Baban öldü traducir portugués
344 traducción paralela
Tanrı'ya şükür ki baban öldü.
Dá graças a Deus por teu pai estar morto.
Baban öldü, çocuğum ; ne yapacaksın şimdi?
Teu pai está morto, meu filho.
- Ama baban öldü.
- Mas o teu pai está morto.
Bombardımanda annen, baban öldü mü? - Ne?
O pai e a mãe... morreram no bombardeamento?
"Marty, baban öldü" dedi.
Ele disse : "O seu pai morreu."
- Baban öldü.
O teu pai está morto.
Baban öldü.
O seu pai morreu.
Baban öldü mü?
O teu pai está morto?
- Baban öldü
Seu pai morreu.
Baban öldü mü?
Seu pai está morto?
Çok kötü bir kaza oldu. Baban öldü.
Houve um acidente terrível e o teu pai morreu.
Baban öldü.
O teu pai morreu.
Baban öldü Robert.
O teu pai está morto, Robert.
Baban öldü.
Ele está morto.
Baban öldü.
O teu pai também.
- Kirsty, baban öldü.
Kirsty, o teu pai está morto.
Baban öldü, Charlie.
O teu pai morreu, Charlie.
Annen baban öldü ve karın herkesi sikiyor!
Os teus pais estão mortos e a tua mulher fode com todos!
Baban öldü!
O teu pai está morto!
Baban öldü, değil mi?
O teu pai morreu, não é?
Baban öldü ve bu dava kapandı.
O teu pai está morto e o assunto está encerrado!
Baban Öldü.
O teu pai morreu.
Baban öldü.
A morte do seu pai.
- Baban öldü Kate.
O teu pai está arrumado.
Baban baban yıllar önce öldü.
Teu pai é teu pai morreu há anos.
Annen vardı orada, ve Amerikan İç Savaşı'nda çarpışan büyük baban da oradaydı. - O öldü.
A tua mãe estava lá e o teu avô, que lutou na guerra civil americana.
Ama unutma ki, babanın da babası öldü. Büyükbaban da yitirdi babasını.
Mas, bem sabeis, vosso pai também perdeu um pai, que também perdeu o seu e o sobrevivente obrigado pelo dever de filho devia mostrar o luto por algum tempo.
Annen babanı terk edince, baban adeta öldü.
Ele morreu quando ela o abandonou.
Philippe, baban çalışması yüzünden öldü.
Bem, Philippe, ele morreu por causa do trabalho dele.
Baban şerefiyle öldü. İçinde hiç serserilik yoktu.
Seu pai morreu com dignidade.
Baban şanslıydı O iyi bir yaşamı varken öldü.
Seu pai teve sorte... morreu quando ainda dava gosto viver.
- Baban erkek gibi öldü.
- Seu pai morreu como um homem.
babanız öldü.
seu pai está morto.
Baban aldığı yaradan ötürü öldü.
O vosso pai morreu do ferimento.
- Babanız mı öldü?
- O seu pai morreu? - Há muito tempo.
Babanız öldü.
O teu pai está morto.
Diğer arkadaşlarımla birlikte, anne baban da öldü, ama sen çok güçlüydün tıpkı bu adada büyüyen ağaçlar ve filizlenen otlar gibi.
Os teus pais morreram, tal como os meus outros amigos, mas fizeste-te um rapaz forte... Como a erva e as árvores que cresceram nesta ilha.
Babanız, anneniz, onlar öldü mü?
O seu pai, a sua mãe, estão mortos?
"Baban vazife esnasında öldü" "O bir öğretmendi" mi diyeyim?
Que o seu pai morreu a trabalhar como professor?
İşte bu olduğunda... .. senin baban olan o iyi adam öldü.
Quando isso aconteceu... o homem bom que era o teu pai, foi destruído.
Baban dün gece öldü.
O seu pai morreu ontem à noite.
Babanızı vurdu ve babanız öldü.
Ele deu um tiro ao vosso pai e ele morreu.
Babanız öldü.
Ele morreu.
Babanız sekiz yıl önce mi öldü?
- O seu pai morreu há oito anos?
Bayan sana söyleyen ben olmak istemezdim. Ama baban 5 yıl önce öldü.
Ah, menina odeio a ser eu a contar-lhe isto, mas o seu pai morreu à cinco anos.
- Baban benim hayatımı... kurtarırken öldü. Bu adamlarsa para için itfaiyecileri öldürüyordu.
- O teu pai morreu... para me salvar e estes gajos matam bombeiros por dinheiro.
Baban bir korkak gibi öldü. Seni lanetleyerek ve sıkışmış bir domuz gibi bağırarak!
Teu pai morreu como um cobarde, a amaldiçoar o teu nome e a guinchar como um porco.
Babanız, Lionel Kaffee eski Donanma askeri savcısı ve Birleşik Devletler başsavcısıydı. 1985'te öldü.
O seu pai, Lionel Kaffee, juiz da marinha e promotor federal... morreu em 1985.
Babanız dört dakika önce öldü.
O seu pai faleceu há 4 minutos.
Babanız öldü.
O seu pai morreu.
Senin güzel, övülesi yanın bu Hamlet. Yürekten tutuyorsun babanın yasını. Unutma ki babanın da babası öldü.
É doce e louvável que lamentes por teu pai, Hamlet... mas deves saber que teu pai perdeu um pai... e esse, por sua vez, perdeu o seu... e a obrigação do filho é, por algum tempo, lamentá-lo... mas perseverar na condolência é uma teimosia sacrílega!
öldür 344
öldürecek 16
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
olduğunu biliyorum 33
öldürür 25
öldüğünde 37
oldu bil 39
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldürecek 16
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
olduğunu biliyorum 33
öldürür 25
öldüğünde 37
oldu bil 39
öldürmek 62
öldürülmüş 50
oldu o zaman 19
öldük 27
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu bile 25
öldük 27
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu bile 25