English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bılmıyorum

Bılmıyorum traducir portugués

32 traducción paralela
Bılmıyorum.
Oh, Deus.
Bılmıyorum canım.
Não sei querida.
Bılmıyorum.
Não sei.
Bılmıyorum.
E não sei.
- Bılmıyorum.
- Não sei.
Üzgünüm, bılmıyorum.
Não, lamento. Não sei.
Şeçkin beyefendi Joshua Nettlewood... Tarafından yapılmış portremi miras bırakıyorum.
" lego o meu retrato... pintado pelo distinto Sir Joshua Nettlewood.
Bakıyorum Sam Stone bırakılmış.
Sam Stone foi libertado.
İnanıyorum ki ; bu hala, kiliseye giden bireyin vicdanına bırakılmış durumda.
Acredito que isso ainda está na consciência de cada individuo que frequenta a igreja.
Bak üzerimize bir bebek kalmasına bayılmıyorum ama en azından para bırakma nezaketini göstermiş.
Vem da Katie. Não morro de alegria por ter um bebé, mas foi mesmo decente da parte dela deixar um abono.
Hâlâ Karma'ya inanıyorum. Eğer golf topu yüzünden cezalandırılmıyorsam,... ... neden kötü karmanın peşimi bırakmadığını biliyordum.
Ainda acredito em karma, e se não estava a ser castigado pelo golfe, acho que sei de onde provinha o meu mau karma.
Neden kaçmıyorum, Sonunda tarlaya bırakılmış olmama rağmen?
Porque é que não estou a correr, agora que fui posto em liberdade no campo?
Seni sorumlu bırakarak ayrılmıyorum, değil mi?
Ouve, não estou a deixar-te pendurado, pois não?
Buna bayılmıyorum, Ian, ama bana başka seçenek bırakmadın.
Mas, eu não me divirto com isto, Ian. Mas tu não me deixa outra escolha.
Bu golü tüm geri bırakılmış medeniyetler adına atıyorum.
Marco este golo em nome de todas as civilizações oprimidas.
Hotch, tamam bazen yaptıklarını sorguluyorum ve katılmıyorum ama bu ekibi bırakman için bir gerekçe değil.
Hotch, olha, Às vezes posso discordar das tuas acções, mas isso não é suficiente para deixares esta equipa.
"Tuğladan inşa edilmiş bu şehri mermerden yapılmış olarak bırakıyorum."
Disse : "Encontrei esta cidade feita de tijolos e deixei-a de mármore."
Ama şimdi bu yere bakıyorum bulmamız için tam yolumuzun önüne bırakılmış.
Mas agora... Olho para este lugar, colocado mesmo no meio do nosso caminho, para nós o encontrarmos.
Clark, yüz üstü bırakılmış gibi hissettiğini anlıyorum ama hala bunu neden yaptığını bilmiyoruz.
Clark, Sei que te sentes como se tivesses sido deixado ficar mal, mas ainda não sabemos qual é o motivo dele e ele disse que terias os teus poderes de volta ao pôr-do-sol.
İlaçları bırakıyorum çünkü kendimi kuşatılmış hissediyorum.
Paro de tomá-los porque me fazem sentir presa.
Sanıyorum kalbin kırılmış ama seni bırakmak istemiyorum.
Imagino que tem o coração partido... Mas não quero abdicar de si.
Ama dipnotlarda Letan'a bırakılmış bir yorum var.
Mas nas notas de rodapé... um comentário atribuído a Letan. LETAN LEVANTOU UM COMENTÁRIO EM RELAÇÃO...
Neden serbest bırakılmıyorum?
Porque é que não estou a ser solto?
- Katılmıyorum! - Bırak o silahı.
Eu discordo.
LGBT'yi bırakma konusunda yazdıklarına hiç katılmıyorum.
Discordo completamente da ideia de abandonar o termo ILGA.
Taksi ve limuzin şirketinde binlerce kayıtlı limuzin var ama bunlar renklerine göre ayrılmıyor, ben de "B" planı üzerine çalışıyorum.
A Comissão de Táxis e Limusines tem milhares de limusines registadas, mas não estão discriminadas por cores, então estou a trabalhar no plano "B".
B, katılmıyorum.
B ) discordo.
- B, katılmıyorum.
- B ) discordo.
İki haftadır telefonla sana ulaşmaya çalışıyorum. Jessica ayrılır ayrılmaz bir anda kendimi ortada bırakılmış buluyorum.
Não quero dizer que acontecerá de novo, mas é só dar uma olhada no seu rosto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]