Gerek kalmadı traducir portugués
876 traducción paralela
Devam etmene gerek kalmadı öyleyse.
Então não precisa andar mais.
- Kazbah'a gitmene gerek kalmadı.
- Não precisa ir ao Casbah!
Bir şey yapmanıza gerek kalmadı.
Já não precisam de cá vir.
Üzülmene gerek kalmadı.
Não se preocupe.
Gerek kalmadı.
Não preciso.
İyi. Zahmet etmeme gerek kalmadı.
Poupa-nos o trabalho.
Artık kimseye para vermeme gerek kalmadı bence.
Penso que já não tenho de pagar nada a ninguém.
Eh, sanırım senin ve babamın, endişelenmenize gerek kalmadı.
Parece-me que tu e o pai não têm que se preocupar mais comigo.
O zaman akşam yemeğine gerek kalmadığını söyleyeyim.
Vou dizer-Ihes que não vou precisar do jantar.
Gerek kalmadı.
É em vão.
Yarınki makalesini okumana gerek kalmadı Eve.
Não vai ter de ler esta coluna amanhã, Eve.
Birlikleri sevketmeye gerek kalmadı.
As tropas não são precisas.
Artık subay olmana gerek kalmadı. Şimdi Dana ordudan atıldığına göre.
Já não tens que ser oficial, agora que o Dana está fora do Exército.
Buna gerek kalmadı.
Não vai mais precisar disto.
Bildiğiniz gibi, bir kaza oldu ve Swann'a para vermeye gerek kalmadı.
Mas, como sabe, houve um acidente, e não foi preciso pagar ao Swann.
Karşımdaki o salağa hile yapmama bile gerek kalmadı.
Com o saloio com quem joguei, a batota só ia atrapalhar.
- Size gerek kalmadı.
Não precisamos de si.
- Bana gerek kalmadı mı?
Não precisam de mim?
Artık Atina donanmasını beklememize gerek kalmadı.
Não precisamos mais esperar a frota ateniense.
Sonunda bir masa için beklememize gerek kalmadı.
Pelo menos não precisamos de esperar por uma mesa.
- Neyse gerek kalmadı.
- Esqueçam-no, encontrei-o.
- Bakın şu işe. Başka eğlence aramama gerek kalmadı.
- Bem, agora o meu dia está completo.
Ne türden bir yalan uyduracağımı düşünerek Lila'ya döndüğümde, yalanlara gerek kalmadığını gördüm, hiçbir şeye gerek kalmamıştı.
Enquanto regressava a casa da Lila, ia a pensar que mentira lhe poderia dizer, e descobri que não havia necessidade de mentiras, não havia necessidade de nada.
Benden utanmana gerek kalmadı artık.
Já não tens de ter vergonha de mim!
Arabamla gidebilirsin. Mahkemeye gitmeme gerek kalmadı.
Não, não tenho de ir ao tribunal.
Ancak artık endişe etmenize gerek kalmadı.
Mas, não precisa de se preocupar mais.
Travis artık endişelenmene gerek kalmadı, tutuklama, itaatsizlik.
Travis... Não se preocupe mais com prisão ou insubordinação.
Artık buna gerek kalmadı.
Agora, já não é preciso.
Oh, onu buraya koydum, böylece.. .. artık saatimi kurmama gerek kalmadı.
Desde que a pus aí, deixei de ter de acertar os relógios.
Ama endişe etmene gerek kalmadı.
De qualquer maneira, está tudo resolvido.
- Gerek kalmadı. Buradayım.
Não faz falta. vim.
Artık onu görmeme gerek kalmadı.
Já não o quero ver. Até logo.
Burada daha fazla kalmana gerek kalmadı.
Você não precisará mais ficar neste lugar.
- Hayır, buna gerek kalmadı.
- Não, não foi necessário.
Biz akşam için Paul'ü almaya gelmiştik ama buna gerek kalmadığını görüyorum.
Vínhamos buscar o Paul para passar a noite mas creio que agora já não é necessário.
Gerek kalmadı efendim.
Não será necessário.
Şimdi acele etmeme gerek kalmadı.
Ainda não é preciso correr.
Artık onlara bakmaya gerek kalmadı.
- Não preciso de os ver agora.
Gerek kalmadı.
Não foi preciso.
Yani araya girmeme gerek kalmadı.
Portanto, não é preciso eu interromper.
Ama.. artık kendimi savunmama gerek kalmadı.
Mas... Eu não preciso me defender mais.
Gerek kalmadı, evlat.
Não precisa, filho.
Bu oyunları oynamak istiyorsan, sen bilirsin, ama... bunlara artık gerek kalmadı, en azından benim için.
Se queres continuar a fazer este jogo, está bem, mas... já não é necessário, pelo menos por mim.
Buna gerek kalmadı, efendim.
Não é preciso, senhor.
Buna gerek kalmadı.
Não precisei.
Peder Runt... herhalde söylememe gerek yok, ailenin yaşadığı son trajediden sonra... burada bir öğretmenin hizmetlerine artık gerek kalmadı.
Reverendo Runt... não será preciso dizer-vos que a recente tragédia desta família... tornou desnecessários os serviços dum preceptor.
- Artık bana gerek kalmadı burada.
Já vos disse o porquê. Não precisais de mim aqui.
Bugüne kadar vasiyet hazırlamadım. Zaten artık buna gerek de kalmadı.
Não fiz um testamento e agora, que já não preciso, acabou-se a pressão.
Öyle ise beklememe gerek kalmadı.
Nesse caso, não faz sentido esperar.
- Şimdi buna gerek kalmadı.
- Agora é muito tarde.
O zaman işime karışmamalarını polise söylemene gerek kalmadı o zaman, ben söylerim.
Eu direi!
kalmadı 44
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerekirse 81
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerekirse 81