por guerras, vendidas por ladrões como você!
Kuyruklu yıldızdan ayrıldıktan sonra rotalarını tekrar ayarlamaları gerekirdi, ama hiç bir güncelleme yapmadılar.
Aparentemente fixaram a rota... depois de terem deixado o cometa e não depois disso.
Ayrıldılar mı?
Eles já se foram?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]