English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bakın bayan

Bakın bayan traducir portugués

659 traducción paralela
Bakın Bayan Flaemm.
Espere, Senhorita Flaemm.
Buraya bakın Bayan Julie, Pres Dillard'la birlikte uzunca bir süre dışardaydınız.
Ouça, Miss Julie, esteve cá fora muito tempo com o Pres Dillard.
Bakın Bayan Kane, elimde bir gazete olsaydı ve bir politikacının davranışları hoşuma gitmeseydi, onunla mücadele ederdim.
Se eu tivesse um jornal e não gostasse de um político... eu o atacaria de todas as formas!
Bana bakın Bayan Ralston, bana büyük bir iyilik yapar mısınız?
Agora, Menina Ralston, Poderia fazer-me um grande favor?
Bakın Bayan Wales, açık konuşalım.
Olhe, Menina Wales vamos falar francamente.
Bakın Bayan Wales, anti-semitizmden nefret ederim.
- Detesto o anti-semitismo.
- Bakın bayan, sizi tanımıyorum bile.
Vou ficar apenas um dia na cidade.
Bakın Bayan Schmidt.
Agora, senhora Schmidt.
" Bakın Bayan Inwood, elimde size ait bir elbise var.
" Oiça, tenho um vestido seu.
- Bakın bayan.
Dê uma olhadela.
Yarın sabah da hesabımdan çekecek. Bakın bayan, bu kadar zor olacaksa isterseniz yapmayalım?
Ouça, se é tão complicado assim para a senhora... podemos esquecer tudo isso.
- Bakın Bayan Fremont. Bu kadın sezgileri meselesiyle dergi satabilirsiniz.
- Menina Fremont, a intuição feminina vende revistas.
Bakın bayan...
- Madame...
Bakın bayan, ben o tip bir adam değilim.
Não sou desse tipo, moça.
Bakın bayan, fazla zamanımız yok.
Ouça, não temos muito tempo.
Bakın Bayan Winthrop, Madeleine Oteli'ndekilerin size komplo kurmuş olma nedeni ne olabilir?
- Minha cara menina, que motivos teriam as pessoas do hotel para urdir tal conspiração?
- Siz birlikte misiniz? - Bakın Bayan Lord...
- Vocês... estão juntos?
Bakın Bayan Peatty, yaptıklarımdan dolayı hesap vermem.
Oh, ouça, Sra. Peatty... O que eu faço é assunto meu.
- Bakın Bayan Greer endişeniz için minnettarım. - O zaman neden...
- Então porque...
- Bakın Bayan Fisher... bu iş beni ilgilendirmez.
- Olhe, Menina Fisher, disse-lhe que isto não me diz respeito.
Bakın bayan, ben...
Olhe, senhorita, eu...
Bakın Bayan Webster, size söyleyebileceğim Eileen'in bundan pek emin olmayışı ve ben...
Bem, presentemente, a Eileen não está muito segura disso e eu...
Bakın bayan.
Ouça, senhora.
Bakın bayan.
Diga-lhe.
Bakın bayan, böyle- -
- Bem, você não pode...
Kuzeyde yaşamaktan pek hoşlanmayacaksın. Bayan Julie, bakın size ne söyleyeceğim.
Mas não vai gostar do norte, Miss Julie, isso lhe digo.
Rastlantıya bakın, Bayan Van Hopper.
Que coincidência, Sra. Van Hopper.
Bana bakın, Bayan Kane, hayatım.
Olhe para mim, Sra. Kane, querida.
Yukarıdaki bayanı ve onun bana bakışını düşünüyordum...
Pensava na senhora Dietrison e em como me tinha me olhado.
Yüzünüzü kaçırmayın, Bayan Wales. Bana bakın.
Encare-me a mim!
Bakın, bayan, bu bezi macassar yağlarına karşı kullanabilirsiniz.
Olhe, senhora, isto é um antigordura.
Bakın, bakın, bayan, müzik kutularım var.
Olle, madame, tenho uma caixa de música.
Bak Bayan Minosa, kocan bir dağın altında mahsur.
Escute, Sra. Minosa, o seu marido está preso debaixo duma montanha.
- Bakın, Bayan Ramirez...
- Olhe, Mrs. Ramirez...
Pekala evlat. Bak ne diyeceğim. Bayan Susie, okuldan kaçtığın için, ondan özür dilemeni bekliyor.
A senhorita Susie merece uma desculpa por teres fugido da escola.
Bakın çocuklar, Bayan Park Avenue'nun kendisi.
Uau! Pessoal, olhe só. A Miss Park Avenue!
Bayan, bakın! Bayan!
Espere, minha senhora!
Bak, Bayan Sutton'a söyle senin için hiç bir şey hazırlamasın.
E diga à Sra. Sutton que não te prepare nada.
Evet, evet. Hayır, bakın... Hayatını kurtaran bayanın onunla konuşmak istediğini söyleyin.
A mulher que salvou a vida dele quer falar com ele.
Bakın, Bayan O'Connor başımız dertte olduğu için sizi arıyorum. Kocanızın yardım edebileceğini söylediler.
Sra. O'Connor estou a ligar porque estamos em sarilhos e disseram-me que o seu marido poderia ajudar.
- Bayan Webb, bakın kim gelmiş.
- Srta. Webb, veja quem voltou.
Şimdi bakın, Bay Brown, Bayan Collins'e bu konuda bir şey söylemedim.
Olhe, S.r Brown, eu não contei nada disto à S.ra Collins.
Bakın, Bayan Ogi...
Escute, Menina Ogi...
Şimdi buraya bakın, Bayan Chaundry, o zamanki adıyla, çavuşa ayrıntılı ifade vermiş ve baş harfler konusundan söz edilmemiş.
Repare, na altura, a S.ra Chaundry, deu ao sargento uma descrição detalhada e não mencionou quaisquer iniciais.
Bakın, Bayan Grimes, bunun gibi bir ev 9.000, 10.000'den daha fazla etmez.
Ora, S.ra Grimes, uma casa como esta não deve custar mais de 9000, 10.000.
Bak, Bayan Venable'ın parasını Seattle Klinik'e vermesini istemezsin, değil mi?
Näo quer que a Mrs. Venable dê o dinheiro à Clínica de Seattle, pois näo?
Bağışlayın bayan, balkonda hava alırken elimde olmadan konuşulanları duydum, bakın sarhoş değilim,... ama biri, bir diğerini bir şey yapmaya zorladığında, tepem atar.
Perdoe-me, Sra, mas estava a fumar na varanda e ouvi a conversa... Não estava a escutar. Mas fico fulo quando alguém tenta forçar outra pessoa a fazer algo.
Bakın doktor saat 12.15, Bayan Steiner'i karşılamalıyım.
São 12h15, tenho de ir ao encontro da senhora na paragem do autocarro.
Bayan Hirschberg'e bakın.
Veja a Sra. Hirschberg.
Küçümseyen bir bakışınız var, bayan. Ve ben küçümseyerek bakan kadınlardan hoşlanmam.
Tem um aspecto altivo, Senhorita... e não gosto de mulheres altivas.
Bayan Smith, bakın.
Miss Smith, ouça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]