Evlât traducir portugués
1,050 traducción paralela
Bağla onu, evlât.
Amarra-o, rapaz.
Haydi evlât, git ve ye.
Vai lá rapaz e come.
Yeterince yedin mi, evlât?
Tens que chegue, rapaz?
Şöyle dediler : " Evlât hayatını burada kur.
Disseram : " Filho... faça a sua vida aqui.
Üstü kalsın evlât.
Guarde o troco, filho.
Sorun nedir evlât? Bizden hoşlanmadın mı?
- O quê, não está gostando?
Ben bir numarayım, hedefi şaşırmam. Kemendi attığım anda harekete geçeceksin evlât.
Sou número em pontaria, assim que o abater pegue o rabo em movimento, rapaz.
Başım belada evlât.
Jesus Gentil, manso e suave, Estou em apuros, meu filho.
Beni duymuyor musun evlât?
Não me ouviu, rapaz?
- Seni kazıklamayacağım, evlât.
Eu não te ia enganar, rapaz.
Neredeyse yepyeni, evlât.
Está praticamente como novo, rapaz.
Adın ne, evlât?
Como é que te chamas, rapaz?
- Para harcamayı seviyor musun, evlât?
- Gostas de gastar dinheiro?
Sen benimle takıl, evlât.
Não te afastes de mim, pá.
Benden olabildiğince çabuk uzaklaşman en iyisi olur, evlât.
É melhor afastares-te de mim o mais possível, rapaz.
Burası ıssız bir arazi, evlât.
Isto é um deserto, rapaz.
Senin derdin ne, evlât?
Mas qual é o teu problema, rapaz?
Senden bayağı büyük olduğumu unutuyorsun, evlât.
Esqueces-te que sou muito mais velho que tu.
İyi günler, evlât.
Passa bem o dia, rapaz.
Hey, evlât.
Ó, rapaz.
İyi misin, evlât?
Estás bem, rapaz?
İyi misin, evlât?
Sentes-te bem, rapaz?
İyi misin, evlât? Neyin var...
Sentes-te bem, rapaz?
Halıyı batırmamaya bak, olur mu evlât? Sonra görüşürüz.
Tenta não sujar a carpete, miúdo.
Zaten bir evlât kaybettim.
Já perdi um filho.
Evlât, bu kesinlikle güzel görünümlü bir kalem.
Têm aí uma bela caneta.
Son duanı et, evlât.
Reza as tuas preces, rapaz.
Seslenmen iyi olmuº evlât.
Ainda bem que gritaste, rapaz.
İyi görünüyorsun evlât.
Estás óptimo miúdo.
Onların aklındaki evlât sevgisi tamamen saçma anlayacağınız.
A ideia deles de compaixão parental é... de doidos.
- Bir evlât böyle mi davranır?
- O que quereis dizer? - É esta a atitude de um filho?
- Kimliğin var mı, evlât?
Tens o B.I., filho?
Sana cesaret madalyası vereceğim, evlât.
É um "Coração Púrpura", rapaz.
Geride dur ve ne diyorsam onu yap, evlât.
Para trás e faz o que te mando, rapaz!
Çok geç, evlât.
É demasiado tarde, rapaz.
Sonunda Mumm-Ra'ya itaat edeceksin, evlât.
Tu deves curvar-te perante Mumm-Ra, rapaz.
Mantıklı düşünüyorsun evlât, bazen mantık işe yaramaz.
Tu estás a ter um raciocínio lógico, E por vezes a lógica não funciona.
Arkadaşlarının kim olduğunu bilmiyorum, evlât ama bundan daha iyi nişan almalılar.
Não sei quem são os teus amigos, rapaz mas têm que aprender a disparar melhor que isso.
Seni sevdim, evlât.
Lamento isto.
Üzgünüm, evlât.
Lamento, meu rapaz.
Evlât, mesai dışındayken bir şey görürsen polise haber ver.
Ei miúdo, se estás fora de serviço, e vês alguma coisa, chama um polícia.
Kaç yaşındasın evlât?
Quantos anos tens, filho?
Evlât, gözlerimi yaşarttın.
Miúdo, até me deste arrepios na espinha.
Evlât, bu iş artık zıvanadan çıktı.
Miúdo, essa tua cabeça está muito longe da realidade!
Al bakalım, evlât.
Aqui está.
Okuman gerekmez, evlât.
Não tem de ler tudo.
Anlaşmayı imzaladığına göre bunun pek bir önemi yok, evlât.
Isso não interessa, desde que tenha assinado o acordo.
- Merhaba evlât.
- Olá, filho.
- Tadına bak evlât!
- Prova-o!
Beni ve arkadaşım Helena'yı evlât edinen adamla yüzleşemezdim,... bizi o korkunç tarayıcı enstitüsünden çıkaran oydu.
Não conseguia enfrentar o homem que me adoptara, e a minha amiga Helena, que nos tirou daquela horrível instituição para Scanners.
Eve git, evlât.
Vai para casa, filho.