Durmak yok traducir portugués
177 traducción paralela
Haydi devam edin, durmak yok!
Vamos! A viseira ao contrário!
Toplanmak yok, hiç kimse için durmak yok,
Não se juntem nem parem, não por ninguém.
Kim düşerse düşsün, durmak yok!
Não importa quem levar um tiro. Não parem.
Sirk gibi dolanıp durmak yok.
Acabou-se a vida de saltimbanco.
Durmak yok. Hayır, sallanmaya devam et.
Não se pode parar de dar balanço.
Yolda durmak yok.
E não pares no caminho.
- Durmak yok.
- Há um depósito de água... no "llano", na planície. - Não há paragens.
Durmak yok.
Vamos em frente.
Unutma, 10 çatı var. Durmak yok.
- 10 telhados sem parar, combinado?
On çatı. Durmak yok.
10 telhados sem parar.
Devam, durmak yok!
Continuem, continuem.
Durmak yok, Haydi.
Vamos, não pares.
Malımı geri alana kadar durmak yok.
Isto só acaba quando eu recuperar a minha mercadoria.
Hey! Birimiz yere tamamen yapışana kadar durmak yok.
A luta só acaba quando um de nós tombar.
Artık durmak yok!
Nada nos faz parar agora!
Hiç durmak yok.
Não paramos.
Durmak yok hadi!
Façam qualquer coisa.
California'ya dek durmak yok!
- E é a California ou estoirar
Gördüğünüz gibi bir çuf çuftayız. Altı saat boyunca durmak yok.
Como podem ver estamos num "pouca-terra".
Son günahkar yargılanana kadar durmak yok.
Não pararei, eu chegarei até o fim.
Durmak yok.
É assim mesmo.
Sınav zamanı, durmak yok.
Quebra-cabeças, valentão.
Onları ellerime alana kadar durmak yok!
Não pares até as termos em nosso poder.
Yavaşlamak, durmak yok.
Nunca vamos abrandar, e não vamos parar.
havalandırmaya kadar durmak yok.
Próxima paragem, poço de ventilação.
- İlerlediğimiz sürece. Durmak yok.
Desde que continuemos a mexer-nos e não fiquemos parados...
Hiçbir yerde durmak yok.
Não páras em lado nenhum.
New York'a kadar durmak yok.
Acelere e vamos embora!
Durmak yok.
Sem paragens.
Unutmayın size işaret verene veya sizi havlu gibi yere fırlatana kadar durmak yok.
Lembre-se, não pare até que eu dê a você o sinal. Ou dramaticamente jogue você no chão e peça uma toalha.
Oh, ve bu arada, o bir adam aşık bir sonraki, onu bir şekilde durmak yok, tamam mı?
Oh, e, a propósito, da próxima vez que ela gostar de um rapaz, não te metas no caminho dela, OK?
Oradan başlayacağız ve odaları alana kadar durmak yok.
Começamos lá e não paramos enquanto não derrubarmos as portas.
Ama bana yalan ve Üzgün olduğunu söylüyor orada durmak yok ve sonra ben kıçını, büstü olacak / i ve sonra ben sizin büstü olacak ve onu buldunuz?
Halliwell, e, depois, vou prender o traseiro dele, e, depois, vou prender o seu.
Şafağa kadar durmak yok
Não parem até que o sol nasça
Boş durmak yok!
Nada de brincadeiras!
Nefes almak gibi doğal olana kadar durmak yok.
Agora não pares até ser natural como a respiração.
Ve gereksiz durmak yok.
Sem paragens escusadas.
Tatmin oluncaya kadar durmak yok.
Garantir a sua completa satisfação.
- Başlamak veya durmak yok sadece yapmak var.
- Não há início ou fim. Apenas a acção.
"Olacak artık, durmak yok."
- Depois de começado não posso parar.
Yok, biz sadece bir sürü resmi işlerden uzak durmak istiyoruz.
Não. Nós só queremos evitar uma série de complicações oficiais.
Vulcan'da durmak için yeterli zamanımız yok.
Não dará tempo para pararmos em Vulcano.
Kuzeyde Alman kuşatma hareketi beş günde 15 km ilerledi ve 50,000 ölü ve 400 yok edilmiş tankla durmak zorunda kaldı.
No norte, as tropas alemãs percorrem 16 km em cinco dias e param, com 50 mil baixas e 400 tanques destruídos.
Hey! Burada boş durmak için hiç bir gerekçen yok
Ei, não precisas de ficar por aqui.
Senin yanında durmak ve desteklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Além de te dar o meu apoio, não posso fazer mais nada.
- Kafanızın üstünde durmak da yok.
- E não se ponha de cabeça para baixo.
- Onun odasında üzerinde durmak için hiçbir şey yok muydu?
Não havia nada para isso no quarto dele?
Yok durmak.
Não, pára.
Barlarda durmak, çalmak ve kızlar yok.
Nada de parar nos bares, nada de roubar... - E nada de miúdas.
Durmak zorunda değilim. Benim kadınlarla problemim yok.
Não tenho problema nenhum com as mulheres
Sen gazete okurken buralarda durmak için vaktim yok.
Não tenho tempo para estar a fazer sala, enquanto lês o jornal.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65