English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bir tane var

Bir tane var traducir portugués

4,587 traducción paralela
Burada da bir tane var.
Aqui está um.
Şurada bir tane var hatta.
Tenho um ali.
Ailemin kulübesinin birkaç yüz metre ilerisinde bir tane var.
Perto da casa de campo dos meus pais, existem umas.
Evet, onlardan bir tane var.
Sim, eu tenho uma dessas.
Bahaneler mendil gibidir ; herkeste bir tane var.
As desculpas são como os lenços, todos as têm.
Bende de senin için bir tane var.
Também tenho uma.
Sadece bir tane var. istasyonda.
- A única da estação.
Bende de bir tane var.
Eu também tenho um.
Ah, farkına varmadın mı, fakat bu sır değil ki Benim seninle ilgili bir tane var, gerçeği söylemek gerekirse- - yanlış yönlendirildiğimi belirtmemek adil değildi.
Não tinhas, mas não é segredo que eu tenho um contigo, o que, para ser sincero foi injusto, já para não dizer mal direccionado.
Şu ana kadar bilinen bir tane var gibi.
Parecia um caso único até agora.
- Bir tane Richard Bulvari'nda var.
Richard Boulevard.
Üst koridorda iki tane ve bir tane de çıkışta var.
Há dois no corredor superior e um na saída.
Başladığım zaman, daha fazla boruya ihtiyaç vardı, çünkü hiçbir zaman yeterli olmadı, bu yüzden benim burada üç tane borulu orgum var, artı bir elektronik org, klavye için kullandığım.
Depois de começar, precisei de mais tubos, pois nunca são suficientes. Tenho aqui três órgãos de tubos e ainda um órgão eletrônico, que uso como teclado.
Orta Atlantik civarında sadece bir tane üretici var.
Só existe um distribuidor nos estados do Atlântico Médio
Evet, iki tane yalnız bir kez teklif yapan var.
Sim, houve duas.
- Sadece bir tane var.
- Só há um.
Evet, sadece bir tane boş var, o da benimkinin yanında hemen.
- Há uma vaga... mesmo próximo do meu.
Korkarım başka bir tane daha var.
E temo ter outro.
Bir tane buğday kemik yastığım var.
Reservei um travesseiro de trigo mourisco para o joelho.
Her istasyonda bir tane var.
Cada batalhão tem uma.
En üst katta en az bir tane kazazede var.
Temos, pelo menos, uma vítima no andar de cima.
Çantamda bir tane maske var.
- Precisamos de uma... - Está uma máscara de O2 na minha bolsa.
Senin bir kod adın var ve ben de bir tane istiyorum.
Tens um nome de código. Também quero um.
- Elinde bir tane çalışanından mı var?
- Tens um que funciona? - Sim.
Bak şurada bir tane daha var!
E outro ali.
Gerçi, sadece bir tane yatak odası var.
Embora... só tenha um quarto.
Şu öylesine konuştuğumuz kişinin 9500 ya da 3 tane çekebilmesi durumuna karşı yedek bir planın var mı peki?
E tem alguma alternativa, caso a pessoa só consiga fazer 9500 ou 3?
Nehrin iki yanında birer tane, Kolumbiya batağında da bir tane kesişim tüneli var.
Há dois grandes túneis nos dois lados do rio, e outro que sai do atoleiro de Colômbia.
- Hepimiz için birer dansçı var ayrıca ortada dans eden bir tane daha var.
Arranjei dançarinas para cada um de nós, e mais uma extra para jogar à zona.
Bende bu ikisi var. Sende de onlardan bir tane fazlası var.
Eu tenho dois destes, e tu tens mais um desses.
Senin zaten bir tane silahın var, sana bir tane daha vermeyeceğim.
Já tens uma arma, não te vou dar outra.
- Bir tane daha yumurta var.
Há mais um ovo aí.
Bunlardan kaç tanesine ihtiyacın var bilmiyorum fakat bir tane az olursa sorun olmaz.
Eu nao sei quantas dessas coisas que voce precisa, mas nao me importar menos.
İyi bir tane daha var.
Outra coisa...
- Bana da var mı bir tane?
- Eu tenho direito a uma?
- Bir iki tane olasılık var.
Sim. Há algumas possibilidades.
Bir tane daha var.
Temos outro.
Bir tane daha var.
Está aqui outro.
Hayır, fakat bunun gibi bir tane daha denersen, fark edeceksin ki benim de pençelerim var. - Ah.
Não, mas mais uma dessas e ficarás a saber que eu também tenho garras.
Kuzey Baltimore'da bir tane depoları var. Ve biliyor musunuz?
Possuem um em Northern Baltimore.
Başka öyküler çıkabilir ama bir tane Jack Porter var.
Haverão outras histórias, mas há apenas um Jack Porter.
Aşağıda bir tane daha var.
- Tem outra lá em cima, por ali.
Bir tane kırmızı bayrak var ve kırmızı, kızıl, koyu kırmızı gibi.
Socialista e é muito bonita, afável e ruiva.
- En azından bir tane için vaktimiz var. - Unh-unh.
Acho que temos tempo, pelo menos para um.
Dolapta bir tane de senin için var.
Tens um para ti no armário.
Lavabonun altında bir tane cin şişesi var.
Gin, debaixo da banca.
Soruyorum çünkü usta bir satranç ustası var bir tane ve ona sormuşlar "Veziri yatakta mı yoksa satranç tahtasında mı tercih edersin?" diye.
Uma vez, perguntaram a um grande mestre de xadrez se preferia a Rainha na cama ou no tabuleiro.
Tarrytown'daki araba hurdalığında bir tane endüstriyel araba ezici var.
Há um ferro-velho em Tarrytown com um prensa de carros industrial.
Hayallerini yıkmak istemem ama DNA kanıtı dediğimiz bir şey var ki bu da dostun Thomas Jefferson'un, Sally Hemings adlı bir köleden altı tane çocuğun babasının olduğunu bilimsel olarak ispat ediyor.
Odeio rebentar a sua bolha, mas temos algo chamado evidência por ADN, que provou cientificamente que seu companheiro Thomas Jefferson foi pai de seis filhos com uma das suas escravas, Sally Hemings.
İkinci katınızda var bir tane.
Vocês têm o aparelho no segundo andar.
Bir tane daha var.
Olhem mais esta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]