Gereksiz traducir portugués
2,936 traducción paralela
Ajanslar bizim üzerimizde bütün gerekli ve gereksiz izin faktörlerini araştırıyor.
Funções essenciais e não essenciais estão em análise pelas agências, considerando possíveis licenças não pagas.
Unutmayın, bu insanlara karşı hiç bir gereksiz riske girmeyin.
Lembrem-se, não assumam riscos desnecessários com esta gente.
Gereksiz bir hareketi haricinde.
Pisou um bocado o risco.
Cesaretlendirmek için sırtına dokunursanız ; "Gereksiz bir hareket."
Uma palmadinha nas costas... E estamos a pisar o risco.
- Gereksiz konuşmazlar.
- Nenhum contacto desnecessário.
Motosiklet kazasıysa gereksiz dramatik bir olaymış.
O acidente de moto foi um drama desnecessário.
Mücadelenin ve birbirleriyle savaşmanın ne kadar gereksiz olduğunu düşünenlere özgürlük veriyorum.
Eu ofereço liberdade àqueles que percebem a futilidade que é lutarem uns contra os outros.
Gereksiz bilgi.
Curiosidade.
Gereksiz bir bilgi daha salla.
[Whispering] Jogar fora um outro fato divertido.
Senin gereksiz bilgilerin mi?
As tuas observações engraçadas?
Ne gereksiz.
- É pura vaidade.
Seks sonrası mutluluğunu gereksiz suçluluk duygusuyla mahvetme.
Não acabes com a tua felicidade pós-coito com culpa inútil.
Nasıl gereksiz?
Como assim, inútil? !
Bütün bu gereksiz bilgiler yüzünden- -öyle mi?
Com tanta informação inútil? Não?
Dikkatimi dağıtıyorum çünkü eğer beynimi gereksiz bilgilerle doldurmazsam ağlamaya başlıyorum.
Porque se não encher o meu cérebro de coisas inúteis, começo a chorar.
Bana gereksiz gibi geldi.
Parece desnecessária.
inanıyorum ki aşk ve fedakarlığımızı alınca, ölen ve gereksiz bir şekilde ölecek olanlara hissettiğimiz ve bunu geliştirmeye ve bu tedavileri almaya yöneltmek ihtiyacı olan insanlara bu kanser mirasını kıracağız ve iyileşeceğiz.
E eu acredito que se pegarmos todo o amor e devoção por essas pessoas que morreram e vão morrer desnecessariamente, e direcionarmos ao desenvolvimento e a levar essas curas para as pessoas que precisam, podemos quebrar esse ciclo e curar o câncer!
Çocukları gereksiz şiddete ve bu tarz görüntülere maruz bırakarak travma geçirtmemeniz konusunda... - Kes şunu.
Devo insistir que não traumatize os seus filhos... expondo-os a violência gratuita...
Evet, sonra da yolcumuzu gereksiz yere tartakladın.
- E maltrataste o passageiro aqui.
Kesinlikle gereksiz yere.
- Sem necessidade.
Gereksiz telaş yapmışlar.
O prédio Hoover está uma confusão.
Her iki kadın içinde gereksiz ve riskli bir ameliyat.
Fazes ambas passarem por uma desnecessária e arriscada operação.
Gereksiz yere, uzun uzun konuşmak niyetinde değilim ama onca zaman ne yaptınız?
Não gosto de insistir num assunto, mas já passou muito tempo.
O kadar da gereksiz değil.
A propósito, não é tão inútil...
Chase'in kariyer delisi babası ve alkolik annesi çok kayıtsızdılar, o da gereksiz olduğuna inanmalı.
O pai carteirista e a mão alcoólica de Chase eram tão indiferentes que acreditou ser adotado.
Biraz gereksiz bir ifade oldu.
É um pouco exagerado.
Steve Hoefflin'in gereksiz yere ameliyat yaptığını, kendine olan güvenini arttırmak yerine sarstığını Michael'a söyledim.
O Steve Hoefflin, acho eu, e eu dissemos ao Michael que estava a fazer muitas operações e isso tornava-o não seguro mas inseguro.
Daha önce belirttiğimiz gibi, dünyadaki insanlar parasal sistem içinde yaşıyor, bu da kıtlığı, planlı eskitmeyi, atığı, kirliliği, ve gereksiz çeşitliliği ödüllendiriyor.
Como salientado antes, a função da população mundial dentro de um sistema monetário que premeia a escassez, a obsolência planeada, o desperdício, a poluição e a diversificação.
Bu onların satın alma gücü eksikliğindendir, kıtlıktan dolayı değil. Bu da her yıl milyonlarca gereksiz ölüme sebep oluyor.
é a sua falta de poder de compra, não a escassez, que causa os milhões de mortes desnecessárias por ano.
Fakat ne yazıktır ki, şu anki sistemde bunun tam olarak tersi olmaktadır. Çünkü daha önceden de bahsedildiği üzere parasal sistem, gereksiz çeşitlilik ve planlı eskitme ile gelişme gösterir.
Lamentavelmente, é exactamente o oposto que ocorre no nosso sistema corrente, pois, como previamente discutido, o sistema monetário prospera na multiplicidade e obsolência planeada.
İsrafı ve gereksiz fazlalığı çarpıcı derecede azaltması ve yer ile verimi artırması sebebiyle, evrensel bir paylaşım sistemi kurmak çok daha akıllıcadır.
É muito mais inteligente criar um sistema universal partilhado, pois reduz dramaticamente o desperdício, a redundância e aumenta o espaço e a eficácia.
Gereksiz ağırlıksın.
És peso-morto.
Gereksiz detaylarla boğmayayım seni.
Mas não me deixe subjugá-la com detalhes supérfluos.
Açık konuşayım, Harry'nin gereksiz yere acı çekmesi düşüncesinden nefret ediyorum.
Honestamente, odeio a ideia do Harry sofrer desnecessariamente.
Gereksiz bir soru mu?
É uma pergunta retórica?
Bilgi edinmeyi gereksiz gördüler.
Eles consideram que o conhecimento é supérfluo.
Bir savaşçl rahibi oraya göndermek hem saçma hem de gereksiz olur.
Atacá-los com um Padre seria ridículo e fútil.
Bugün bölümümün ne kadar gereksiz olduğunu defalarca duydum.
Hoje, ouvi repetidamente que o meu departamento se tornou irrelevante.
Bizi gereksiz ilan etmeden önce... kendinizi ne kadar güvende
Antes de nos declararem irrelevantes, perguntem-se : quão seguros se sentem?
İnsanların gereksiz yer değiştirmeleri, beklenmedik kazalara yol açabilir.
Há uma maior probabilidade de acidentes se as pessoas circularem sem necessidade.
Ben yeteneksizim, acı çekmek gereksiz benim için.
Não tenho talento. Sofrimento, é desperdício para mim.
Bu otopilot sistemi tamamen gereksiz!
Este sistema de piloto automático é obsoleto.
Kısa nefes ve gereksiz hareket yok.
Inspire devagar... nada de movimentos desnecessários.
Sizwe... İntikam gereksiz şeydir.
Sizwe, a vingança é tão desnecessária.
Mızmız küçük gereksiz kız kimin umurunda?
Como se alguém importasse com aquela falhada.
Neyse göçmenliği bir kenara bırakalım da asıl konumuza gelelim. Bu çok gereksiz.
Mas não temos de ir à Imigração, é absolutamente desnecessário.
Bütün bunlar olmuş şeyler gereksiz bir trajedi.
Tudo isto tem sido uma tragédia desnecessária.
Ne yazık ki, Alpha'nın mermisi sadece gereksiz bir götü yırttı.
Felizmente, a bala do Alpha só apanhou um pouco de gordura corporal desnecessária.
Tahminde bulunmak gereksiz.
- Não vale a pena especular.
Gereksiz derecede zalimceydi.
Foi desnecessariamente cruel.
Beynindeki gereksiz bilgi miktarı var ya...
Não se pode comprar uma caixa de leite sem passar pela zona de revistas. O que foi? A quantidade de informações inúteis no teu cérebro...
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17