Gerçek bu traducir portugués
12,644 traducción paralela
Bu kelimeden nefret ediyorum, ama, ama gerçek bu.
Detesto essa palavra, mas é a verdade.
Gerçek bu.
Essa é a verdade?
- Gerçek bu.
É melhor que acredites!
- Gerçek bu!
É a verdade.
Nasıl bir gerçek bu, Channi?
Qual é a verdade Chaani?
O aşağılanmasının intikamını almak için bunları yaptı. Gerçek budur. Bu yüzden barajlar yaptı.
Ele queria vingança pela sua humilhação e é por isso que ele fez as barragens.
Hayallerim ve isteklerim hakkında daha ayrıntılı konuşabilirim ama gerçek bu.
Podia dizer algo mais dissimulado sobre os meus sonhos e aspirações, mas essa é sinceramente a verdade.
Gerçek bu.
Verdade.
Su götürmez bir gerçek bu.
Tinha de te dizer.
Kazablanka'da partileri hiç sevmediğin numarası yapardık ve işte... bu gerçek!
Em Casablanca fingimos que odiavas festas, mas, voilà, é verdade.
Bilmem gerekiyor, bu gerçek mi?
Preciso de saber : isto é autêntico?
- Bu gerçek mi?
É a sério?
David, bu durumda Doğu Kalesi'nin gerçek varisi sen oluyorsun.
David, isso significa que tu és o herdeiro por direito do Coven Oriental.
- Gerçek adın bu mu?
- É o teu nome verdadeiro?
Bu Rita Cohen denen kızın bize verdiğin eşkali... Tabii gerçek adı buysa, bu yeterli. Tamam mı?
A descrição que me deu dessa rapariga, Rita Cohen, se esse for o nome verdadeiro, chega, está bem?
Gerçek hayatta da bu solgunlukta mısın?
"És assim tão pálido na vida real?"
Ve nihayetinde gerçek olan şey, kendine hangi mazereti söylersen söyle bu terörizm ile alakalı değil.
Por fim, percebemos a verdade. Por mais justificações que dêmos a nós próprios, isto não tem que ver com terrorismo.
Bu test çekimlerini yapar sonra da gerçek Ay görüntüleri ile karıştırırsak işlem tamamdır.
Filmamos estas filmagens de teste, e depois comparamos com as filmagens reais da lua que eles obtêm nas missões.
Bu gerçek bir seçmeyse
Se esta for A verdadeira audição
İşletme mastırımı yapıp bu özel ders olayını gerçek bir işe dönüştüreceğim.
Consegui uma MBA e fiz esta coisa de tutoria um negócio de verdade.
Wrightsville Girişimi'ne 1969'un klasiklerinden, benim de en sevdiğim, gerçek bir doğum günü ikramı olan bu canlı icraları için özel teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Um agradecimento especial aos Wrightsville Beats por esta interpretação animadora de um clássico de 1969, dos Traffic, uma música que adoro e um verdadeiro presente de aniversário.
Nankör oğlumun bu kapıdan girmesi gerçek bir üçkağıtlık gerektirir çünkü.
É preciso uma artimanha qualquer para o meu ingrato filho entrar aqui.
Ama ne gerçekten mermerlerimi uçuruyor 50 sent skank gibi Gerçek zihin pisliği demek istedim Birkaç saat daha bu başıboş kafa kafaya mı
Mas o que me lixa mesmo a minha mente tipo uma putinha barata, digo, o que é foda mesmo, é que por diversas horas essa cabeça decapitada continuará a seguir Jesus.
Bu gerçek bir anlaşma.
Esta droga é da boa.
Bu gerçek bir dünya çapında savaşçı.
Este é um verdadeiro guerreiro de classe mundial.
Gerçek şu ki, bu yıl çalışmayı planlamıyordum.
É o seguinte, eu não planeava trabalhar este ano.
- Bu gerçek olamaz Holmes, olamaz!
- Não pode ser real, Holmes, não pode! - Não, não pode.
Bu sırada, gerçek Bayan Ricoletti kaçar.
Entretanto, a verdadeira Sra. Ricoletti esquiva-se.
- Bu gerçek olamaz Holmes, olamaz!
- Não pode ser verdade, Holmes.
Gerçek ise bu ikisinin arasında bir yerde.
E a verdade está no meio das duas.
Bilimin de yardımıyla, bu taşlar ve kayalar, inancımızı ortaya koyacak ve bizi tanrıya daha da yakınlaştıracak. Sizi temin ederim baylar ve bayanlar, bu tamamen gerçek.
Com a ajuda da ciência, humildes pedras forjaram a ponte para a nossa fé, aproximando-nos de Deus, quem, eu garanto, senhoras e senhores, é muito real.
Bu yüzden, bu gerçek bir bomba değil mi?
Então é mesmo uma bomba?
Bu şehirdeki tek gerçek canavar Shredder ve yarattığı iki mutant.
O único monstro nesta cidade é o Shredder e os dois mutantes que criou.
Bu husustaki kederi gerçek görünüyordu.
A dor dela parecia genuína.
Gerçek şu ki, veda etme konusunda hiç iyi olmamışımdır. En berbat yanı da bu, öyle değil mi?
A verdade é que, nunca fui muito boa a despedir-me, mas é esse o problema, não é?
Gerçek hayatta bu kadar uzun değildi.
Não era assim tão alto na vida real.
Bu yalan giysisinin ardındaki gerçek sebebi bilmem konusunda bana güvenmiyorsunuz.
Não confias em mim para saber o verdadeiro motivo por detrás desta rede de mentiras.
Beni arzulaman ve bana ulaşmak için tüm engelleri aşman sayesinde yepyeni bir hayata başladım, bu bir gerçek.
Porque você me desejava, e superou muitos obstáculos por mim, eu renasci, é verdade.
Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama bu gerçek.
Eu sei que parece uma loucura, mas... é a verdade.
Ah be dostum! Keşke bu tavsiyen gerçek dünyada işe yarasaydı.
Ah, meu amigo... como se o teu conselho funcionasse no mundo real.
Düşündüklerinize s.tir çeken yeni ben! İşte bu, gerçek benim!
O eu que não se importam para o que vocês acham... é o meu eu real!
Gerçek kimliğimizi açığa çıkarmak için bu ilim ve irfan yuvasında toplandık.
A este ponto de conhecimento e consciencialização de quem realmente somos.
Bu savaşta gerçek bir rol oynama fırsatımız.
A nossa hipótese de participarmos a sério nesta guerra.
- Bu açık gerçek.
É a verdade!
Julie onunla gerçek saadet yaşayacağını ümit ediyor ve bu onun mutluluk kaynağı.
Ela ambicionara conhecer a verdadeira felicidade ao lado dele, e a esperança fê-Ia feliz.
- Bu gerçek adın mı?
- É o teu nome verdadeiro?
Size olan sevgisi, bu dünyadaki her şeyden daha gerçek çünkü bu dünyaya ait değil.
O amor dela por vós é mais real que qualquer outra coisa neste mundo porque não vem deste mundo.
Bu gerçek bir ilaç, Bebe Aspirini değil, güçlü bir kortikosteroid.
Medicamentos a sério, não mezinhas, um corticosteroide a sério.
Bu gerçek, asıl gangster.
Este aqui é um OG a sério.
Ama şunu söylememe izin ver, zamanını harcadığına değecek birisiyle gerçek bir ilişki yaşamak istiyorsan bu saçmalıklara bir son vermek zorundasın.
Mas deixa-me dizer-te que se quiseres uma relação a sério com alguém que valha a pena tens de te livrar destas baleias.
Bu ilk saldırı kuvvetimizi anlamak için gerçek saldırının öncüsü olmasın?
Sabes aquela coisa onde o assalto inicial é apenas uma manobra para atrair mais pessoas para o ataque a sério?