Bir çeşit traducir portugués
9,778 traducción paralela
Bu yüzden kabul etmem gereken şey içinde bir çeşit kötülük olduğu.
Então, tenho que aceitar que a única coisa que está dentro dele é algum tipo de mal.
Bir çeşit kriz geçiriyordu ve beni yere bastırıp bağırıyordu.
Estava a ter algum tipo de colapso, a gritar, a segurar-me.
Bir çeşit kefaret gibi düşün.
É uma forma de expiação privada.
Orta çağ ilimleri uzmanı değilim fakat... hanedan ailesine ait bir çeşit sembol gibi.
Não sou um perito medieval, mas é um símbolo heráldico de família.
Yani bu Gece Gelenler bir çeşit kara büyü yapıyor. - Peki senin yaptığın...
Essas Necromantes praticam uma espécie de magia negra, enquanto você pratica...
Bir çeşit huzur vardı.
Uma espécie de paz.
Kadın, onun eline dokununca arkadaşımın yüzünde bir çeşit huzur oluştu.
Ela tocou na mão dele. E no seu rosto... Uma espécie de paz.
Akçaağaç suruplu domuz eti alırsam, bir çeşit Paleo gibi, değil mi?
Se comer o de toucinho com ácer, é tipo Paleo, certo?
Yumurta ve bir çeşit domates sosu.
Ovos e uma espécie de molho de tomate.
Nesin sen, bir çeşit fetiş hayranı mı?
O que és tu, algum tipo de rapariga fã de fetiches?
- Hayır, bu bir çeşit espriydi.
- Não, faz parte de uma anedota.
Kendini bir çeşit rekabetin içinde buldun.
Vais ter muita concorrência.
Bu bir çeşit sorgulama yöntemi mi?
Isto é uma técnica avançada de interrogatório?
Bir çeşit lezbiyen çakal olduğumu ve yeni bitmiş ilişkinin üzerine çullanacağımı düşünüyorsun yani.
Então, achas que sou uma lésbica predadora e esfomeada à espera de te saltar para cima, mal acabas um relacionamento.
Birden dalışa geçip fırıl fırıl dönerler ve bir çeşit hipnotik bulut mükemmel senkronize edilmiş desenler yaparlardı.
Eles debatiam-se e rodavam num tipo de nuvem hipnótica, em padrões perfeitamente sincronizados.
Orada bir çeşit kazara süper cadılar meclisi oluşumu var...
Há uma espécie de super clã acidental... O quê?
Bir çeşit akut psikotik kaçış evresinde olabilir veya katatoni. Bilmiyorum.
Talvez ele esteja nalgum tipo de fuga psicótica, ou, talvez, esteja catatónico.
Bu bir çeşit sex fantazisi miydi?
Algum tipo de fantasia erótica?
Bir çeşit tesisat akıntısı.
Uma fuga na canalização.
Bu soru denemesi bir çeşit oyun mu?
Foi uma pergunta directa ou algum tipo de jogo?
- Bir çeşit et koyuyorlar hep.
- Há sempre alguma comida.
Bağlantımız eski olsa da ziyaretine gelmeyi bir çeşit jest olarak hissettim.
Por mais que faça muito tempo, pensei que seria um gesto de bondade vir visitá-lo.
Başka bir çeşit ayakkabı sipariş ettim ama gelmesi biraz sürecek.
Encomendei uns sapatos Crewsave, mas eles demoram a chegar.
Bu bana yaptırdığı şeyler bir çeşit bağımlılık.
Aquilo que me faz, meu Deus, é viciante. Entende?
İnsanların benim hakkımda bir çeşit sapık olduğumu düşünmelerine izin veremem.
Não posso ter as pessoas a pensarem que sou um tarado.
Bir çeşit temel içgüdü gibi.
É tipo um instinto primitivo.
Bir çeşit hafıza kaybı yaşıyor.
Ele está a passar por algum tipo de perda de memória.
Bir çeşit elektrik arızası var gibi.
Existe algum tipo de falha eléctrica.
Bir çeşit hastalıktan bahsettiğinizi mi anlıyorum?
Quer dizer que acha que eu sou um tipo de doença?
En azından bir çeşit yardım alır.
Pelo menos assim ele vai conseguir, algum caralho de ajuda.
Annemle bir çeşit dalavereli anlaşma yapmışsın.
Enganaste a minha mãe com um belo negócio.
Bir çeşit kablolama şeması. Bir çeşit elektrik şebekesi.
É... algum tipo de esquema de cablagem eléctrica, algum tipo de rede eléctrica.
Bir çeşit psişik sinir sistemi.
É uma espécie de sistema nervoso psicótico.
Yani, ilk tashih altı haftamızı alsa Little Brown'un sonraki planı düzeltilmiş kopyalarını seçilen birkaç gazeteciye göndermek. O zaman bir çeşit özel bir basın toplantısı düzenlenebilir.
Então, se tirarmos seis semanas para rever o livro, então o plano da Little e Brown é enviar as cópias finais a uns poucos jornalistas e esperarem por uma conferência de imprensa.
Eğer beni sadece bağlantılarım için kullanmak istiyorsan bir çeşit gösteri yapmak istiyorsan Rhonda'yı öldürürüm.
Se está a usar os meus contactos para dar espetáculo, mato a Rhonda.
- Bir çeşit zehirle.
- É mau?
Baban bir çeşit profesyonel olmanı mı istiyor?
O teu pai quer que tenhas uma profissão séria?
O değil de bir çeşit dönüm noktası yaşadım. Bir görü gibi hani.
Mas dei uma espécie de passo em frente, tive uma visão.
Bu büyülü nesneler Dahlia için bir çeşit tuzak oluşturacak gerekli gücü sağlayacak.
Estes objetos enfeitiçados devem gerar poder suficiente para criar um engodo.
Yani tüm tanıklar bir çeşit ölümcül kazaya kurban gitti demek istiyorum.
Todas as testemunhas sofreram algum acidente fatal.
Sürekli bir çeşit cevap aramak.
À procura de uma qualquer resposta.
Böyle göreve gitmeye devam edeceksen sana bir çeşit...
Se continuares a ir a terreno, vamos ter de fazer um tipo de...
- Nyssa bir çeşit Birlik büyüsü altında olduğunu düşünüyor.
- A Nyssa acha que ele está sob algum tipo de vudu mental da Liga.
Bir çeşit hafıza kaybı yaşıyor.
Ele está a experienciar algum tipo de perda de memória.
Ne çeşit bir larva?
Que tipo de larva?
Bir çeşit parazitlenme var.
Estou a ter uma interferência esquisita, talvez seja interferência de um canal de camionistas.
Diyorum ki, sevimsiz bir lise bilim fuarında, dünyanın sonunu getirebilecek ne çeşit bir sihirli vahiyin bildirilme ihtimali var ki?
Pergunto, que tipo de magia apocalíptica de fim do mundo poderá acontecer num liceu piroso durante uma feira da ciência?
O amatörlerin, kaç kişi oldukları umrumda değil, bu çeşit bir gücü odak noktası, - sihir ya da büyü olmadan kullanmalarının imkanı yok.
Não há forma dos amadores, por muitos que sejam, exercerem este tipo de poder sem um foco, seja um artefacto ou um feitiço.
- Sen ne çeşit bir canavarsın?
- Que tipo de monstro és tu?
- Ne çeşit bir hastalık?
- Que tipo de doença foi?
Benim bir çesit neandertal oldugumu mu sanıyorsun?
Achas que sou um Neandertal?
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18