Deli o traducir portugués
4,460 traducción paralela
Hackett, Mike'ın deli olduğunu ve ilaçları bıraktığını söylüyor.
Seja como for, o Hackett anda a dizer que o Mike é louco e que não toma a medicação.
Hangimizin daha deli olduğunu öğrenelim mi?
Vamos descobrir quem é o maluco?
Ne olursa olsun herkesin deli olmadığımı bilmesini istiyorum.
Então o que seja que aconteça, Eu quero que todos saibam de que eu não sou maluco.
Silas'ın yoluna taş koyan hain bir deli olduğum hikaye.
Aquela onde sou uma lunática vingativa que arruinou tudo para o Silas.
Ben hep içten içe annemin zorla bana deli olduğumu düşündürttüğünü biliyordum.
Eu sempre o soube, lá no fundo. E mãe fez-me pensar que eu era louca.
- Deli oğlun ne yapıyor?
O que está a fazer o lunático do seu filho?
Son bir saatimi seni yüzbaşıma savunarak geçirdim o yüzden bana bir iyilik yap ve deli olan benmişim gibi bakma bana, tamam mı?
Passei a última hora a defender-te perante o meu capitão, então, por favor, não me olhes como se fosse eu a louca.
Babanın deli olduğunu göstermek istediler.
Acho que queriam que pensássemos que o pai é louco.
Yani deli olan benim. Matt'in bozulduğunu söyleyen düşüncem delice ama senin yeni ve inanılmaz fikrine göre... is Matt'den sorumlu olan kişi Dekker'ı soyan adamlara bilgi sağlıyordu..
Então, eu sou maluco, a minha teoria é de loucos, por pensar que o Matt se tornou corrupto, mas, a tua nova e maravilhosa ideia é que o negociador do Matt era aquele que fornecia as informações aos tipos que andavam a roubar o Dekker.
Şimdi bu adamın suratını işleme tabi tutacağım çünkü bence harika biri. Ona deli oluyorum.
Vou taxar a cara deste homem porque o acho fantástico e estou doida por ele.
Demek istediğim senin deli olduğunu falan düşünmüyorum ya da... McGee bana bazı şeyler gördüğünü söyledi, çünkü o tam olarak...
O McGee disse-me que andavas a ver coisas, porque ele não viu...
Ortağım Ajan Selby deli olduğumu düşünüyor.
O meu parceiro, Agente Selby, acha que eu sou doido.
Apple "Deli İnsanlar" reklamını yaptığında satacağı bir ürünü bile yoktu.
Mas o anúncio, "The Crazy Ones"? Quando a Apple criou, eles nem tinham um produto para vender.
Deli doktoruma para ödemek için mi?
Para pagar o meu psiquiatra?
Ray dün gece deli gibi davranıyordu.
O Ray estava maluco ontem.
Deli kadın ya.
Honestamente, o raio da mulher.
İstersen bana deli de ama bence kimliğin ifşa oldu.
Chama-me louco mas acho que estragaste o teu disfarce.
Gazetede çıkan yazılar deli saçması.
O que os jornais escreveram foi tudo inventado.
Sen misin? Hayır. Sadece çocuk, Deli.
- Não, é o rapaz, Craze.
Eğer deli gibi gitti bizim davalı olarak?
Está tão louco quanto o nosso réu?
O bir deli.
Ele está passado da cabeça.
Şu deli.
O louco.
- Dinle birçok insan burada senin oğlunu bulmak için deli gibi çalışıyor ve bulacağız da ama işbirliği yapmazsan elimizden bir şey gelmez.
Estão aqui muitas pessoas a trabalhar sem parar para encontrarmos o seu filho, e vamos encontrar mas não o poderemos fazer se não cooperar. Está bem?
O kitaplar babamın yazdığı deli saçması
Esses livros são os delírios de um velho triste... o meu pai.
Bak Bayan Deli şu kader mevzusunu kapatalım olur mu?
Ouve, maluquinha, porque não suavizamos um pouco o discurso sobre o destino?
Babamın deli olmadığını kanıtlamam lazım.
Tenho de provar que o meu pai não estava maluco.
Beni deli eden seni kaybetme düşüncesi.
O que me está a deixar louco é a ideia de te perder.
Tüm problemleri çözecek olmam seni deli ediyor, değil mi?
O facto que se te matar, todos os nossos problemas acabam?
Beyaz Saray mı? Liv, telefon sabahtan beri deli gibi çalıyor.
Liv, o telefone tocou loucamente toda a manhã.
Mahallenin deli fişeği. Biz ne zaman gelsek o da gelip bir bok beceremediğimizi söylüyor.
Sempre que aparecemos, ele aparece a dizer-nos que somos incompetentes.
Seni böyle aradığım için üzgünüm ama T.J. burada ve deli deli şeyler söylüyor.
Desculpa ligar-te assim, mas o T.J. está aqui, e está desorientado.
Meğer Jory deli değilmiş.
Afinal de contas, o Jory não era maluco.
Hâlâ deli Mads ile mi birliktesin?
TENS VISTO O MADS MAD?
Çocuklarıma bakabileyim diye götümü yırtıyorum ama biraz önce deli anneanne olacağımı fark ettim ve yattığım adam, karısı şehir dışındayken bana vakit ayırabiliyor ve ben tüm bunlardan çaresizce, bir şişe şununla kurtulmaya çalışıyorum ama yapamıyorum çünkü adım Christy ve ben bir alkoliğim.
Farto-me de trabalhar para cuidar dos meus filhos, acabei de descobrir que vou ser uma péssima avó e o homem com quem ando a dormir só tem tempo para mim quando a sua esposa está fora e quero fugir com esta garrafa mas não posso porque o meu nome é Christy
Eğer annen biriyle tanışmazsa şu 20 kedi besleyip, kızıyla yaşayan o deli karılara dönüşür.
Se ela não encontrar alguém, ela irá tornar-se numa daquelas loucas com 20 gatos que vive com a filha.
Ne sorunun var da restorandan kaçan deli karıyı bir başkasının yemeğiyle takip ediyorsun?
O que tens de errado para perseguir uma rapariga louca de um restaurante com a comida de outra pessoa?
Cevabın onda olduğunu sandım ama o bir deli.
Pensava que fosse a resposta, mas ele é maluco.
Kaptan, deli gibi ağrıyor.
Capitão, dói como o diabo.
O deli.
Ele está doente.
Onunla konuşmuş olmak beni deli ediyor.
Claro, eu estava a fazer conversa, o que me deixa fulo.
Bu delilik. - Pelant zaten deli.
- O Pelant é louco.
Senin o otobüsteki baştan savma toplu cinayetini gençtir, kanı deli akar dedim, affettim ama yabancılar gelip soru sorduğunda yardım için birbirimize sığındığımızı akıl edemiyorsan işte o zaman, sülalemizin sonunun geldiğinden korkarım.
Eu perdoei-te o que fizeste com o autocarro, devido às exuberâncias da juventude, mas se não sabem que quando estranhos fazem perguntas, nós cerramos fileiras, temo que a nossa linhagem esteja mesmo condenada.
Bakın keşke Cameron'ın deli veya kötü biri olduğunu söyleyebilsem. Ama değildi.
Queria poder dizer que o Cameron era maluco, ou uma pessoa má, mas ele não era.
Eğer Penny'yi etkileyeceksek bu şey yasal ve klinik olarak deli diye tanımlanacak kadar çılgınca olmalı.
Estava tudo no registo das visitas da clínica onde vive o Dr. Palmer.
O zamanlar da şu anki gibi deli miydi?
Era tão louca quanto é agora?
Ben deli değilim baba!
O Randall não. - Não estou maluca! Pai!
Kristi Holt'un kocasının saatini rehineciye verdikten sonra. 21 masasında deli gibi para kazanmaya başladıktan sonra.
Depois de ter penhorado o relógio do marido da Kristi Holt, e ter efectuado uma jornada épica, na mesa de "blackjack" dela.
Ve hala borçların var. Çünkü Simon senin kazandığın parayı deli gibi harcıyordu.
E ainda tem dívidas, porque o Simon gasta mais do que você consegue ganhar.
Öyleyse o aslında deli değil sadece bodrumumuzda dolanan ölü doğaüstü varlıklarla konuşuyor.
Então ela não é mesmo maluca, só fala com seres sobrenaturais mortos que deambulam pela nossa cave.
- Babam deli değildi.
O pai não era louco.
Belli ki verdikleri yatıştırıcılar sana deli cesareti veriyor.
Obviamente, o sedativo que te deram está a deixar-te tonto.