English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bu kişi

Bu kişi traducir portugués

6,992 traducción paralela
- Bu kişi mi?
- Esse tipo?
Keşke bu kişi Will Graham olabilseydi...
Se ao menos essa companhia pudesse ser o Will Graham.
Aklınız başınızda değil ve bu bu kişi kaçırılmış.
Não está sã, nem mental nem fisicamente, e esta pessoa está a ser forçada.
Hannibal'ın en büyük hatasının Will Graham olduğunu düşünmüştüm fakat bu kişi sen olabilirsin.
Eu pensava que o Will Graham tinha sido o maior erro do Hannibal... Pergunto-me se não é você.
Nomar'ın bölümünden haftalar önce bu kişi birkaç kez babanı ziyaret etmişti.
Terá visitado o teu pai umas vezes nas semanas antes do Nomar morrer.
Tom Murphy'nin cesedi Crawford tarafından bulunmuştu ve bu da onu davada şüpheli kişi yapıyor.
O corpo do Tom Murphy foi descoberto por Crawford, e isso faz dele uma pessoa relevante ao caso.
McQueen bu işin arkasındakilerle bağlantı kurabileceğimiz tek kişi.
O McQueen é a nossa única ligação ás pessoas por detrás disto.
Bu bana işkence yapan kişi Kwon Jun-so.
É o tipo que me torturou, Kwon Jun-so.
Bu sabahtan beri üç bin kişi kayıt yaptırdı.
Já se registaram três mil pessoas desde que abrimos as portas esta manhã.
O zaman, ilk yıldan sonra olabilir, asker sayıları da uygun, sizin cenahtan bu kadar kişi bulabilecek misiniz?
Então, pode ser depois do primeiro ano e o número de tropas parece aceitável. Tem a certeza de que consegue obter tantas tropas?
O zaman sana göre bu bardaki herkes doğru kişi.
Aposto que fazes qualquer um aqui ser o rapaz certo, caralho.
Bu odada kaç kişi var?
Quantos homens estão nesta sala?
Bu odada kaç kişi var?
Quantos homens estão nesta sala? Quantos homens estão nesta sala?
Bu odada çalışan iki kişi sadece biz olabiliriz.
Podemos ser os únicos dois trabalhadores nesta sala.
Kaçıran kişi orda karanlıkta beklemiş ve bu ışığın altındaki kızı izlemiş...
O sequestrador fica ali na escuridão e fica a ver a rapariga passar pela luz...
Bu konuştuğumuz kişi Jeanne Moreau!
Estamos a falar da Jeanne Moreau.
Tanrıya şükür, bu konuyu kafasına takan tek kişi ben değilim.
Graças a Deus não sou a única obcecada com isto.
Bu kabus başladığından beri bizi destekleyen tek kişi, Joe ve Vanessa.
Eles foram os únicos que nos apoiaram desde que este pesadelo começou.
Bu ailede sana gercekten deger veren tek kisi benim.
Sou a única nesta família que se importa contigo.
Bu kız için Tehlikeli Güçlüler bülteni çıkarmamız gerektiğini düşünen tek kişi ben miyim?
Sou o único que vê que precisamos de um alerta de Poderoso perigoso para a rapariga?
Bu dağda 382 kişi var.
Há 382 pessoas dentro desta montanha.
Kalan 12 kişi bu katta.
Os últomos doze estão neste nível.
Bu işten sorumlu olacak son kişi sensin.
És a última pessoa a ser responsável por isto.
Cumartesiden beri beş kişi öldü. Bu akşam, kül olan kasap dükkânındaki dâhil.
Tenho cinco mortos desde sábado, incluindo o desta noite no incêndio do talho.
Bu şekilde tarafsız bir üçüncü kişi iki kez kontrol edebilir, mesela Davina.
Assim, podemos confirmá-los com outra pessoa. A Davina, por exemplo.
Bu adam hatırladığın kişi değil. O hâlâ benim babam.
Este não é o homem de quem te lembras.
Ben de zamanında ilk doğandım bu nedenle Freya'yı kendinden korumaya tek ben yardım edebilirdim aynı şekilde kızını kurtarabilecek tek kişi benim.
Também sou primogénita, por isso só eu podia salvar a Freya dela mesma. Tal como sou a única que pode salvar a tua filha.
Aiden'ın ölümünden Klaus'u sorumlu tutan kişi en iyi silahımızı bırakmamıza neden oldu bu da demek oluyor ki Klaus gibi düşünmek zorundasın.
Quem o tramou pela morte do Aiden, fez-nos eliminar a nossa maior arma. O que significa que vais ter de pensar como ele.
Bu gece bu yüzden kaç kişi ölecek?
E quantas pessoas vão morrer por isso?
Bu sudan ilk bahseden kişi Herodot'tu.
Foi Herodotus quem primeiro escreveu por baixo destas águas.
Bu gece birkaç kişi öldüren bir adamla karşılaştık.
Fui contra novos criminosos, que deixaram alguns corpos.
Bu riski alan kişi olmak istemediğini söylüyorsun sen.
Quer dizer que não serás tu quem vai arriscar. - Se o teu pai estivesse aqui...
Savcı az önce bu cinayetlerden sorumlu olan kişi için tutuklama emri çıkardı.
O ministério público emitiu uma ordem de prisão para a pessoa responsável por estes actos de violência.
Bu hapishanede kaç kişi var?
Quantas pessoas estão nesta prisão?
Yani bu adamı yenmenin bir yolu varsa bu yolu bulacak olan en iyi kişi benim.
Se há alguma maneira de derrotar este tipo, sou o melhor para descobrir como.
Ve Destiny, bunları yaşanmasını sağlayan kişi yüzünden bu sefil hayatın akıntısına kapılmıştı.
E a Destiny meteu-se com a porra de um chungoso que fez isto tudo acontecer.
Bu kadın tarafından tesislerimizden çalındı Pryce'ın öldürülmesini kullanıp bu kapkaçı yapan kişi.
Ela foi roubada das instalações por esta mulher, que orquestrou a morte do Pryce como distração para o rapto.
Yani bu davada üç kişi öldü. Düzinelercesi olabilirdi.
Quer dizer, neste caso, três pessoas morreram.
Ve burada olmanızın tek nedeni bu davayı ciddiye almadınız, ve şimdi Gwen bunu çözebilecek tek kişi.
E o único motivo para estar aqui é porque ninguém quis saber deste caso e, agora, a Gwen é a única que o pode corrigir.
Hiçkimse bu üste kaç kişi yaşadığını bilmez.
Ninguém sequer sabe quantas pessoas estão nesta base.
Bunun halledilme şekline katılmıyorum fakat Sean bu şeyle ilgili bir şeyler bilen tek kişi.
Não concordei com a forma como isto foi tratado, mas, o Sean é o único com informações privilegiadas sobre isto.
Siz derneğin başkanıysanız bu onlardan daha önemli bir kişi olduğunuz anlamına mı geliyor?
Então, se é o presidente da sociedade, significa que é mais importante que eles?
Nüfuzum bizim bu ayaltı dünyamızda çok yetersiz kaldığından hayal kırıklığına uğratabileceğim kişi sayısını sınırlı tutmaya çalışıyorum.
Porque os meus poderes de influência estão completamente escaços neste nosso mundo. Tenho de ter um limite para as pessoas que posso desiludir.
Olacak bu domuz olsun tek kişi, Biri o kapalı satın alamazsınız.
O único que vai apanhar este porco é alguém que ele não pode comprar.
Bu gece burada çalışan tek kişi benim.
Sou a única pessoa a trabalhar aqui esta noite.
İşleri halleden kişi ben olunca bu bir şeyler ifade ediyor.
E isso diz alguma coisa, quando sou eu quem está a tratar das coisas.
Dünyada silahı olmayacak bir kişi varsa, bu Barb olur.
Se há alguma pessoa no mundo que não devia ter uma arma, é a Barb.
Bu arada bizim enerji nakil hatlarımızı patoz etmişsin yani, dünya üzerinde bunu yapabilecek iki bilemeden üç kişi vardır, onlar da Çin'de yaşıyorlar.
Mas a maneira como burlaste a nossa rede energética... Há talvez dois ou três outros hackers que faziam isso mas vivem na China.
Yoksa bu akşam mı birkaç kişi korkutacaktın?
Vais assustar algumas pessoas hoje à noite?
Bu listedeki birinin düğününüzdeki birini tanıdığını düşünüyoruz... ve o kişi de Wesenrein'la aradaki bağlantı olabilir.
Alguém desta lista conhece alguém do casamento e pode ser essa a conexão com o reino Wesen.
Bu konuyu sadece üç kişi biliyor.
Só três pessoas conhecem esta informação :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]