English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ E ] / Eğer izin verirseniz

Eğer izin verirseniz traducir portugués

401 traducción paralela
Eğer izin verirseniz, hastam trene buradan binecek. İzninizle.
Se me dão licença, é aqui que o meu paciente embarca.
Eğer izin verirseniz efendim, sizi böyle görmek beni çok üzüyor.
Perdoe-me a intromissão, senhor, mas incomoda-me vê-lo nesse estado.
Kutudan payımıza düşeni alıp, gideceğiz. Eğer izin verirseniz.
Retiramos a nossa parte da caixa e vamo-nos, se não se importa, pai.
- Eğer izin verirseniz.
- Se me permitem.
Eğer izin verirseniz Halifem, Hakan'la aranızda bir toplantı ayarlayabilirim.
- É só pedir-me, Califa... arranjarei um encontro com Khan
Eğer izin verirseniz, bir isteğim olacak.
Se mo permite, tenho um pedido.
Eğer izin verirseniz, günü onunla geçirmekten mutlu olurum.
Teria todo o gosto em passar o dia com ele, se me permitir.
- Eğer izin verirseniz ben çayınızı hazırlayayım, Snuffy.
- Se me dão licença, eu... Vou buscar o teu chá, Snuffy.
ve eğer izin verirseniz, madam, Şu atlara bir bakacağım.
E agora se me desculpar, senhora, vou dar uma olhadela a esses cavalos.
Eğer izin verirseniz üstüme bir şal alacağım.
Me permite, Major Vou em cima buscar um chale
Ve şimdi, eğer izin verirseniz beyler.
E agora se me desculparem, cavalheiros...
Eğer izin verirseniz bahsi yükseltmek istiyorum.
Eu gostaria de apostar mais, se você quiser.
- Ama eğer izin verirseniz...
- Mas, se me deixar...
Eğer izin verirseniz yola çιkmalιyιz.
Se nos dão licença, é melhor irmos andando.
Eğer izin verirseniz..., ben 11. Colorado gönüllü kolordusundan.
Pertenço à 11ª brigada voluntária de Colorado.
Eğer izin verirseniz Bayan Lumley.
Se aprovar, professora Lumley.
Elise, eğer izin verirseniz...
Elise, posso...
Eğer izin verirseniz, çok kötü bir baş ağrım var.
Com licença. Estou com uma dor de cabeça terrível.
Eğer izin verirseniz biraz yalnız kalmak istiyorum.
Dão-me licença, por um momento? Preciso de ficar sozinha...
Durun bir saniye. Eğer izin verirseniz açıklayayım...
Espera, deixa-me explicar.
Eğer izin verirseniz gidip bu gece bana eşlik edecek az kullanılmış bir dansçı hatun tavlayabilirim.
Agora, se me dão licença, vou ver se encontro uma fã pouco rodada que me queira servir de tripulação esta noite.
Yine de, eğer izin verirseniz bu genç adamın durumuyla daha çok alakalı olabileceğim.
Seja como for, e com a sua autorização, estou muito interessado em ouvir a versão dele.
Şimdi eğer izin verirseniz...
E agora, com a sua permissão.
Eğer izin verirseniz, ellerimi yıkasam daha iyi olacak sanırım.
Se me dão licença, eu vou lavar as mãos.
Efendim, eğer izin verirseniz, bir başka seçenek daha var.
Senhor, se me permite. Há outra opção.
Şimdi eğer izin verirseniz silahımı yağlamam gerekiyor.
Agora se me permite, tenho de puxar o lustro a umas armas.
Şimdi, eğer izin verirseniz, bu beylerle bir iş görüşmesi yapmam lazım.
Senão se importam, tenho uns negócios para tratar com estes cavalheiros.
Eğer izin verirseniz, Zamanımı arabamı yapmaya ayırdım.
Se me dão licença, reservei algum tempo no túnel de vento.
Şey, eğer izin verirseniz...
Bem, se me dão licença...
- Eğer izin verirseniz- -
- E mais uma vez...
İzin verirseniz eğer, kılavuzların gelmesini beklerken... vadideki çocuklara ders vermek istiyorum. Onlara çok pratik ve yararlı bir şey öğreteceğim :
Pensei que, com a sua autorização e enquanto espero os mensageiros, gostaria de organizar aulas para as crianças no vale... e ensinar-lhes algo prático e útil.
Ve eğer bana bir saniye izin verirseniz, onu da söyleyeceğim.
E se me dão licença por um momento, vou buscar isso também.
Peki, eger sormama izin verirseniz, neden onu bana satmak istiyorsunuz?
E porquê, se posso fazer outra pergunta, mo quer vender a mim?
Eğer geceyi burada geçirmeme ve makalemi yazmama izin verirseniz, borcumu ödeyebilecek kadar para kazanabilirim.
Se você me deixar passar a noite, aqui, e escrever o meu artigo, posso ganhar o suficiente para pagar a dívida.
Sizinkiler, eğer gitmeme izin verirseniz.
As vossas, se me libertarem.
Şimdi beyler, eğer bana izin verirseniz, sabahın bu saatinde, bir şeyler yemem gerekiyor.
Agora senhores, se me dão licença.
Özür dilerim. Sör, eğer göstermeme izin verirseniz.
Desculpe-me, senhor, se me permite demonstrar-lhe.
Eğer binmeme izin verirseniz çok daha fazla ederim. Üstelik, sizi yavaşlatıyorum.
Eu valeria mais se não fosse caminhando.
Eğer izin verirseniz, şimdi karımı göreceğim!
- Quero ver a minha mulher agora.
ve eğer şimdi izin verirseniz, yağmurdan nefret ederim.
Se me dão licença, odeio chuva.
Eğer şairlerimizden birinden sevgi dolu bir alıntı yapmama izin verirseniz..
Como diz um de nossos poetas, se me permitem citar... - Claro, por que não?
Paranızla ilgili haberlerim var. Buraya size şunu söylemeye geldim. Eğer Marianne ile evlenmeme izin verirseniz paranız size geri verilecek.
Soube o que se passava e vim aqui para vos dizer que se consentirdes em me deixar casar com Mariane, tereis o vosso dinheiro de volta.
Eğer siz sözünüzü tutar ve adamlarının gitmesine izin verirseniz, benim korkmam gereken bir şey olmaz.
Creio que se mantiver a palavra... e deixar os seus homens irem, não terei o que temer
Efendim, sizin için bekleyen bir uçağınız olduğunu biliyorum... Fakat, eğer bana izin verirseniz, Size bir şey göstermek istiyorum.
Ora, sei que tem um avião à sua espera, mas se me der 5 minutos, gostaria de lhe mostrar uma coisa.
Eğer bana izin verirseniz, Bay Emerson'la size aracılık etmekten memnuniyet duyarım.
Se me permite, teria todo o prazer em servir como intermediário com o Sr. Emerson.
Eğer izin verirseniz, makyaj odasından başlamak istiyoruz...
Quero ir para casa. A quem tenho de dizer?
Mr. Laszlo, eğer eve gidip, dinleneceğinize söz verirseniz çıkmanıza izin vereceğim.
Laszlo, se promete ir para casa e descansar... deixo-o ir para casa.
Eğer girmemize izin verirseniz müdür tam af için söz veriyor. - Ceza yok.
Se nos deixarem entrar, o diretor promete perdão completo, sem punições,
Eğer şimdi izin verirseniz Peder, Memur Allen'la konuşmam lazım.
Se você vai desculpar-me, Pai, Eu preciso de falar com Officer Allen.
Eğer yapmama izin verirseniz 25'ini size veririm.
Dou-vos 25, se deixarem.
- Eğer izin verirseniz...
- Se me permitem...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]