English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ D ] / Dağlara

Dağlara traducir portugués

563 traducción paralela
Ve büyük beyaz dağlara benden selam söyleyin.
E saudem aquela grande montanha branca por mim.
Siz dağlara bakacaksınız.
Siga para as montanhas.
Ya dağlara kuzeyden gidersek.
Você não sei, um louco.
- Dağlara, 150 km. uzağa.
- Para as montanhas, a 160 km.
ben, dağlara gidiyorum.
Eu vou à montanha.
.. gideceğin yer... sen dağlara gidiyorsun!
Que tu não vais à montanha e vais à Convenc...
Ah, daha sonra da dağlara gitmeyecek misin?
Então não vais para a montanha?
Ama Doktor, dağlara gitmesi daha iyi olmaz mıydı?
... Mas, doutor... Não pode ser antes à montanha?
Eh, eğer dağlara gitmeseydi, Muhammed buraya gelirdi.
Bem, se ela não fosse à montanha Maomé tinha de vir até aqui...
Bana sorarsan, doğru şu karşıdaki dağlara gidiyoruz.
Acho que vamos na direcção daquelas montanhas.
- Dağlara. Sağlığım için.
- Às montanhas.
Evet, Kral John bazısını kılıçtan geçirmiş ama en zeki ve en ahlaksız olanları dağlara kaçmış.
O rei João trespassou alguns deles com a espada, mas outros... os mais espertos... e mais perversos... fugiram para as montanhas.
O zaman köprüyü havaya uçurur ve dağlara çekiliriz.
Fazemos explodir a ponte e vamos para as montanhas.
Bizi dağlara çıkarttılar ve oradan da sokaklardan sürükleyerek meydana getirdiler.
Eles levaram-nos pelo cimo do monte e pelas ruas até ao centro da cidade.
Atı dağlara, karın eridiği yere kadar sürüyorum.
Cavalgarei nas montanhas até que a neve derreta.
En yüksek dağlara tırmanayım
E eu escalo a montanha mais alta
İstersen En yüksek dağlara tırmanırım
E eu escalo a montanha mais alta
En yüksek dağlara tırmanırım En küçük çeşmelerden geçerim
Escalarei a montanha mais alta Nadarei a fonte mais pequena por ti
Alicia'nın ihtiyacı dinlenmek, dağlara tırmanmak değil.
O que a Alicia precisa é de descanso, não de montanhismo.
Perley dağlara çıktı ve bu sabah büyük bir çam ağacı kesti.
O Perley foi à montanha esta manhã e trouxe um pinheiro enorme.
Ormanları aşmamız ve..... bulutlara yükselen dağlara tırmanmamız gerekliymiş.
Temos de atravessar selvas... e subir montanhas tão altas que sobem acima das nuvens.
Neden bu dağlara geldin?
Porque estás aqui nas nossas montanhas?
Adamları Bonanza bölgesi dışında tutuyorum....... ve sizler, hepiniz kıçınızı kaldırmaya karar verene kadar peşlerinden dağlara falan gitmiyorum.
conservei esse grupo fora de Bonança Creek, e não vou à montanha buscá-los até que, todos vocês, venham comigo.
Onları dağlara geri çekilmeye zorlayacağız.
Vamos levá-los para as montanhas.
Ben dağlara geri dönüyorum.
Eu vou para as montanhas!
- Dağlara mı?
Vou treinar.
Shasta yakınlarında dağlara gittiler.
Subiram as montanhas perto de Shasta.
Bir gece beni dağlara çıkarıp benimle evlenmek istemişti.
Ele me levou para a montanha Casar-se.
Nehrin karşısındaki dağlara ya da, eğer mali güçleri yeterse, deniz kıyısına.
Rio acima, para zonas frescas ou, se pudessem, para a costa.
Ama bir haftalık tatilim vardı, ben de dağlara gittim. Tahoe gölüne.
" Tirei uma semana de férias e fui até às montanhas, a Lake Tahoe.
Moab düzlüklerinden dağlara çıktı ve Tanrı ona Ürdün nehrinin ardındaki ülkeyi gösterdi.
E subiu das planícies de Moabe até à montanha de Nebo, e o Senhor mostrou-lhe toda a terra que ficava para além do rio Jordão.
Gün doğar doğmaz dağlara bakarız.
Vamos para as montanhas mal amanheça.
Ben dağlara çıkmak istiyorum.
- Quero ir até às montanhas.
Dağlara. İtirazın mı var?
Às montanhas, alguma objecção?
Daha önce dağlara gittim. Yalnız.
Já estive nas montanhas antes... sozinha.
Genç Bayan'ın babası bu dağlara inceleme yapmak için görevli gelmişti. Bir aydır haber alamadık. Başına ne geldiğini öğrenmek istiyoruz.
O pai da senhorita partiu para explorar estas montanhas já há um mês... acho que todos sabemos o que isso significa.
Gözlerimi, yardımın geldiği dağlara çeviriyorum. Bana yardım eden, bu dünyayı ve ahireti yaratan Tanrı'dır.
" Olho para as montanhas... de onde vem minha ajuda.
Gözlerimi, yardımın geldiği dağlara çeviriyorum. Bana yardım eden, bu dünyayı ve ahireti yaratan Tanrı'dır.
" Olho para as montanhas de onde vem minha ajuda.
Ormana? Dağlara?
Nas montanhas?
Ben dağlara doğru gidiyorum.
Eu vou para a montanha.
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
E olharam acima das montanhas. Desde os tempos de outrora ali onde os homens conheciam a angústia da avidez e perdidos na obscuridade e na desesperança nesta sala, onde vive o pesar do calabouço, do fogo e da espada...
Kış için dağlara gidiyorum.
Vou para os montes no inverno.
İspanyollar geldiğinde dağlara gömülen Aztek hazinesinden mi bahsediyorsun?
Refere-se ao tesouro Azteca nos montes, desde a vinda dos espanhóis?
Dağlara doğru gideriz, nöbetçiyi geçeriz, doğru kamplarına gireriz.
Fui até aos montes, passei pelos guardas, para o campo deles.
Ya da belki Bay Gart Williams gibi güvendiği dağlara kar yağan bir adam için viraj dönüşünde atlama yeri.
ou talvez para um homem como Gart Williams, que subiu, num mundo, muito depressa, é só um lugar enlouquecido do qual se pode saltar fora.
Güneye, dağlara doğru gitmek istedi.
Ele foi para sul, em direcção às montanhas.
Neden dağlara doğru kaçmıyoruz?
Porque não vamos para as montanhas?
Ben de tam bunu söylüyordum : sen dağlara gitmiyorsun,..
Foi o que eu disse.
- Daglara dogru gittiler.
- Subiram as montanhas.
Seni daglara götürebilirim, orada güvende olursun.
Posso levá-la para as montanhas onde ficará a salvo.
Daglara kaç Jed.
Foge para as montanhas, Jed.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]