Brendi traducir portugués
259 traducción paralela
Ufaklık, ona brendi getir.
Tiny, dá-lhe um pouco de conhac.
Brendi mi? Vermut mu? - Hangisini seversiniz?
Bem, fique aqui.
Bir şişe brendi bebeğim. Çok iyi bir brendidir.
Tenho outra surpresa para ti.
- Biraz brendi getir.
- Encontrará dinheiro em meu abrigo.
Bunlar brendi, şarap ve viski.
- Sofrer é um esbanjamento com o senhor.
- Biraz brendi alır mısınız.
- Quer um brandy?
Olanların üstüne bir brendi içmem şarttı.
Depois do que aconteceu, tinha de beber um brandy.
- Ardından iki brendi daha.
- E, depois, dois brandies.
- Bana büyük bir brendi lütfen.
- Obrigado. Um brandy grande.
İki brendi ve bir şartröz.
Dois brandies e um Cartuxa.
İçiyordun demek istiyorum. Brendi. Hem de çok.
Esteve a beber brande e muito.
- Bana bir duble brendi.
- Um brandy duplo.
Bana bir duble brendi daha.
Outro brandy duplo.
- Üçlü brendi olsun.
- Um brandy triplo.
Biraz da brendi.
E tragam brandy.
- Brendi, Bayan Isabella.
- O brandy, Senhorita Isabella.
Biraz brendi al. Kendini iyi hissetmene yardımı dokunur.
Um pouco de brandy ia fazer-te sentir melhor?
- Evet, bana büyük kadehte brendi soda getirebilirsin.
- Sim, me traga conhaque e soda.
Belki biraz brendi içmeli.
Talvez deva beber um Brandy.
Cin, brendi, şampanya ve şarap.
Gin, brandy, champanhe e Pimm's No.1.
- Se ne doldurdun, brendi mi?
- Que tens aí, Beaky, brandy?
" Geldiklerinde, Thwaite bir şişe brendi sipariş etti.
" À chegada, Thwaite pediu uma garrafa de brandy.
Brendi işi tam benim tahta köprüm gibi.
Aquele assunto do brandy é muito idêntico à minha ponte pedonal.
Brendi meselesi yeni bir şey değil, bilirsin.
Essa coisa do brandy não é nada de novo, sabe?
Budala önce brendi metodu sersemletmiş ve sonra da zehirlemiş.
O idiota cansou-se do método do brandy e mudou para o veneno.
Brendi hakkındaki şu kitap.
Aquele livro sobre o brandy.
Beyinsizin tekinin zavallı Beaky'e brendi içirmesine izin vereceğimi mi sanıyordun?
Pensas que eu ia deixar um idiota qualquer dar ao pobre do Beaky aquele brandy se lá estivesse?
Biraz brendi getir.
- O que se passa?
Brendi içeceğim.
Vou beber um conhaque.
- Biraz daha brendi, Otto?
Quer mais brandy, Otto?
Bana bi brendi.
Para mim pode ser brandies.
- İki brendi.
- Dois brandies.
Dört çeşit rom, brendi, nar, limon, papaya suyu ördek yumurtası akı.
Rum, conhaque, grenadine, suco de lima, suco de mamão e uma clara de ovo de pato.
Brendi ver, Georges.
- Georges, um brandy. - Já vai, já vai.
Bir brendi daha.
Georges, outro brandy.
Bana bir brendi ver.
Sirva-me um brandy.
Brendi ver, çabuk.
Beba.
- Viski, votka, brendi ve cin.
- Uisque, vodca, brande e gim.
- Güzel, en az üç brendi içmeden fiyattan söz etmek istemiyorum.
- Óptimo, recuso-me a discutir o preço... antes de você beber três brandes.
- Perişan hâlde. Bak, burada biraz şeftalili brendi olacaktı.
Bem, há uma aguardente de pêssego por aqui...
- Biraz brendi alır mısınız?
- Aceita um conhaque?
Hastanedeyken her yere puro ve brendi saklardı.
No hospital ele escondia charutos e brandy em todos os lugares.
Amonyak tozu da hazırlayabilirsin. Bir kutu mendil, bir kadeh de brendi.
É bom ter sais de cheiro prontos, uma caixa de lenços e um pouco de brandy.
Saygın hastam, son günlerde kakaonun yerine brendi koymayı alışkanlık edindi.
O meu distinto paciente não está acima da suspeita de substituir chocolate por brandy.
- Her şey yoluna girecek. Her şey düzelecek. Sana biraz brendi getireyim.
Vá, agora vais ficar bem, vai ficar tudo bem.
- Brendi isterseniz Lukey hemen getirir.
- Conhaque? - Farei Lukey o trazer.
Lukey, oturma odama brendi getirir misin, lütfen?
Lukey, traga conhaque na sala de estar, por favor.
- Bayan Hannah benden brendi istedi.
Hanna pediu este conhaque
Brendi ver Mortimer, acele et.
Brandy, depressa.
Ona biraz brendi verelim.
Tragam brandy.
İki brendi daha.
Mais dois brandies.