Gelmiyor traducir portugués
10,247 traducción paralela
Oyuncumuz kumarbazların istediği gibi üstesinden gelmiyor.
O nosso jogador não está a ir bem com os apostadores.
Listenin sonu gelmiyor.
Uma lista interminável.
- Kulaklıklarımdan da sinyal gelmiyor.
- E não há sinal dos comunicadores.
Parktaki hiçbir kamera, arayan adamın görüntüsünü yakalayamadı. Ama bu, fotoğrafı çekilmediği anlamına gelmiyor.
Nenhuma câmara de vigilância no parque apanhou uma imagem de quem ligou, mas isso não significa que não foi fotografado.
Ayrıca bana pek katil gibi gelmiyor.
Além disso, ele não me parece um assassino.
Kulağa iyi gelmiyor.
Não me parece bom.
Tamam kulağa fena gelmiyor.
Está bem, soa-me bem.
- Garip gelmiyor mu sizce de?
- Parece estranho, não?
Hayır, gelmiyor.
- Não, não vai.
- Bu hiç mantıklı gelmiyor.
- Não faz nenhum sentido.
Ama bu bizi takip ettiği konusunda endişeli olmadığım anlamına gelmiyor.
Isso não significa que não esteja preocupada que venha atrás de nós.
Trene yavaşlaması için komut veriyorum ama cevap gelmiyor.
Estou a dar um comando para desacelerar, mas não está a responder.
Burnuma iyi kokular gelmiyor.
Alguma coisa não me cheira bem.
Fakat bu tek parça olman anlamına gelmiyor.
Mas não inteiro.
Kimse gelmiyor.
Não vem ninguém.
Ölmüyorsun, sadece aklına yapacak iyi bir şey gelmiyor.
- Não estás a morrer. Só não consegues pensar nalguma coisa boa para fazer.
Beni affettiğiniz anlamına gelmiyor biliyorum ama bu da güzel bir başlangıçtır.
Sei que isso não significa que vamos voltar a ser amigos, mas é um bom começo.
Bu kulağa hiç mantıklı gelmiyor.
Isto... Isto não faz sentido.
Dean bu hiç mantıklı gelmiyor.
nbsp Dean, isso não faz sentido?
Çok fazla mantıklı gelmiyor.
Isto não faz lá muito sentido.
Konuşmalar pek anlaşılır gelmiyor değil mi?
O teu discurso não é coerente?
Tutuyorum da. Fakat bu Penny'nin tarafını da tutmadığım anlamına gelmiyor.
Ela acha que eu estou do lado da Meredith.
Çünkü daha önceden olmuş olması sonra da olacak anlamına gelmiyor.
Só porque não deu certo no passado não significa que não pode dar certo no futuro.
Ama içimden gelmiyor.
Mas eu não consigo.
Demek istediğim, ilişki gibi bir şey olmuyosa demek ki denemeyeceksin anlamına gelmiyor değil mi?
- Só porque pode não dar certo, como, uma relação, não significa que não deva tentar, não é?
Tamam, bu onu affetmen gerektiği anlamına gelmiyor mu?
Isso significa que podes perdoá-la?
Yüzündeki gözyaşı dövmesi birisini öldürdüğü anlamına gelmiyor mu?
Uma tatuagem de lágrima não diz que ele já matou alguém?
Bizim alanımızda oldukça yaygındır. Elden bir şey gelmiyor.
É muito comum no nosso ramo.
Kulağa hiç iyi gelmiyor.
Não me parece nada bom.
Bu, bazı kişilerin senin öldürdüğünü söylemek istemeyeceği anlamına gelmiyor.
Isso não significa que não haja pessoas cheias de vontade de dizer que o fizeste.
Biliyorum, sadece dua edip beklemekten başka elimizden hiçbir şey gelmiyor sanırım.
Eu sei, é só que... Não há nada que possamos fazer. Apenas...
Bu bana doğru gelmiyor.
- Não me sinto bem com isto.
- Walter, tarayıcından bir şey gelmiyor.
O teu detector não apanhou nada.
Biliyorum kulağa hiç hoş gelmiyor ama ben yardımcı olmak için buradayım.
Sei que isto parece ameaçador, mas estou aqui para ajudar.
Aksanın olması söylediğinin aptalca olmadığı anlamına gelmiyor.
O facto de teres sotaque na tua fala não torna o que dizes menos estúpido.
Kisme gelmiyor.
Ninguém vem.
Burnuma iyi kokular gelmiyor.
- Isso não cheira bem.
Fakat yine de hiç mantıklı gelmiyor.
Mas, mesmo assim, não faz sentido.
Gitmen gerektiğini biliyorum fakat bu yalnız gitmen gerektiği anlamına gelmiyor.
Sei que tens de ir, mas... não significa que vais sozinho.
Birkaç hafta araştırma yaptım ve.. .. umut ettiğim, dua ettiğim birkaç şey buldum. Seninle paylaşamam ama artık başka seçeneğimiz kalmadığı anlamına gelmiyor.
Andei a investigar há algumas semanas, e surgiu algo que eu esperava, que eu almejava não ter de partilhar consigo, mas parece que já não temos escolha.
Ama bu, gidip birisini öldüreceğim anlamına gelmiyor.
Mas isso não significa que matasse alguém.
Çünkü onun ya da Brendan'ın bu işi yapmadığını kanıtlamak için elimden pek bir şey gelmiyor.
Porque não posso fazer nada para provar que ele não o fez e que o Brendan também não.
Mantıklı gelmiyor. Zoraki çalışıyorum.
Não estou a trabalhar.
- Ama bu iyi vakit geçirmeyeceğimiz anlamına gelmiyor, Doug.
Isso não impede que não nos vamos divertir. Disse que entendi.
- Yok mu? - Ben de kanarya olacağıma dair yemin edebilirim. - Ama bu uçacağım anlamına gelmiyor.
Posso jurar ser um pássaro, mas não quer dizer que sei voar.
Ailem kendi güvenliğim için yaptıklarını söylüyor ama bana öyle gelmiyor.
A minha família diz que fez isso para minha própria segurança, mas, não me sinto assim.
- Sana geldiği kadar kötü gelmiyor bana bu.
Soa-te pior a ti, do que a mim.
Bizimle gelmiyor.
Ele não vem.
Bu kulağa hoş gelmiyor.
nbsp Isso...
Geliyor musun gelmiyor musun?
Vens ou não?
Mantıklı gelmiyor.
Não faz sentido.
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiş 30
gelmişsin 38
gelmiyor musun 122
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiş 30
gelmişsin 38