Devriye traducir portugués
2,348 traducción paralela
Septus, ben devriye turumu atacağım.
- Septus, vou dar umas voltas.
Hayatta kalanları temizlemeleri için ormanda devriye bırakmışlardır.
Provávelmente vão ter patrulhas à procura de sobreviventes.
Onun küçük sıçan çölde devriye atıyor. Bana bir söz verdi. sivil için tüm operasyon..
A sua pequena patrulha de ratos do deserto, comprometeu uma inteira operação a civil e... pôs em risco a nossa investigação aérea.
Babanızın evinin yakınlarına bir devriye arabası gönderdiğimizi bilmenizi istedim.
Só queria que soubesse que enviamos uma viatura para a casa do seu pai.
Kayak devriye evindeki partiye gideceğim en seksi eğitmeni bulup onun bayrak direğini cilalayacağım.
Eu vou a uma festa na casa da patrulha de ski, vou encontrar um instrutor sexy e vou encerar a sua vara.
Afedersiniz, bana bir iyilikte bulunabilir misiniz? Karımın sakinleşmesi için onlarla konuşmaya bir devriye göndermeniz mümkün mü?
Pode fazer o favor de enviar alguém para verificar?
Her gece bütün mezarlıklarda devriye geziyorlar.
Estão a patrulhar o cemitério todas as noites.
- Yakında bir devriye arabası var.
Há um carro de patrulha nas proximidades.
Ambulans ve devriye gönderdik ama ortada kimse yoktu.
Enviámos uma ambulância e uma patrulha, mas não encontramos vítima.
Devriye gezen bir polis memuruydum sadece.
E eu era só polícia de ronda.
BM'deki devriye protokolünü yeniledim.
- Revi os protocolos de patrulha.
Yeni devriye parametrelerini dağıtmayı henüz bitirmedim.
Ainda não terminei a patrulha dos perímetros.
Evet, efendim, tam olarak birkaç devriye polisi,... şüphelilerin yerini belirleyip, etraflarını çevirdiklerini anons ettikleri zaman.
Sim, quando alguns dos nossos agentes de patrulha... alertaram ter visto o suspeito e encetaram perseguição.
Sen söyle, Yüzbaşı, devriye ekiplerini arttırmadık mı?
Diga-me você, capitão, nós intensificamos as patrulhas?
Aynı birimden Mike Farmer adında bir devriye.
Um patrulha chamado Mike Farmer, da mesma unidade.
Bildiğim şey devriye gezen bir araba, adamımızı ve kurbanı gecenin karanlığında her zamanki yerlerinde işlerini yaparken görmüş.
O que eu sei... é que um carro da polícia viu o nosso rapaz e a vítima... a trabalharem no local do costume na noite do crime.
Japon göçmenlerini ilgilendiriyor. Onları korumak için devriye gezme alanımızı genişlettik.
Para proteger os nossos interesses, já expandimos a área da nossa colonização.
Sonraki devriye 15 dakikaya varmaz, orada olur.
A próxima patrulha é em menos de 15 minutos.
Devriye yolda!
O guarda vem a caminho.
Devriye her an gelebilir.
Vai estar um guarda aqui a qualquer minuto.
Tek yapılacak şey, onları iki devriye arası içeri sokup çıkartmaktı.
Foi uma questão de os fazer entrar e sair entre patrulhas.
Bana polisin devriye güzergâhlarını ve kontrol noktalarını gönder.
Preciso dos dados sobre as patrulhas e postos de controlo da polícia.
Söyle bakalım, ben mi yoksa Andy Bellefleur mu devriye gezerken güvende hissedersin?
E, sejamos sinceros, sentir-te-ias mais seguro comigo ou com o Andy Bellefleur a patrulhar as ruas?
Devriye gezmeniz gerekmiyor mu sizin?
Não deviam estar a patrulhar a propriedade?
Gündüz vakti dışarıda kurt adamlar devriye geziyor.
Ele tem lobisomens a patrulhar a propriedade durante o dia.
Devriye arabalarının tekrar yıkanması gerekiyor.
Os carros-patrulha precisam outra vez de ser lavados.
Bu tek başına devriye gezebilirsin demek.
Quer dizer que podes andar sozinho no carro.
Devriye başka bir şeylerden daha şüphelenmiştir. Öyle mi?
Devem achar que é mais do que isso.
Newton'da devriye gezdik.
Fazíamos a patrulha em Newton.
Bu bölgede devriye gezen muhafızlar olması gerekmiyor muydu?
Não deveriam estar dois guardas aqui?
Müfettiş, devriye gezen bir ekip Sara'nın evinde ışık yandığını görmüş.
Inspector, um carro patrulha passou pela casa da Sara e viu luz lá dentro.
Hayır, şu zırhlı Nissan marka devriye araçlarından birinde. Elinde fotoğraflar var, göster ona.
Não, foi num... num dos Nissan blindados de patrulha.
Pekala, üç devriye koyacağım.
Bem, coloquei três rodadas.
Dedektif Nate Moretta'ya ve devriye memurları John Cooper and Ben Sherman'a,
Detective Nate Moretta... e os agentes John Cooper e Ben Sherman
Polis gece boyunca bölge devriye gezdi ve bu sabah Polis şefi Lisa Holgersson, şu açıklamayı yaptı...
A polícia tem patrulhado a área ao longo da noite, e a Chefe de Polícia Lisa Holgersson deu esta declaração mais cedo esta manhã.
Evet, devriye nöbeti bitmek üzeredir.
Sim, ele está a terminar o patrulhamento agora.
Dedim ya Sınır Devriye'lerinden Davy Crockett gibi.
Eu disse-te, é como Davy Crockett da Patrulha da Fronteira, ou algo assim.
Ceset, rutin devriye esnasında farkedilmiş.
Avistei o corpo numa patrulha de rotina.
Silahli devriye, kalkin!
Patrulha Gun, em pé.
Ekibimiz devriye için hazırlanıyordu.
O meu batalhão preparava-se para uma patrulha.
Acil bir şekilde yanıma devriye aracı gerekiyor.
Vou precisar de um carro de patrulha imediatamente. Recebido.
Watchtower bağlantıyı kaybetmeden önce burada devriye yapıyordu.
Ele estava aqui, em patrulha, quando a Torre de Vigilância perdeu o contacto.
Metropolis'de devriye gezip halkı koruyor. Ama en savunmasız dostunu kendi başına bıraktı.
Patrulha as ruas de Metropolis, protegendo todos os cidadãos que consegue, mas deixa a sua mais valiosa aliada sozinha.
Ettim.O gece 4 : 00-12 : 00 arasında o bölgede dolaşan iki devriye varmış,
Sim. No turno da noite, haviam apenas dois carros a patrulhar aquela zona.
Nereden kaçmış? Devriye arabasının arkasından.
Fugiu de onde?
- Ya sen bu civarda mı devriye geziyorsun?
- Trabalhas aqui? - Por aqui perto.
Görünüşe göre bu gece devriye yapmıyorsun.
Obviamente nao estás a patrulhar esta noite.
Geçen ay devriye polisi, Dawson'ın evi için bir ihbar almış. - Neden?
Descobri que um carro patrulha foi a casa do Dawson no mês passado.
Çok zaman önce bir devriye polisiydim ve sürekli evlerden tartışma ihbarı alıp duruyordum.
Fui polícia de ronda, há muito tempo. E estava sempre a ser chamado para discussões domésticas.
Devriye aracı bulmuş.
Encontraram o carro dele.
Evet, bir Nissan devriye aracı.
Sim, é um Nissan Patrol.