English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Biliyor musun al

Biliyor musun al traducir portugués

334 traducción paralela
Biliyor musun Al, bu sabah kendimi çok iyi hissediyorum. Her şey yoluna girecek.
Sabe, esta manhã tive a sensação... de que chegou a minha vez.
Biliyor musun Al, bu hatıralarımı canlandırıyor.
Sabes, Al... Isto traz-me boas recordações.
Biliyor musun Al, belki beni alâkadar etmez ama çalışan bir eşinin olması çok avantajlı.
... o maior idiota que já conheci. És o responsável.
Biliyor musun Al, çocukların ikisi de gittiklerine göre biz de belki oynaşırız diye düşünmüştüm.
Quem nos teria rasgado os pneus? Vejamos... Quem é louco e tem um objecto afiado?
Biliyor musun Al, haklısın.
Sabes que mais, Al?
Biliyor musun Al, işte, senin farkın bu.
Sabes, é isso que te distingue, Al.
Biliyor musun Al, o yarışmalarda hediyeler de veriyorlar.
Sabes, Al, eles dão prémios nesses concursos. Melhor ainda :
Biliyor musun Al, bu sene değişik bir şey umuyordum.
Al, este ano queria fazer uma coisa diferente.
Biliyor musun Al, senin problemin, hayattaki gizli bazı değerlerin farkına varamaman.
Sabes, Al, o teu problema é que não paras para apreciar as boas coisas da vida.
Biliyor musun, odan için saatine 1,000 Liret alıyor.
Ela cobra mil liras por hora pelo quarto, sabe?
Biliyor musun, konuyu akademik açıdan ele alırsak...
Sabe pensando nisso, academicamente...
Al bu ne biliyor musun?
Toma. Sabes o que é?
Bizden neden alınıyor, biliyor musun? Çünkü bizim kafamız karışık.
Perdemos por sermos equivocados.
Maymun yakalamak için ne alıyor, biliyor musun?
Sabes o que ele tem comprado para apanar macacos?
Ben böyle değilim, biliyor musun? Alışılmadık.
Eu não costumo ser assim, sabe.
Bir adamı evine dönmekten alı koyacak herhangi bir kanun biliyor musun?
Existe alguma lei que proíba um homem... de residir na sua própria casa?
- Ders alıyorum, biliyor musun?
- Ando a ter aulas, sabes?
Ne alıyor, biliyor musun?
Sabes quanto é que ela ganha?
Eskiden işçiler nasıl işe alınırdı biliyor musun?
Sabes como eram dantes contratados os trabalhadores?
Biliyor musun... suçlularla arkadaşlık yaptığın öğrenilirse lisansını elinden alırlar?
Sabias que podes perder a tua licença de jogo por te dares com um criminoso conhecido?
Biliyor musun, bu iş gittikçe daha tuhaf bir hal alıyor.
Sabes, isto está cada vez mais esquisito.
Biliyor musun beni görmeye gelmene sevindim.
Sabes, Al ainda bem que vieste visitar-me.
Biliyor musun, bu tür saldırılar alıyorum.
Tenho estes ataques.
Biliyor musun? Bir koku alıyorum.
Sabe, posso sentir o cheiro.
Bir sürü yabancı dergi alıyorsun. Yabancı dil biliyor musun?
Tantas revistas estrangeiras.
Bilemiyorum. Biliyor musun, buraya pek alışık değilim.
Não participo nas merdas deles.
Hey Al, biliyor musun seneler bana bir şeyi öğretti.
Eu aposto.
Doğru adam gelip seni bulacaktır. Biliyor musun, yanında kendimi gerçekten rahat hissediyorum.
Voltaste a perder no póquer, Al?
Biliyor musun, Al kendimi domuz gibi hissediyorum burada durup, kendimi eğlendirerek masum ve zavallı kadına bakıyorum sanki bir et parçasına bakar gibi.
Sabes, Al... Sinto-me um porco, aqui contigo, a divertir-me, a olhar para uma coitada séria como se fosse um naco de carne.
Biliyor musun, bizde de K-Mart var fakat şehir dışına çıkıp da birinde alışveriş etmek çok özel bir şey.
Não são desilusões. Ouve, discutimos, mas não te preocupes.
Ama biliyor musun, ne var Al?
Já as vi no centro comercial.
Al, biliyor musun, köpeğin çiti bahçeme devirdi.
Nunca pensei vir a dizer isto, mas sinto a falta dos miúdos.
Ne zaman bir dergi okusam ve senin beğeneceğin bir şey gördüğümde ve ben "Peg, şuna bak" dediğimde sen ne yapıyorsun, biliyor musun?
Porque o Al trabalha muito para ganhar o dinheiro dele, e merece que eu faça o mesmo esforço para que o gaste comigo.
Biliyor musun, Al o beş dolar benim için bir şey ifade etmiyordu.
Não, ela quis uns sapatos bons.
Biliyor musun, para hakkında yalan söylemen yeterince kötü fakat Al, bunlar sahip olduğumuz tek dostlarımız.
Mas se for, perco o Phil e a Oprah e o jogo dos Cubs.
Sen ve Marcie'nin gerçekten nasıl bir odaya ihtiyacı var biliyor musun?
Mas ele não quer usar o chapéu. A propósito, Al, queremos pedir desculpa por causa da tua vedação.
Ne ismi vereceğim biliyor musun? The Al Bundy. Sanırım şimdi bodruma gidip hemen ona bir bakacağım.
Podemos consolar-nos em sabermos que embora ele só tenha vivido um ano na contagem dos cães, ele viveu sete anos na contagem das pessoas.
Al, arka lambanın kırılmış olduğunu biliyor musun?
- Desisto. Al, sabias que tens um farol partido?
Biliyor musun, onlara karşı nazik olmalısın, Al.
Devias ser simpático com eles, Al.
Al, Steve'in annesi ve bir bowling topu arasındaki farkı biliyor musun?
Al, sabes a diferença entre a mãe do Steve e uma bola de bowling? - Qual é?
Biliyor musun, Al? Sanırım eve gidip biraz uzanacağım.
Sabes, Al, acho que vou para casa deitar-me.
Biliyor musun, bana zaten Al ile kütüphaneye gitmesi biraz garip gelmişti.
Achei um bocado estranho o Al ir com ele á biblioteca.
Biliyor musun, Al sorunun ne olduğunu biliyorum.
Sabes, Al, acho que sei qual é o problema.
Peki, Al sana ne alacak biliyor musun?
Sabes o que o Al te vai oferecer?
Bu sizi mahveder. Biliyor musun, 16 sene sürmüş olsa bile sonunda Al'ın kendine ait hiçbir şeyi olmadığını gururla söyleyebilirim.
Demorei 16 anos, mas orgulho-me em dizer que finalmente o Al não tem nada.
Biliyor musun, 74 senesinde Al'da da o sorun var sanıyordum ama 79'da halloldu.
Em 1974 pensei que o Al tinha esse problema. Mas em 1979 ficou tudo bem.
Bu köylü ona ne demiş biliyor musun? "Al, biraz iç."
Sabes o que o Saloio lhe disse? "Toma, bebe um pouco".
- Bu ne kadar zaman alır biliyor musun?
- Sabes quanto tempo demora a fazer?
Biliyor musun, Sam? - Neyi? - Telefonu elime alıp seni aradığıma gerçekten çok memnunum.
Fico contente por ter pegado no telefone e ter-te ligado.
Oo, Al, biliyor musun, seni asla bırakmam.
- AI, sabes que nunca te abandonaria.
Biliyor musun, sana iyi bir haberim var, Al.
Bem, sabes, tenho boas notícias, Al.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]