English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ D ] / Demişti

Demişti traducir portugués

3,735 traducción paralela
Aklını kaybedersin demişti.
Ele disse que perderia a sanidade.
Gerçi doktor bunun için sara nöbeti demişti.
Embora o médico o tenha descrito como um ataque epiléptico.
"Gördüğün zaman anlarsın." demişti bana.
"Você saberá quando encontrar", disse ele.
Natalie, yeni tasarımcıyı içeri al demişti.
Ela disse para deixar o novo designer entrar.
Ama babam annemi hastaneden almaya geldiğinde "Bunun yardım edeceğini sanmıştım ama yanılmışım." demişti.
Mas quando o meu pai foi buscar a minha mãe ao hospital, disse, "Bem, achei que ia ajudar, mas parece que não".
Evet, ama sadece "Belki." demişti.
Ele só disse que talvez aparecesse.
Tanrım, iyi davranacağım demişti.
Meu Deus, ele disse que ia ser porreiro.
Frank sana ne demişti bilmek istiyorum
Quero saber o que ouviu no quarto do Frank.
Ama en tuhaf kısmı.. Ölmeden önce Bir sürü kötü var demişti ölmeden önce
Mas a parte mais estranha é que "Tanta maldade", foram as últimas palavras de Evan Lucas antes de morrer.
Demişti ki .. orda biri var yanında
Ele disse... que o teu está lá com ele.
O vakte kadar, ona ben göz kulak olucam demişti.
Até lá, ele vai cuidar dele por ti.
Hemen susturdum, yüzüğümü gözünün içine sokup, "bu karı yasak bölge" dedim. - Ne demişti biliyor musunuz?
Eu calei-o, mostrei-lhe o meu anel, disse-lhe : "Isto tem dono." Sabem o que ele me disse?
- "Japon balığım var" demişti.
Disse-me : "Tenho um peixinho."
Ama senin meslektaşın demişti ki...
Mas pensava que a sua colega tinha dito...
Joe "bir adam ne kadar acıya katlanabilir?" demişti.
O Joe disse "Quanta dor pode um homem suportar?"
Demişti ki, "eğer güneşler gezegenimizi yutacaksa kutsal tapınağın içinde olmalıyım".
Ele disse que se o sol ia engolir o nosso mundo, Ele necessitava de estar dentro das paredes do templo sagrado.
Ed parti var demişti ya.
A festa de que o Ed falou.
Peki, ne demişti?
O que ele disse?
Ayrıca duvara asamazsın demişti. Tavandan indiremezsin dememişti.
E ela disse que não podia pendurá-la nas paredes, mas não disse que não podia pendurá-la a partir do tecto, está bem?
Bana hep şöyle demişti : "El niño es lo primero."
Ele dizia sempre, "el niño es lo primero".
Para arabada demişti.
- O dinheiro está na carrinha, disse ela.
Josiah, Drew'yu tanıyor demişti.
O Josiah diz que ele conhece o Drew.
Profesörüm de böyle demişti.
Era isso que o meu professor dizia.
Benden çok daha bilge ve cesur bir adam bir keresinde demişti ki "haksızlığın önüne geçmek için güçsüz olduğumuz zamanlar olabilir ama buna karşı çıkmadığımız bir zaman olmasına asla izin verme."
Um homem bem mais inteligente e corajoso do que eu uma vez disse, "podem haver alturas em que não teremos poder para prevenir a injustiça, mas nunca permitam haver uma altura em que deixemos de nos manifestar".
Demişti ki, "eğer güneşler gezegenimizi yutacaksa kutsal tapınağın içinde olmalıyım".
Disse que se o sol se preparava para absorver o nosso mundo... teria de estar no interior do templo sagrado.
Karşılıklı saygıya dayalı medeni bir kampanya olacak demişti.
Ele disse querer uma campanha limpa, com respeito mútuo e isso tudo.
Serena Andrews'u bardan 9 : 15'de aldım demişti. Kredi kartı kayıtlarını çıkarınca Ocean Lounge adında başka bir barda içki içtiğini gördüm.
Disse que apanhou a Serena Andrews no Liki Tiki Lounge às 21h15, mas o cartão de crédito mostrou que estava a beber noutro lugar, o Ocean Lounge.
Ne demişti?
O que é que ele disse?
O ne ki? Benimle ilk tanıştığında şöyle demişti :
Quando ele me conheceu disse : "Que bela blusa."
Seni seviyorum ve seninle gurur duyuyorum demişti.
Mas ele disse : "Eu amo-te e tenho orgulho de ti."
Clayton vazgeçti demişti Dexter.
Pensei que o Dexter tinha dito que o Clayton ia desistir.
Harrison, baban ne demişti hani?
Lembra-te do que o teu pai disse.
Dr. Cooper şurup yazıp yolla demişti.
O Dr. Cooper disse para mandá-la para casa com isto.
Gerçi ben yıkarım da demişti.
Não que ela não tenha oferecido.
Babam demişti ki "güzel bir kız gözlerinin içine bakarsa şansını deneyeceksin."
'Se um dia uma linda mulher olhar fundo nos teus olhos, não percas a oportunidade.'
- Bir dolar demişti.
- Ele disse um dólar.
"Bir şey ifade eden ne var ki?" demişti.
Ele disse-me : "O que significa qualquer coisa?"
- Hayır. Arama demişti.
Ele disse para não o fazer.
Kardeşin sessizce "ÖIdür beni." demişti.
A tua irmã disse-me baixinho, "Mata-me."
Bir keresinde Gottfrid şöyle demişti :
Lembro-me quando o Gottfrid disse :
- Demişti ki...
Tenho que atender esta chamada.
Cahill broşürlere falan basılacak demişti bundan bahsetmedi.
A Cahill disse que era para uns panfletos. Um agrado. Não tudo isto.
Annen dişlerine güzel demişti, oradan bakıyor olacağım sana.
A tua mãe disse que tinhas uns dentes muito bonitos. Por isso, vou procurar-te como um idiota.
Bana parçaların gelmesi en az iki hafta sürer demişti.
Ele disse-me que demoraria pelo menos... duas semanas para receber as peças.
Umarım çok acıkmamışsındır çünkü Stan "az sonra gelirim" demişti ama bilemiyorum.
Espero que não estejas esfomeada, porque o Stan disse que estava quase a chegar, mas...
- Satan ihtiyar da hiç sorunu yok demişti.
O velho disse que nunca teve problemas.
Ne demişti biliyor musun?
Sabe o que ela nos disse há bocado?
Anahtarı ön tekerleğin üstünde bırakırım demişti.
O Paxton disse que deixava a chave no pneu da frente.
- Ne demişti hatırlıyor musun?
Lembras-te do que ele disse? Lembro-me.
Bir de şöyle demişti ;
Pois.
Batiatus bir keresinde bana söyle demisti : "Er kisi kaderini kabullenmelidir."
Uma vez Batiatus ensinou-me que um homem deve aceitar o seu destino...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]