Dokundu traducir portugués
1,173 traducción paralela
Yürüdü ve bana dokundu. Tam buraya.
Ele veio na minha direção e tocou - me, mesmo aqui.
Yaşlı adam sana dokundu mu?
O velho tocou-lhe?
Ona dokundu.
Ele tocou-lhe.
- Bu vakada size çok yardımı dokundu.
Ele foi uma ajuda preciosa na resolução deste caso.
Sahayı temizleyen işçilerden biri ona yanlışlıkla çıplak eliyle dokundu.
Então um trabalhador, que estava a retirar a terra... tocou-lhe acidentalmente com as mãos.
Onu zorla sandalyeye oturttum adam iğneyle güç bela ona dokundu, o çığlık attı ve bu oldu.
Isso não é nada. Sentei-a na cadeira, ele mal lhe tocou na pele com a agulha, ela saltou, aos gritos, e acabou-se.
- Özel yerlerime dokundu.
- Apalpou-me o rabo!
- İlk o benimkine dokundu!
- Ela apalpou o meu primeiro!
Pekala, George'un yardımı dokundu mu?
- O George chegou a ser-te útil? - Sim.
Bana dokundu ve iyileşeceğimi söyledi sonra birden kollarımı ve bacaklarımı yeniden hisseder oldum.
- Ele tocou-me. E disse que eu ia ficar bem. E depois, de repente, comecei a sentir as pernas e os braços outra vez.
- Küçük düştüm. - Yediğin bir şey mi dokundu?
Comeste alguma coisa estranha?
Gale, özgür kalmam konusunda çok yardımın dokundu. Karakterim yüzünden şüphelenmeye başlamadın, değil mi?
A minha libertação ficou a dever-se a ti, não estás agora com dúvidas à cerca do meu carácter?
Çünkü 100'e yakın ölü, binlerce yaralı, ve milyarlarca dolarlık hasarla.. .. bu kriz kesinlikle hepimize dokundu.
Pois, com cerca de cem mortes, milhares de feridos e bilhões de dólares em prejuízo, esta crise tocou a cada um de nós.
O bir sivrisineğin kanı içmek için doğduğuna inanır Bir sinek gübreye dokundu ve hastalıkları yaydı Yoksul olanlar, onlar gibidir
Ele acha que, assim como um mosquito nasceu para sugar o sangue humano, ou uma mosca nasceu para pousar na porcaria e espalhar doenças, os pobres também nasceram para sugar o sangue dos ricos e propagarem doenças entre eles.
Duş alman gerekiyordu çünkü yoksul biri sana dokundu
Um pobre tocou-o, e você teve que usar desinfectante e colónia.
Ona ne zararı dokundu? Duygusal olarak çöküntüye uğramışa hiç benzemiyor.
Não me parece que esteja afectada.
Geçen gün Richard Fish boynuma dokundu. - Kazayla yapmış gibi davrandı ama kasten yaptığını biliyorum. Ne?
- O Fish tocou no meu pescoço.
Sade benim bakış açım seninkinden biraz farklı. Çok yardımı dokundu. Bu çok açıktı, Sandra.
- Pode trabalhar cá.
Z'ha'dum'a gittiğinde kaderin sana dokundu.
Enquanto estiveste em Z ´ Ha ´ Dum... fostes tocado pelo destino.
Evet sanırım o sarımsaklı şeyin yardımı dokundu.
Sim, sabe, acho que o alho ajudou.
Sana dokundu mu?
- Ele tocou-lhe?
Biri aynı sizin yaptığınız gibi birimize dokundu, ama enerjimizden zarar gördü.
Um deles tocou-nos como você fez e foi destruído pela nossa energia.
Bradbury Building'in asansöründe bir adam kazara bir kadının tenine dokundu ama kadın dönüp öylesine duyguyla baktı ki...
No elevador do Edifício Bradbury um homem roçou sem querer A pele nua duma mulher mas ela voltou-se e olhou para ele duma tal forma...
Gidip dolaba, lavaboya, kapı koluna ve komodine dokundu.
Em vez disso, ele mexe no móvel da casa-de-banho, no lavatório... na maçaneta, na mesa-de-cabeceira.
Coop potadan dönen topa dokundu, içerde!
Tip-in do Coop, e vai dentro!
Sana dokundu mu?
Tocou-te.
Billy'nin sana herhangi bir yardımı dokundu mu?
- O billy ajudou-te com os beijos?
Dirseğine dokundu, değil mi?
Ele tocou-te no cotovelo, não foi?
Çok yardımı dokundu.
Foi muito útil.
Ağlamamın oldukça faydası dokundu.
Chorar ajudou.
Hey Brendine. Sanırım yediklerim mideme dokundu.
Brandine, acho que fracturei a bacia.
- İmkanı yok, sadece dokundu.
- Nem pensar, ele mal lhe tocou.
Biri aynı sizin yaptığınız gibi birimize dokundu, ama enerjimizden zarar gördü.
Um deles tocou-nos, tal como tu, e foi destruído pela nossa energia.
Bize çok yardımın dokundu.
- Foi uma grande ajuda.
Kim dokundu sana?
Quem te tocou?
Bunun zararı geriye kalanlarımıza dokundu.
O que nos arruinou a todos porque a partir desse dia...
Eliyle bana dokundu. Mesane iltihabım kayboldu.
Tocou-me e tirou-me a infecção da bexiga.
Bu kasabadaki birçok insanın Homer'a yardımı dokundu.
O Homer teve imensa ajuda das pessoas desta cidade.
Roberta Coign iyi bir noktaya dokundu.
A Roberta Coign tem razão...
Onlara en son o dokundu.
Foi a última a tocar-lhes!
Benim zavallı, zavallı kiraz dudaklarım, kaç kez öptü taşlarını kaç kez dokundu ellerim tuğlalarına?
Os meus lábios rosados tantas vezes beijaram as vossas pedras as vossas pedras com cabelos e cal.
Sana dokundu mu?
Ele tocou-te?
O benim ruhuma dokundu, hep beni takip etti.
Ele tocou a minha alma. Os seus olhos me seguem por toda a parte.
Elime birşey dokundu.
Alguma coisa tocou na minha mão.
Bana dokundu.
Ela tocou-me!
Onlara dokundu.
- Ela tocou-lhes.
Bay Griffin, bence konuşmanız kalplerimize dokundu.
Sr. Griffin, eu acho que as suas palavras tocaram-nos a todos.
Azınlığın da Han halkına büyük yardımı dokundu.
As minorias têm prestado um grande auxílio ao povo Han.
- Richard boynuna mı dokundu?
O Richard tocou-te no pescoço?
- Hallettin. - Senin çok yardımın dokundu.
- Apenas tortura será ineficiente.
- Senin çok yardımın dokundu.
- Não, você me ajudou...
dokunma 267
dokun 68
dokunmak yok 20
dokunma bana 367
dokunmayın 52
dokun bana 58
dokunma ona 165
dokunmayın bana 39
dokun ona 21
dokunabilir miyim 37
dokun 68
dokunmak yok 20
dokunma bana 367
dokunmayın 52
dokun bana 58
dokunma ona 165
dokunmayın bana 39
dokun ona 21
dokunabilir miyim 37